34.BÖLÜM

1.1K 46 6
                                    

"Sen de bilisin demek ha!", dedi Fırat. Elzem:
"He bilim! Ayağını denk al, adımını dikkatli at! Yoksa üzülen taraf sen olursun. Haberin olsun."
"Beni bu kuru tehditlerle korkutamazsın! Benim senin gibi kötü kalpli bir insanla evlenme lüksüm yok!"
"Keyfin bilir. Sana vakit verim. Gün içerisinde, senden haber beklim. Aksi takdirde..."
Fırat Elzem'in konuşmasını bitirmeden yüzüne kapattı.
Fırat:
"Ne yapacam ben şimdi? Plan yap Fırat plan yap!"
Alnına vurarak:
"Düşün düşün düşün! Bunun üstesinden gelmen gerek! Yoksa... Bittin oğlum sen bittin"

Elzem:
"Yüzüme kapattı!"
Cahit:
"Şimdi o ne planlar yapidir kim bilir? Ama merak etme, uzun sürmez araması."
"Ya aramazsa?"
"Aramazsa kendi ipini kendisi çekmiş olur. Yapacak bir şey yok."
"Neyse... Ben Harzemşah konağına gidim."
Cahit:
"Niye hayırdır? Daha yeni Fırat ile konuştuk oraya neye gidisin?"
"Kendi planımı uygulamaya."
"Daha erken değil mi?"
"Değil abi! Eğer senin planın işe yaramazsa bari benim planım işe yarasın!"
"İyi tamam.", dedi Cahit.
Elzem hazırlanmak için odasına gitti.

Fırat salonun ortasında deli danalar gibi dolanıyordu. Şilan içeriye girdi. Bu durumu biraz garipsedi. Fırat kendi kendine konuşuyordu:
"Bir plan yapmam lazım. Bir plan yapmam lazım.", diyordu.
Şilan'ın içeri girdiğinin farkında bile değildi. Şilan:
"Abi!", diye seslendi. Fırat durdu. Yüzü mermer gibiydi. Sanki karşısında hayalet varmışçasına korkmuştu. Şilan:
"Abi iyi misin?"
"İyiyim abim. Niye sordun ki?"
"Ne bileyim, yüzün bembeyaz olmuş. Bir şey mi oldu?"
Fırat sakin bir tavırla:
"Yoo olmadı.", dedi. Şilan:
"Emin misin? Niçin plan yapman gereki o zaman?"
Fırat:
"Bir şey yok!"
"Abi! Bana numara yapma! Belli bir şeyler olmuş. Ne olduğunu anlatsana bana!"
"Şilan! Söylettirme beni! Bir şey yok dedimse yok!"
Şilan:
"Peki. Yakında çıkar kokusu.", dedi ve salondan çıktı.
Fırat Şilan'ın arkasından ters ters baktı. Bir şeyler sezdiği belliydi. Fırat kendini yine düşüncelere bıraktı.

Dicle elinde fotoğrafların yerlerini değiştirirken Feride Hanım odaya girdi. Dicle'nin Fırat ile birlikte olan fotoğraflarını görünce, Dicle'ye kızdı:
"Dicle bunlar ne?"
Dicle yatağından doğruldu:
"Bir şey değil anne!"
"Sen niye hâlâ bu adamla olan fotoğraflarına bakisin?"
Dicle ayağa kalkarak:
"Bilmim. İçimden bir ses onu affetmem gereki diye düşüni."
Feride Hanım Dicle'ye sert bir tokat attı. Feride Hanım:
"Seni aldatan adamı sen ne diye affedisin ha! O adam seni iki yıl boyunca ayakta uyutmuş. Seni sevmiş olsaydı böyle bir şey yapmazdı. Arkandan gelirdi. Hani? Gelmedi hâlâ. Seni seven adam seni arami, sormi. Seni unutmuş. Anladın mı beni. Seni sevmeyen saymayan bir adam için sen kendini niye hırpalisin kızım?"
"Anne..."
"Lafımı bitirmedim ben hâlâ. Dicle. Bak kızım. Sen daha iyilerine layıksın. O adam seni sevmi. Anladın mı beni? O adamdan sana hayır gelmez!"
"Anne ben vicdan azabı çekiyorum ama."
"Niyeymiş o?"
"Çünkü Fırat'la ilgili onun bilmediği bir şey bilim ben."
Feride Hanım:
"Ne ki?"
"Fırat aslında o ailenin çocuğu değil!"
Feride Hanım şaşkınlıkla:
"Vallaha mı?"
"Vallaha."
"Sen nereden bilisin?"
"Bilim işte. Gerisini sorma."
"Sen neyin vicdan azabını çekisin ya? Ailesinin sorunu o. Onların aile sorunları bizi ilgilendirmez."
"Ne demek ilgilendirmez? Sevdiğim adam o. Ben onla ilgili olan bir şeyi nasıl bilipte söyleyemem?"
"Dicle aklını başına topla! Bu söylediklerini bir daha duymayacam senden. Zaten baban da gitti bir tane avukatla konuşacakmış."
Dicle:
"Ne!"
"Ya! Bitecek bu kabus kızım! En kısa zamanda boşanacaksın o adamla."
"Böyle bir şey olamaz."
"Bu söylediklerini babana da söyle! Bitecek dedimse bitecek o kadar.", dedi ve odadan çıktı.

Elzem Harzemşah konağına yaklaşmıştı. Kapının önünde durdu. Elzem girip girmemek konusunda ikilemde kaldı. En sonunda konağa girdi. Birden karşısına Fırat çıktı. Fırat:
"Senin ne işin var burada?", diye sordu. Elzem:
"Bir kaç eşyam kalmış onları almaya geldim."
"İyi. Al da defol git buradan."
"Merak etme gidecem ama gelişim tez olacak."
"Öyle bir şey olmayacak!"
"Ne yapacaksın peki? Gerçeklerin ortaya çıkmasını istisin galiba."
"Senin gibi kötü kalpli bir insanla evlenerek ben ömrümü ziyan etmem."
"Öyle mi? Beni buna sen mecbur ettin Fırat! Sevseydin beni! Sana karşı iyi davrandıkça ne kadar kötü bir şey ettiğimin farkına vardım. Dedim en iyisi kötü olmak. Çünkü bu devirdeki insanlara ne kadar iyi davranırsan karşılığı olarak o kadar kötülük alırsın!"
"Ha yani benim sana yaptığım kötülüktü yani! Öyle mi?"
"Değil mi? Senin yüzünden ölüdim, hapse girdim."
"Sana ben mi dedim ki canına kıy? Ben mi dedim Dicle'yi yak? Kötü olmayı sen istedin Elzem. Ben hiçbir şey yapmadım."
"Sen kendini ne kadar temiz görürsen gör. Bu beni ilgilendirmez. Ama şunu bil ki, bütün yaptıklarına pişman olacaksın."

Elzem oradan ayrıldı. Fırat arkasından baktı. Aklına Hamza geldi. Fırat Elzem'in arkasından:
"Elzem! Bekle.", dedi.

Kendal ağa:
"Açmi açmi açmi! Açsana telefonu be oğlum! Neredesin sen?"
Şilan:
"Baba sakin ol! Bulunacak abim."
"Yav kızım neredeyse bir gün oldu. Neredeyse bari bir haber versin. Nerede bu çocuk?"
"Baba tamam da, biraz sakin olsan... Kaç yaşında adam. Ne yapacağını, kime haber vereceğini bilir. Şarjı bitmiştir belki."
Kendal ağa:
"Yok ben duramayacam. Önce adamlara haber verecem ondan sonra da jandarmaya gidecem.", dedi ve ayağa kalktı.
O sırada Elzem ve Fırat içeriye girdi. Fırat:
"Nereye gidisin baba?"
"İşim var. Niye?"
"Şimdi gitme. Sizlere söylemek istediğimiz bir şey var.", dedi çekinircesine.
Şilan ve Nazgül Hanım korku ve endişe içerisinde Fırat'a bakıyordu. Fırat:
"Biz... Elzem'le... Evlenmeye karar verdik.", dedi.

Fırat'ın bu evlilik kararı alması planı olduğu için veya buna mecbur olduğu için olabilir mi?

Bir bölümün daha sonuna geldik.
Sizden ricam oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sağlıcakla kalın.

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin