14.BÖLÜM

2.7K 96 6
                                    

Hamza bir yandan karnını tutuyor bir yandan da Cahit'in gözlerinin içine bakıyordu. Fırat ve Dicle oynamayı bıraktı ve Hamza'nın başına geldi. Yere oturdu ve Hamza'nın kafasını kaldırarak bacağına koydu. Kendal ağa ve Nazgül Hanım mutfaktan aniden çıktılar. Hamza'nın vurulduğunu görünce Nazgül Hanım büyük bir yaygara kopardı. 'Hamza Hamza!', diye konağı inletti. Cahit de daha fazla göz önünde durmadan konaktan çıktı. Elzem de hâlâ onlara sinsi sinsi bakıyordu. Fırat bağırarak:
"Ya biri ambulans çağırsın!", dedi.
Kendal ağa telefonunu cebinden çıkararak ambulans çağırdı. Fırat da Hamza'nın saçlarını okşayarak ona güç kuvvet vermeye çalışıyordu:
"Dayan abim! Dayan aslanım! Ambulans gelecek bak! Sakın! Sakın bak! Gözlerini sakın yumma! Bize yapma bunu!", dedi.
Hamza direnci iyiden iyiye kaybediyordu. Gözlerini ağır ağır kapattı. Fırat daha da ağlamaya başladı:
"Hamza!", diye bağırdı. Kendal ağa ağlamasını belli etmemek için konağın dışına çıktı.
Dicle de Fırat'ın arkasından Hamza'ya bakıyordu. O da ağlamamak için kendini tutuyordu ama saklayamıyordu. Elini Fırat'ın omzuna koyarak ayakta durmak için destek aldı.

Ambulans geldi. Att'ler Hamza'yı sedyeye bindirdiler. Onu ambulansa bindirip hastaneye götürdüler. Fırat da ambulansa bindi. Kendal ağa, Nazgül Hanım ve Şilan kendi arabalarıyla gittiler.
Konakta Dicle ve Elzem kalmıştı. Elzem Dicle'nin avluda tek başına kaldığını görünce hemen merdivenlerden aşağı indi. Dicle'nin karşısına geçti ve ellerini birbine kavuşturarak onu dalgaya aldı:
"Düğününüz yalan oldu be kuzum! Ne güzel belki hayallerin gerçek olidi. Abim geldi Hamza'yı vurdu! Tüh! Çok yazık oldu. Ama olan düğününüze değil Hamza'ya oldu. Sizin bu lanet düğününüz yüzünden olan bizim ailemize oli. Hiç yapmayacaktınız bunu! Çok pişman olacağınızı söyliyeyim! Hele ki ileri zamanlarda öğreneceğin şeyleri duyunca sen Fırat'ın yüzüne bile bakmayacaksın! Hayatının hatasını yapisin ama sen bilirsin! Ben sadece uyarim. Uyarımı dikkate alıp almamak sana kalmış bir şey.", dedi ve arkasına döndü. Dicle:
"Sen ne ima etmeye çalişisin! Lanet dediğin bu düğün bizim için çok güzel bir şeydi. Abin de geldi ve bozdu! Sen yaptın değil mi? Sen yaptın!", dedi.
Dicle iyice şüphelenmeye başlamıştı. Elzem de yapmacık hareketlerle bu şüpheyi çökertmek istiyordu. Arkasına dönerek:
"Ne demeye çalişisin sen? Neyi ben yapmışım!", dedi.
Dicle:
"Cahit'i buraya sen çağırdın! Anlamıyorum insan nasıl böyle vasat olabilir!?", dedi. Elzem Dicle'ye daha da  yaklaşarak:
"O sözlerine dikkat et bak! Bak kendimi çok zor tutim kendine çeki düzen ver! Kendine gel! Eğer sen kendine gelmezsen ben seni kendine getirim!", dedi.
Dicle:
"Seninle daha fazla muhattap olamam ben! Senin gibi cahil, okumamış bir insanın seviyesine düşemem! Beni öyle sessiz görme. İnsan benim damarıma basınca benim diğer tarafımla tanışi. Dikkat et bak! Tehlikeli sularda yüzisin.", dedi ve gelinliğini toplayarak odasına gitti.
Elzem de onun arkasından nefretle baktı. Dicle odaya girdikten sonra kendi kendine konuştu:
"Sen bittin Dicle! Ne kadar dişli olursan ol senin karşında bir Elzem Külhanbey duri.",dedi. Aklına bugünden daha büyük bir plan geldi. Dicle'yi çok büyük bir sürpriz bekliyordu:
"Sen dur sen! Ben sana yapacağını bilim! Elzem'le uğraşmak neymiş göreceksin!", dedi.

Ertesi sabah Harzemşahlar Hamza'nın yağtığı odanın önünde duruyorlardı. Hamza'nın durumu gayet iyiydi. Sadece akşama kadar müşahade altında tutulması lazımdı. Nazgül Hanım da Fırat'a söylenip duruyordu. 'Bu evlilik başımıza bela oldu. Hastane'den, karakoldan çıkamaz olduk! Her günümüz ayrı bir dert. Ayrı bir keder. Biz bunu hak etmedik. O uğursuz kadını bu konağa getirmen hiç bir zaman da hayır getirmez', diyordu. Fırat aldırmamaya çalışıyordu fakat bir yerden sonra insanın sinirini bozuyordu. Fırat daha fazla dayanamadı ve hastaneden çıktı. Dicle'yi aradı.
Dicle de o sırada kahvaltı yapıyordu. Elzem de o sırada Dicle'nin arkasına geldi ve konuşmalarını dinlemeye başladı. Fırat bir saat içerisinde konağa gelecekti. Elzem de planını devreye sokmaya başladı. Salondan çıkarak kapının önündeki aracın bagajını açtı ve benzin bidonunu aldı. Bagajı kitledikten sonra konağın yüz metre aşağısında, nehrin kıyısında bir kulübe vardı. Benzin bidonunu Dicle'nin görmeyeceği bir yere koydu ve konağa geri döndü.

Hacer de salona girdi. Dicle onu da sofraya davet etti ama Hacer aç olmadığını söyledi. Hacer aslında Dicle'yi uyarmaya gelmişti. Hacer:
"Dicle! Bak kızım. Bu konaktaki herkese dikkat et. Kimin ne edeceği, ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz. Özellikle de Elzem! Onun psikolojik sıkıntıları var! Fırat ağam sana anlatmıştır. Onunla çok muhattap olma. Tamam mı?", diye tembihledi.
Dicle:
"Evet bahsetti ama bu kadar ileri derecede olacağını hiç tahmin bile etmemiştim. Hatta sana bir şey söyleyeyim mi! Cahit'i o konağa çağırmış. Nasıl, neye gözü döndüyse artık bilmim fakat bu aileyi benim dağıttığımı düşiniler fakat ben değil o. Beni neden suçliler bilmim yani!", dedi.
O sırada Elzem içeri girdi. İkisinin yüz ifadesi de ekşidi. Elzem:
"Ne o! Sohbetinizi böldüm galiba. Surat ifadelerine bakılacak olursa...", dedi ama cümlesini devam ettirmedi. Dicle:
"Hayır ondan değil. Yani senle ilgili değil. Çayıma biraz fazla limon sıkmışım da o yüzden.", dedi.
Elzem inanmadı ama yine de konuyu uzatmak istemedi. Elzem:
"Neyse. Ben buraya barışmak için geldim.", dedi.
Dicle ve Hacer şaşırmıştı. Elzem planının tıkır tıkır işlemesi için kaleyi içten fethetmesi gerekiyordu. Dicle de iyi yürekli bir kişiliğe sahip olduğu için onu affetti. Elzem:
"İyi o vakit. Senle barışmamızın şerefine diyorum ki çarşıya çıkalım ve biraz dolaşalım. Ne de olsa burada yaşayacaksın. Etrafı öğrenmen lazım değil mi?", dedi.
Dicle kafasını salladı ve ayağa kalktıktan sonra üzerini değiştirmek için odasına gitti. Hacer de arkasından korkuyla baktı. Başına bir iş gelmesin diye Allah'a yalvardı.

Fırat yola çıkmıştı bile. Konağa daha da erken gelmeye karar vermişti.
Dicle ve Elzem de nehrin kıyısı boyunca dolaştılar. Elzem kendi kişiliğinden başka bir kişiliğe bürünmüş gibiydi. Dicle'ye karşı iyi davranıyordu ve onunla samimi olmaya çalışıyordu. Dicle ondan hiç şüphelenmemişti ve hatta ona inanıyordu da.
Dicle ve Elzem küçük bir kulübenin yanına geldiler. Kulübe tam da nehire bakıyordu. Kulübenin verandasının ayakları suyun altında kalmıştı. Elzem Dicle'ye içeri girmesini istedi. Dicle de onu kırmadı ve içeri girdi.
İçeride masa, bir kaç sandalye, kilim, divan ve bir iki resim parçası vardı. Dicle etrafa iyice baktı. Pencereden dışarı baktı ve sadece nehri gördü. Artık sıkılmaya başlamıştı. Elzem onun arkasından nefretle baktı ve kapıyı kapatıp kilitledi. Dicle de kapıya yaslanarak:
"Elzem ne yapisin sen! Aç şu kapıyı! Ne yaptığının farkında mısın sen!", dedi.
Elzem onu aldırmıyordu bile. Benzin bidonunu koyduğu yerden alıp kulübenin dışına doğru dökmeye başladı. Kulübenin her tarafına döndüğünden emin olduktan sonra cebinden kibriti çıkardı...
Fırat konağa vardı. Konağa tam girecekken telefonu çaldı. Arayan Dicle idi. Telefonu açtı. Dicle yalvarırcasına bağırıyordu:
"Fırat gel kurtar beni! Elzem beni öldürecek!", dedi. Bir yandan konuşuyor bir yandan da ağlıyordu. Fırat:
"Ne diyisin sen Dicle! Neredesin sen!", diye sordu. Dicle:
"Konağın yüz metre aşağısında!", dedi.
Elzem kibriti yavaşça elinden düşürdü ve her taraf alev alev yanmaya başladı. Ağır adımlarla kulübeden uzaklaştı. Dicle de eli kolu bağlı bir şekilde Fırat'ın gelmesini bekledi. Fırat da yokuşu aşağı hızla koşarak kulübenin olduğu yere geldi. Çevredeki insanlar da meraktan dolayı geldi.
Dumanlar içeriye iyice dolmuştu. Dicle için nefes alacak bir alan bile kalmamıştı. Ayakta durabilmek için elini sandalyeye dayadı. Fırat da Dicle'yi kurtarabilmek için çare arıyordu. Kapıya doğru yaklaştı ve kapının da yandığını görünce tekme atmaya başladı. Dicle de iyice gücünü kaybediyordu. Fırat:
"Dicle!", diye haykırdı. Dicle de kısık sesle:
"Fırat!", dedi ve kendini daha fazla tutamayarak yere yığıldı.

Herkese merhaba!
Bir bölümün daha sonuna geldik! Acaba diğer bölümde neler olacak? Dicle kurtulacak mı? Fırat ve Elzem arasındaki gerginlik nasıl sonuçlanacak?
Oylarınızı ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin. Sizleri seviyorum. Başka bir bölümde görüşmek üzere.
😊😊🤗😘😍

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now