Bölüm 17: Kahvaltı

42.9K 2K 354
                                    

NOT: MERHABALAR :) BÖLÜMLER BİRAZCIK GEÇ GELİYOR. AMA OKUL DÖNEMİ ANLAYACAĞINIZI DÜŞÜNÜYORUM. BU NEDENLE UZUN BİR BÖLÜM OLDU NORMALE GÖRE.
UMARIM BEĞENİRSİNİZ. HERKESE İYİ OKUMALAR :)))

Rana ve Murat ne kadar rahatsız pozisyonda olduklarını önemsemeden orada birbirlerine sarılmış halde uyumuşlardı. Murat koltukta hafif kaymış bacaklarını ortada ki sehpaya uzatmıştı. Rana Murat'ın beline sarılmış, omzuna yatmıştı. E Murat da Rana'yı sarmıştı tabii. Rana'nın yırtmacı sıyrılmış, eteği koltuktan yere sarkmış, iki bacağını açıkta bırakmış haldeydi. İkisinin de muhtemelen sırtı, omuzları tutulacaktı ama bu durumu takan kimdi?

Saat sabah 10'a geliyordu. Dün gece davette ortaya çıkan tatsız kavgadan dolayı Kemal Bey sabaha kadar uyuyamamıştı. Hatta gecenin bir vakti kalkıp Murat ve Rana'nın evini basacaktı ama Lale Hanım neyse ki durdurmuştu. Tabii bu saate kadar tutabilmişti. Şuan kapının önündeydiler. Hemde ailecek. Kemal Bey Mete'yi de sürüklemişti peşinden.

Kemal bey sabırsız halde bastı zile. Açan olmadı. Tekrar, tekrar ve tekrar... Rana zaten duymuyordu da Murat'ta mı duymuyordu.

Murat uyanmıştı ilk zilde. Ama kollarını onun beline sarmış uyuyan Rana'yı omzundan indirmek istemiyordu. Ve bu sebeple takmıyordu kapıyı. Tabii, sinirden köpüren babasından bir haber.

Kemal Bey kapı açılmayınca sinirle Ali'nin gündüzleri kaldığı kulübeye ilerledi.

"Nerede bunlar? Gece gelmediler mi? Araba burada." Ali yıllardır tanırdı Kemal Bey'i ve ilk defa böyle sinirli görüyordu. Cümleleri sert bir şekilde sıralıyordu.

"Bilmiyorum Kemal Bey. Ben sabah geldim. Geldiklerini de gittiklerini de görmedim."

"Kemal belli ki yoklar. Hadi gidelim. Pazartesi zaten göreceksin Murat'ı."

"Lale." Diyerek bakışları ile susturdu. "Yedek anahtar falan vardır sende Ali. Getir bakayım." Dediğinde Ali şaşkınca Lale hanım'a döndü. Ne yapacağını bilememişti.
"Ali!" Diye bağırdı Kemal Bey. "Getir anahtarı. Oğlumun evinin anahtarını bana vermeyecek misin?" Dediğinde Ali çekmecede ki anahtarı çıkardı ve Kemal Bey'e uzattı.

Kemal Bey ne kadar sinirli ise Lale Hanım da o kadar gergindi. Dün gece her şey üst üste gelmişti. Önce Murat davette olay çıkarmıştı. Hemde babasının davetinde. Bu davetin anlamı belliydi. İlk defa bir oğlunu davete götürmüştü Kemal Bey. Murat konuşma yapmıştı. Ve bu artık benim kadar oğlumun da söz hakkı var demekti. Benden sonra o gelecek. Onu da artık tanıyın, sayın demekti. Murat ise herkesin güvenini kıracak, gözünde değerini düşürecek bir hareket yapmıştı. Bu yetmiyor gibi Kemal Bey eve gittiğinde Mete'yi kör kütük sarhoş bulmuştu. Yaptığı kazadan beri kendin de değildi Mete. Özellikle abisinin onu artık görmezden gelmesi, konuşmaması çok yıpratıyordu. Sessizleşmiş, içine dönmüştü.

Kemal Bey kapıyı açıp eve girdiğinde Murat hızla gözlerini açtı. Zil sesi kesilince gelen kişinin gittiğini sanmıştı. Gözlerini açınca gördüğü ilk şey Rana'nın ortalıkta ki bacakları oldu. Kimin geldiğini bilmiyordu ve hızla uzanıp elbiseyle bacaklarını örtmeye çalıştı. Ama yere kadar sarkmıştı ve başaramıyordu. Eli ayağına dolaşmıştı. Bunu ilk gören Mete oldu ve utanarak hızla mutfağa gitti. Ardından Kemal Bey 'Tövbe tövbe. Odanız yok mu sizin?' Diyerek Mete'nin ardından mutfağa gitti. Ve Murat duyduğu ses ile gelenin kim olduğunu anlamıştı. Rana da Murat'ın hareketlerinden uyanıp kalkmıştı. Daha kendine gelip ağzını açamadan Lale hanım karşılarına dikildi.

"Ne yapıyorsunuz daha hadi kalkın. Baban çok sinirli Murat. Git elini, yüzünü yıka hemen gel." Dediğinde Rana uyku sersemi hızla ayağa kalkıp yukarı çıkmıştı. Ne hoş geldiniz diyebilmişti, ne niye geldiniz, ne oldu, bu saatte niye buradasınız... Hiçbir şey diyemeden kalktığı gibi uyku haliyle, panikle yukarı çıkmıştı.

SESSİZLİK (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora