9.BÖLÜM

4.1K 146 6
                                    

Rona Hanım tekrarladı:
"Demek çok sevi ha!Çok...Peki ben buna müsade edecek miyim?Benim kızımın canı yanarken ben yerimde durur muyum sizce?O kız gerçekleri öğrendiği zaman burada kalacağını mı zannedisiz siz?Ben kızımın üzülmesine daha fazla müsade edemem.Er ya da geç gerçekleri öğrenecek.Ama öğrenmeden önce ben ondan hıncımı iyi bir alacam!.",dedi.
Yazmasını düzelttikten sonra arkasına bakmadan ilerledi ve alt kata indi.Ardından Nazgül Hanım ve Kendal ağa arkasından koşar adımlarla gittiler.

Fırat Dicle'nin elini tutarak ona güç vermeye çalışıyordu.Ona güven vererek kendisini iyi hissettirmeye çalışıyordu.Dicle ona gülümseyerek bakıyordu.Dicle:
"Hamza'nın bana bunu yapacağını hiç beklemezdim Fırat.",dedi.Fırat:
"Onun adına çok çok özür dilerim hayatım.Ben de beklemiyordum...",dedi.
Rona Hanım içeriye birden girdi ve Fırat ile Dicle'yi el ele görünce kan beynine sıçradı.Sinir kat sayıları daha da yükseldi.Rona Hanım Dicle'ye doğru sert adımlarla yaklaştı ve saçını çekerek:
"Senin yüzünden her şey!Bu başımıza gelenlerin suçlusu sensin!",diye bağırdı.
Fırat Rona Hanım'ı itmeye çalıştı.Dicle'nin saçlarını Rona Hanım'ın elinden zor kurtardı.Ardından Nazgül Hanım ve Kendal ağa da geldiler.Nazgül Hanım Rona Hanım'ı tuttu.
Fırat bağırarak:
"Sen ne yapisin ana!Kızın zaten canı burnunda!Sen ne diye kızı azarlisin!Niye onu vurmaya çalişisin!",diye bağırdı.Ardından ekleyerek:
"Bundan sonra benim karıma kimse elini süremez.Onun kılına zarar verenin de hiç gözünün yaşına bakmam!",dedi.

Rona Hanım Nazgül Hanım'ın ellerinden kurtularak:
"Karın mı?!",diye bağırdı.Dicle'yi işaret ederek:
"Bu karı mı senin karın olacak?Senin gözün bağlanmış.Hayatının hatasını yapisin bak!Allah şahidimdir Hasan'a kalmaz ben öldürürüm seni!",diyerek tehdit etti.
Fırat belinden silahı çıkardı tetiği de çekti ve Rona Hanım'ın eline verdi.Kollarını açarak:
"İşte karşındayım.Çek vur!Çek vur da Elzem senin yüzüne baki mi?Sizin yıllardır ettiğiniz zulüm benim yaptığımın yanında fıs kalır!Benden hesap sormaya hakkın yok!Sen benim kusurlarımı arayacağına önce kendi yaptıklarınıza bakın!",dedi.
Rona Hanım kıpkırmızı olmuştu.Silah elinden düştü.Fırat:
"Bir de...Cahit bu yüzden de hapiste değil mi?O kadar öldürdüğü adam yetmezmiş gibi Elzem'i de...",tam bitirecekken Rona Hanım onu susturdu.Rona Hanım:
"Sus!Sus dedim sana!Bu kadarı da fazla.!Gerçekler er ya da geç çıkacak!Bakalım sen kaçacak delik bulabilecek misin?",dedi.

Rona Hanım bunları dedikten sonra odadan çıktı.Nazgül Hanım oğluna acırcasına bakıyordu.Daha sonra Kendal ağanın koluna girerek odadan çıktılar.
Fırat arkasını döndü ve stresden boncuk boncuk terlemişti.Terini elinin tersiyle sildi ve içten bir nefes aldı.Dicle'nin elini tuttu.Dicle elini çekti.Fırat'a hesap sorarcasına bakıyordu:
"Neler oluyor Fırat?Bu söylenenler ne?Siz benden ne saklıyorsunuz ya?Hepiniz bilmece gibi konuşuyorsunuz!Hemen bana gerçekleri anlatıyorsun!Mesela...Elzem niye kendini vurdu?",diye sordu.Fırat:
"Sana anlattım ya...Her şey Hamza yüz...",diyecekti ama Dicle cümlesini bitirmesine izin vermedi.Dicle:
"Bana yalan söyleme Fırat.Ben Elzem'in Hamza'nın karısı olmadığını biliyorum!Bir de utanmadan gözümün içine baka baka yalan söylüyorsun!Bu ne küstahlık ya!Daha bana anlatmadığın kaç yalanın var acaba?",diyerek hesap sordu.
Fırat kendini köşeye sıkışmış gibi hissetti.Ne söyleyeceğini bilemiyordu.Gözlerini bir sağa bir sola götürüyordu.Dicle:
"Bekliyorum!",dedi.Fırat:
"Tamam anlatıyorum.
Elzem bizim uzaktan akrabamız.Babası ona çok  kötü davranidi.Her türlü pislik desen vardı.O yüzden babam onu korumak amaçlı konağa aldı.Ve yıllardır da ona babalık edi.",dedi.

Aslında anlattıklarının bir kısmı doğruydu fakat evlatlık konusu tamamen yalandı.Dicle'ye bakınca inandığını farz etti.Dicle:
"Peki neden ilk başta bana böyle anlatmadın?Neden yalan söyleme gereksinimimde bulundun?",diye sordu.Fırat'ın cevabı çoktan hazırdı.Fırat:
"Beni,ailemi ve çevremi kötü tanımanı istemedim...O da bu acılara daha fazla dayanamadı ve gördüğün gibi...",dedi.
Dicle sesini çıkarmadı.Sol kaşını kaldırarak Fırat'ı dikkatlice dinliyordu.Ona olan güveni sarsılmıştı sanki.İnanmak istemiyordu ama Fırat'ın anlatım tarzı gerçekleri söylüyormuş gibi geliyordu ona.Dicle:
"Peki o zaman son bir şey daha soracam.",dedi.
Fırat rahat bir şekilde:
"Sor!",dedi.Dicle:
"O zaman Hamza neden beni boğmaya çalıştı?Benden ne istiyor ki beni boğmaya çalıştı?Bunu da bana yalan söylemeden açıkla lütfen!",dedi.

Fırat boynunu eğdi ve ensesini kaşıdı.Fırat:
"O konu çok derin aslında.Hamza büyük bir tramva atlattı.Kız arkadaşı vardı yıllar evvel.Onu çok sevidi.Ama ayrıldılar.Hamza bana da neden ayrıldıklarını anlatmadı.Günlerce kendini odasına kapattı.Ne yemek yedi ne de bizimle konuştu.Yeni yeni olayı atlattı derken,bizim konağa gelişimiz onun için iyi olmadı sanırım...",dedi.
Dicle'nin gözleri dolmuştu.Böyle aşk hikayelerini dinlerken kendini pek tutamazdı.
Ama bu da yalandı...Fırat'ın bu anlattıkları da yalandı.Fırat Dicle'nin gözlerinin dolduğunu görünce onun kafasını göğsüne dayadı:
"Çok mu üzüldün?",diye sordu.Dicle akan göz yaşını silerek:
"Biraz.",dedi.İç çekti:
"Keşke böyle olmasaymış...",dedi.
Fırat da kendi halini düşünerek:
"Keşke...",dedi.

                                 *     *     *

Ertesi sabah Fırat Dicle'yi konağa bıraktı.Fırat onla birlimte içeri geçti.Konağın avlusuna geldi.Hacer onları karşıladı.Hacer:
"Ağam...Elzem Hanım iyi oldu mu?Soramadım bir türlü kusuruma bakmayın.",dedi.
Fırat:
"Sorun değil abla.Yoğun bakımda şu an.Bir kaç güne taburcu ederler daha.",dedi.
Şilan odasından çıktı.Dicle'yi görünce yüzü asıldı.Ağlamaktan gözlerinin altı torba torba olmuştu.Çantasını omzuna atarak:
"Abi hastaneye gidecek misin?",diye sordu.Fırat:
"He!",dedi.Şilan:
"Tamam.Gideceğimiz sırada bana haber verirsin.Ben odama gidim...Buranın havası iyice bozuldu",dedi.Dicle'ye kin ve nefretle bakarak odasına gitti.Dicle utançla odasına gitti.Fırat da onu arkasından takip etti.

Dicle çantasını yatağın üzerine bıraktı ve kabanını çıkararak askıya astı.Fırat içeri girdi.Dicle:
"Kardeşin bana niye öyle davranıyor Fırat?Annen,baban?",diye sordu.Fırat:
"Bilmiyorum ben de...Onlarında demek kendilerine göre bir sebepleri vardır elbet.Neyse ben hastaneye gidim.Bir şeye ihtiyacın olursa beni ararsın.Tamam mı?",diye sordu.
Dicle kafasını 'Tamam' anlamında salladı ve Fırat onu öperek odadan çıktı.
Şilan Fırat'ı avlunun ortasındaki şadırvanın taşının üstünde bekliyordu.Yengesini çok merak ediyordu.Fırat'ın geldiğini görünce:
"Hadi abi biraz acele et!",dedi.Fırat:
"Bekle biraz abim.Bu ne acele?",diye sordu.
Şilan abisine öfkeyle baktı:
"Tabii!Senin umrunda olmadığı için,senin için bir önemi olmadığı için böyle diyisin!Yengem senin için pek bir şey ifade etmiyor olabilir ama,o var ya bu Dünya'nın en sabırlı insanı.Ben onunla gurur duyim.Bu zamana kadar sabretmesi bile mucize!",dedi.
Fırat:
"Böyle olmasını ben mi istedim?Ben de istemezdim!Bunu bize yıllar önce yapmamaları lazımdı.Ben onu istemediğimi,onunla mutlu olamayacağımızı yıllar evvel anlattım.Ama dinleyen olmadı.",dedi.
Şilan sesini çıkarmadı.Fırat da daha fazla detaya girmek istemedi ve elini Şilan'ın omzuna atarak konaktan çıktılar.

Herkes yoğun bakım odasının önünde bekliyordu.Rona Hanım ağlayarak camdan kızına bakıyordu.Ciğeri parçalanmıştı.Bir elini cama dayamışken bir eliyle ise göz yaşlarını siliyordu.
Hasan ağa Kendal ağaya:
"Benim kızımı sevmeyecekti madem...Niye istemeye geldiniz peki?!",diye sordu.
Kendal ağa:
"Ben...Ben bilmim.Ben sevdiğini bilidim.Meğerse yalanmış!",dedi.
Hasan ağa koridoru inleterek bağırdı:
"Ne demek sevdiğini bilidim!O kızımdan uzaklaşmak için okul okudu.Sevse gider miydi?Her seferinde kızımın ağlayışı hâlâ kulaklarımda çınli!Bitti!Ben kızımı o konağa bir daha göndermem!",dedi.
Kendal ağa hiç sesini çıkarmıyordu.Hasan ağa ne dese haklıydı.Susmuştu.

Şilan ve Fırat koridorda ilerleyerek yoğun bakım odasının önüne geldiler.Fırat:
"Yeni bir gelişme var mı?",diye sordu.
Rona Hanım kafasını Fırat'a çevirdi.Sinirle:
"Yok!Kızım hala gözlerini açmadı.Hepsi senin yüzünden.Bizi böyle darma duman ettin ya.Dilerim ki Allah da sana aynı şeyi yaşatır.!",dedi.
Fırat kafasını öne eğdi.Rona Hanım daha fazla üstelemeden tekrar camın önüne geldi ve bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlayarak kızına baktı.

O sırada doktor ve hemşire koşa koşa yoğun bakım odasının önüne geldiler.Hepsi şaşkın bakışlarla camın önüne geldilek doktora baktılar.Fırat defibrilatöre baktı.Elzem'in kalp ve nabız atışları gittikçe yavaşlıyordu.Doktor hemşireden şok cihazını ayarlamasını istedi.Hemşire hazırladı.Doktor:
"İki yüz'e ayarla!",dedi ve şok cihazını Elzem'in göğsüne yapıştırdı ve Elzem sıçradı.
İşe yaramamıştı.Doktor:
"Üç yüz'e ayarla!",dedi.Tekrar aynı şeyi yaptılar.

Hepsi cama dayanmış ağlıyordu.Rona Hanım bağırarak:
"Elzem!",dedi.
Oradakilerin hepsinin ciğeri parçalanmıştı.Yere oturdu ve ağlamaya devam etti.
Fırat içinden:
"Hayır Elzem!Hayır!Hayır!Hayır!Lütfen bana bunu yapma!",dedi...

      
                          Bölüm sonu...

Beğendiyseniz oy ve yorum yapmayı unutmayın😊☺

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now