29.BÖLÜM

1.6K 58 1
                                    

Fırat:
"Artık bitti! Bu konak bundan sonra bu kadına kapalı! Sakın ha! Sakın ben bu kadını burada görmeyeyim! Yoksa!..", dedi ve devamını getirmedi.
Nazgül Hanım Fırat'ı sakinleştirmeye çalışıyordu ama başaramıyordu. Nazgül Hanım:
"Fırat! Ne yapisin sen Allah aşkına! Sular durulmuşken sen niye ortalığı bulandırisin! Hemen onu içeriye al! Bak yine başımıza iş alacaz! Bu sefer işin içine silah girer maazallah sana bir şey olur... Dayanamam ben!", dedi. Fırat:
"Olmaz ana olmaz sen merak etme! Ben bundan sonra her şeyi göze aldım. Ne olursa olsun! Ya o kadın bu konaktan gidecekti ya da ben!", dedi. Şilan:
"O ne demek oli abi?", diye sordu.
Fırat:
"Söylemek istediğim şu! Eğer bu kız bu konaktan gitmeseydi ya benim ölüm çıkacaktı ya da onun! Çünkü bu iş artık zıvanadan çıktı! Hayatım bu kadın yüzünden yalan oldu, altüst oldu. Her Dicle'nin gözlerine bakınca onun o masumluğu benim içimi öyle bir yakidi ki anlatamam size. Kaç kere boşanmak istedim. Kendisine dinletemedim. Bunu kendisi istedi. Madem ki insanca bir şekilde anlami, ben de farklı yollar denerim o zaman!", dedi.

Kapı çalındı. Şilan kapıyı açmaya giderken Fırat:
"Kim o demeden açmayasın sakın! Belki odur, onu bir daha sokağa atıp da rezil olmayalım elaleme!", dedi.
Şilan kapıyı açmaya gitti.
Nazgül Hanım Fırat'a:
"Daha yeni mi söylisin sen bunu! Sen onu öyle yere atarken etraftakiler sana nasıl baktılar bir görseydin keşke!", dedi. Fırat:
"Ben o anda onu mu düşündüm ana Allah aşkına! Gözüme resmen perde indi.", dedi.
O sırada Hamza içeri girdi. Sorgulu bakışlarla:
"Konağın kapısı niye kapalı?", diye sordu. Şilan:
"Abim Elzem'i konaktan attı. Bir daha da girmesin diye konağın kapısını kapattı.", dedi.
Hamza şaşkın bakışlarla Fırat'a döndü:
"Gerçekten mi abi? Bunu yapacak kadar gözün döndü demek ki!", dedi. Fırat elini masaya koyarak:
"Hem de nasıl! Ben hiç hayatımda böyle olmamıştım. Ama iyi oldu. Yıllardır yapmam gerekeni yaptım.", dedi.
Hiç kimse çıtını çıkarmadı. Fırat:
"Ben en iyisi bir duşa gireyim.", dedi ve gitti.

Otobüs terminale girdi. Otobüs park edildikten sonra muavin bavulları boşaltmaya başladı. Dicle bavulunu aldı ve etrafına baktı. İnsanlara, arabalara... Her şey kendisine yalanmış gibi geliyordu.
Bavulunu sürükleye sürükleye taksi durağına geldi ve taksiye binerek evlerine doğru yol aldı.
Aslında bir yandan korkuyordu. Babası ne diyecekti? Annesi? Akrabaları? Hepsi bir yandan bir şeyler söyleyecekti ve o yine evi tekrardan terk etmek durumunda kalacaktı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı?

Elzem bavulunu sürükleyerek ilerliyordu. Kendi kendine:
"Ben bunun intikamını almasını bilirim Fırat efendi! Sen beni böyle sokağa attın diye bitti zannedisin sen öyle mi? Yok! Her şey daha yeni başli! Anandan emdiğin sütü burnundan getirmezsem benim adım da Elzem değil. Sen bu sefer haddini fazlasıyla aştın! Ama sen benle evlenmeye mecbursun! Çünkü karnımda senin bebeğini taşim! Eh Fırat efendi! Yine avucuma düştün! Bakalım seni elimden bu sefer kim kurtaracak?", dedi.

Hamza:
"Ne olacak ana? Abimin böyle yapması bizi yine zor durumda bırakacak! Bak bu sefer ne Hasan ağayı ne de Cahit'i kimse durduramaz! Ben bile.
Abim bizi her seferinde zor durumda bırakmak zorunda mı? Yani biz o kızı bu konağa getirdiğinden beri ben güldüğümü hatırlamim!", dedi.
Nazgül Hanım:
"Şşşş abin duyacak şimdi!", dedi. Hamza:
"Duyarsa duysun! Umrumda mı? Haksız mıyım ana! Bizi ne hallere soktu sen unuttun galiba! O kızı konağa getirmeseydi ne ben vurulurdum ne Şilan ne de Elzem! Hepimizin ölümden dönmemizin sebebi abim! Abim böyle bir şey yapmasaydı kim kime karışidi ki? Ana şu oğlunla konuş! En kısa zamanda kendine bir çeki düzen versin! Yoksa bizim gidişimiz, gidişat değil haberin olsun!", dedi.
Nazgül Hanım:
"Sen abin hakkında nasıl konuşisin! Düzgün konuş! Biz de bu halimizden memnun değiliz ya! Tamam hatalar yapmış olabilir. Ama bu onun suçu olmaz ki.", dedi.
Hamza:
"Nasıl onun suçu değil. Elzem onun yüzünden intihar etmedi mi? Bunun sorumlusu abim değil mi?", dedi.
Şilan:
"Yeter artık! Vallahi şiştim! Artık sıkıldım bu muhabbetlerden. Her zaman dönüp başa sarisiz ama ortada bir şey var mı peki? Abi! Sen ne kadar abimi suçlarsan suçla ne kadar kızarsan kız o da kendine o kadar kızgın! Tamam başımıza olaylar geldi fakat bu abim yüzünden değil, bu Elzem'in inadı yüzünden. İnsan sevilmediği bir yerde neden dursun ki? Ama o durdu. Yetmedi bir de kızı öldürmeye çalıştı. Başaramayınca daha da hırslandı. Sonuç bak! O olmasaydı belki abim Dicle ile daha mutlu olabilirdi. Belki biz de mutlu olurduk.", dedi.
Hamza bu söylenenlere karşı susmayı tercih etti.

Dicle evine varmıştı. Apartmana girmeden önce dışarıdan baktı. Kendi evlerinin penceresine, balkonuna. Annesi yeni çiçekler ekmişti. Onları görünce hafif tebessüm etti. Sonra önüne bakarak apartmana girdi. Asansöre bindi. İki'nci katın düğmesine bastı.
Asansör iki'nci kata ulaştı ve Dicle asansörden inerek zili çaldı. İçeriden gelen bir ses:
"Tamam hanım ben bakarım.", dedi ve kapı açıldı.
Kapıyı açan Fazıl Bey idi. Dicle'yi öyle göz yaşları içinde görünce şaşırdı. Fazıl Bey:
"Dicle!", dedi. Dicle:
"Babam...", dedi ve kelimeler boğazına düğümlendi.

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now