23.BÖLÜM

1.5K 64 9
                                    

Şilan:
"Sen iyice kendini aşmaya başladın! Gözün dönmüş senin! Ne hamle yapacağını şaşırdın. Az önceki uysal kadın nerede? Birdenbire o nereye gitti? O masum ve bütün kötülüklerden uzak kadın nerede? Bunu yaparsan sen sadece kendine zarar vermiş olursun! Ben abim ile Dicle'nin aşkına güvenim. Onlar asla birbirlerini bırakmazlar!", dedi.
Elzem ayağa kalkarak:
"Bakim de sen onların aşkını çok çabuk benimsemişsin! Geldiği günden beri annesiyle plan yapıp onu köşelere sıkıştıran kız nerede peki? Onu abisinden kurtarmak için elinden geleni ardına koymayan kız nerede? Bana da yazık değil mi? Beş sene... Tam beş senedir ben Fırat'ın yollarını gözlim. Burada olsa bile gözümün içine bakmasını beklim. Neden? Benim o kızdan neyim eksik ki Fırat beni sevmi?", diye sorguladı.
Şilan hemen cevapladı:
"Sana söyleyeyim. Sen de bir sorun yok! Sorun abim de de değil. Sorun aile büyüklerinde. Abim senle nikahlanmadan önce Seval diye bir kıza aşıktı. Ne oldu? Senle nikahlandı kız da başkasına vardı. Böyle bir şey en başından olmasaydı, siz de bu duruma düşmüş olmayacaktınız!", dedi.
"Ama ben aşık oldum!", dedi Elzem. "Ben ona kör kütük aşık oldum ve onun da bana aşık olduğunu sandım. Ben onu gözlerinin içine bakmaya çalışırken o sadece gözlerini kaçırmaktan başka bir şey yapmadı.", dedi.
Şilan artık konuyu uzatmak istemiyordu. Çünkü uzattıkça konu daha da sarpa sarıyordu.
Uzun bir sessizlik olunca Elzem avucunu ağzına götürerek öğürdü. Şilan ona kuşkuyla baktı:
"Yenge iyi misin?", diye sordu.
Elzem cevap veremeden odadan çıktı ve lavaboya gitti.
Şilan da fazla önemsemeden yatağına uzandı ve uykuya daldı.

Dicle yatağında uzanmış akşamki olayları düşünüyordu. Aklını kurcalayan bir sürü soru vardı. Fırat geceliklerini giyip Dicle'nin yanına uzandı. Fırat:
"Ne düşinisin hayatım?", diye sordu.
Dicle:
"Bu akşamki olaylar bana biraz garip geldi.", dedi.
Fırat:
"Nesi garip?", diye sordu.
"Kendal babam Şilan'ı madem vermeyecekti, adamları neden eve kadar çağırdı? Bu Hasan ağalar neyin peşinde? Bi de hiç Elzem'i de sormadılar. Ne kadar da gaddar bir insan. Hiç sevmim o insanları.", dedi.
Fırat:
"Ben senin sorularını cevaplayayım en iyisi. İlk olarak ben 'vermiyoruz', dedim ya, babam da zaten normalde de vermek istemidi. Eğer Şilan'ı onlara verirsek barış sağlanacaktı. Ama ben buna müsaade etmedim tabi ki... İki, Hasan ağaların neyin peşinde olduklarının ben de tam olarak bilmim fakat işin içinde Şilan'ı da isteyerek yeni bir plan yapacaklardı diye düşünim. Üç, anlattım ya sana Hasan ağa Elzem'e kötü davrani. O yüzden.", dedi. Dicle:
"Sizin Hasan ağa ile aranızda ne husumet var ki? Artı Hasan ağa Elzem'i götürmeye gelmişti. Aklım çok karıştı.", dedi.
Fırat:
"Bu husumet konusu eskilere dayani aslında. Neyin ne olduğunu tam olarak ben de kavrayamadım. Bir de ben sonradan araştırdım, Hasan ağa Elzem'i başka birine vermek için konağa geldi.", dedi.
Dicle anlamış gibi yaptı ama aslında anlamamıştı. Olaylar iyice çığrından çıkmıştı.
Fırat da gece gece bu kadar çok yalan söyleyince birden huzursuz oldu. Mutfağa gitmek için odadan çıktı.

Kendal ağa:
"Fırat'a en başta çok kızdım ama sonradan bana anlattıklarına hak verdim.", dedi.
Nazgül Hanım:
"Şaşırdım kaldım vallahi! Aferin benim oğluma. Bak işi nasıl da çözdü.", dedi.
Kendal ağa vasat bir ifadeyle:
"Çözdü çözmesine de... Ya Hasan ağanın yeni bir planı varsa? Ya bizi daha da derinden etkileyecek bir plan yapmışsa?", diye sorguladı.
"Engel mi bize Kendal? Biz böyle aile olduğumuz sürece, birbirimize kenetlendiğimiz sürece kimse bize zarar veremez.", dedi.
Kendal ağa Nazgül Hanım'a gülümsedi. Kendal ağa:
"Haklısın", dedi.
Ardından Kendal ağayı öksürük tuttu. Bu bir kaç gün boyunca böyle sürmüştü. Sanki ciğerlerini söküp alıyorlarlardı. Nazgül Hanım endişeyle:
"Kendal! İyi misin?"; diye sordu.
Kendal ağa bu soruyu bir türlü cevaplayamadı, ve odadan çıktı.

Fırat mutfağa giderken Elzem'in öğürme seslerini duyunca banyonun önünde durdu. Kapıya doğru yaklaştı ve kulağını kapıya dayadı. Birden ses kesildi. Fırat kapıdan hafif uzaklaştı. Elzem banyodan çıktı ve karşısında Fırat'ı görünce duraksadı. Ezlem:
"Bir şey mi oldu Fırat?", diye sordu. Fırat:
"Yok! Bir şey olmadı. Mutfağa giderken senin sesini duyunca durdum. Neyin var?", dedi. Elzem:
"Midem bu iki gündür çok bulanıyor. Kendimi bir değişik hissedim."; dedi.
Fırat biraz sessiz kaldı. Daha sonra kendine geldi:
"Üşüttün mü yoksa?", diye sordu. Elzem:
"Bu sıcakta nasıl üşüteyim ki?", dedi.
Fırat da ona hak verdi. Sohbetleri uzamadan bitmişti. Fırat içinde kuşku ile ilerlerken gözünde canlanan ihtimalleri yok etmeye çalışıyordu.

Saat gece yarısını geçerken Cahit ve yüze yakın marabasıyla Kendal ağanın fıstık bahçesindeydiler. Bidon bidon çamaşır suyu almışlardı. Tek tek fıstık ağaçlarının dibine döküyorlardı. Cahit:
"Bunun bedelini hepiniz tek tek ödüyorsunuz işte! Bedelinizin ağır olduğunu size söylemiştim ama kimseye dinletememiştim. Geri dönüşü olmayan bir yola girdik daha Kendal ağa! Aşiretinle beter olursun inşallah!".

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now