21.BÖLÜM

1.7K 66 10
                                    

Şilan:
"Baba sen ne diyisin ya? Ben hiç o Cahit'e varır mıyım hiç? Olmaz bu iş baba! Bu konuyu da bir daha asla açma.", dedi.
Kendal ağa:
"Yok kızım. Olmaz! İki aşiret arasındaki kavga daha da büyürse kimse önüne geçemez. Bari ilk adımı biz atalım ve aradaki bu küslük son bulsun!", dedi.
Şilan sitemle:
"Baba neden? Neden beni o adama verisin ya? Bu küslük bahane! Abimin ve yengemin aşkının kefaretini ben niye ödim. Bunun suçlusu ben miyim?", diyerek ağlamaya başladı.
Kendal ağa Şilan'ın omuzlarını tutarak:
"Bana bak Şilan... Sen hiç bir şeyin kefaretini ödemisin kızım. Abinle bir alakası yok bunun. Geri çevirsem, neler olabileceğini tahmin edebilir misin?", dedi.
Şilan cevap vermeyince ekledi:
"Cevap veremisin işte. Ben ona bir yerden darbe vururken, o da bana vuracak ve bu ölene kadar devam edecek. Belki sonradan abinler ile Cahit arasında devam edecek bu durum. Kimse bilemez kızım. Hasan bu nereden nasıl darbe vuracağı belli olmaz. Ailemiz için en iyisi ise bu evlilik...", dedi.
Şilan daha fazla dayanamadı ve odadan çıktı. Kendal ağa da üzüntülü bakışlarla onun arkasından baktı.

Dicle Şilan'ın böyle ağlayarak aşağı indiğini görünce ayaklandı. Şilan Dicle'yi görmeden kendi odasına gitti. Dicle de onu yalnız bırakmamak için arkasından gitti.
Şilan kendi kendine:
"Neden Allah'ım neden ben? Ben niye hep bedel ödemek zorundayım?", diye ağlamaya devam etti.
Dicle odaya girdi. Şilan ona sımsıkı sarıldı ve çenesini Dicle'nin omzuna koyarak uzun süre ağladı.

Fırat konaktan çıkmak üzereyken Şilan'ın ağlama sesini duyunca durdu. Şilan'ın odasına girdi ve neden ağladığını sordu. Şilan Kendal ağa ile konuştuğu bütün şeyleri anlattı. Fırat sinir küpüne dönmüştü. Tahta dolaba sertçe vurdu. Dicle Fırat'a:
"Engel olamaz mıyız Fırat? Bak kız istemiyor!", dedi.
Fırat:
"Oluruz olmasına da babamın dedikleri ya! Aradaki kavga daha da büyürse ne olacak?", dedi.
Dicle:
"Olmaz Fırat! Sen bu halde olsan ne yapardın?", diye sorunca Fırat'ın tüyleri diken diken oldu.
Elzem aklına geldi ve bir an önce aklından çıkarmak ve konuya odaklanmak için çaba harcadı.
Fırat sonunda kararını vererek:
"Tamam. Engel olacam. Seni o Cahit denen ite vermelerine asla müsaade etmeyecem.", dedi.
Şilan kafasını 'tamam' anlamında salladı.
Dicle Şilan'a:
"Senin sevdiğin biri var mı?", diye sordu.
Fırat Şilan'a dikkatlice baktı. Şilan bu bakışlar altında daha fazla kalamadı ve itiraf etti:
"Var yenge!", dedi.
Fırat yere eğildi:
"Kim o?", diye sordu. Şilan:
"Sen tanımazsın abi. Lise bittiğinden beri sevgiliyiz.", dedi utanarak.
Fırat Şilan'ın elini sıkı sıkı tuttu:
"Utanmana veya korkmana gerek yok abim. Ben sana destek çıkarım. Sen yeter ki bizim aşkımıza sahip çık.", dedi. Şilan:
"Çıkmam mı abi? Şu an bu konakta en büyük destekçiniz benim. Benden sonra da Hamza abim.", dedi ve hepsi tebessüm etti.

Elzem tek başına oturmuş kendince plan yapıyordu. Bu yeni planını baştan sona kadar iyi yapması lazımdı. Çünkü yapacak bir hamle kalmamıştı.
Düşüncelere dalmışken birden telefon çaldı. Arayan Cahit idi. Telefonu açtı:
"Efendim abi?", dedi. Cahit:
"Benim bacım nasılsın?", dedi. Elzem:
"İyi olmaya çalişim abi. Daha ne olsun.", dedi. Cahit:
"Hadi iyisin. Bu akşam çok daha iyi olacaksın.", dedi.
Elzem şaşkınca:
"Niye ki?", diye sordu.
"Çünkü bu akşam Şilan'ı istemeye gelik.", dedi.
Elzem ayağa kalktı:
"Ne?", dedi ve biraz durdu.
"Şilan'ı mı? Bunun bana yararı ne olacak abi?", diye sordu. Cahit:
"Dur sana en başından anlatayım. Babamla plan yaptık  ve Şilan'ı istedikten sonra seni Fırat'la resmi nikah kıymak için zorlayacaz. Eğer bunu kabul etmezlerse, bizim dikimize giderlerse onları bekleyen büyük bir sürpriz olacak.", dedi.
Elzem:
"Ne yapacaksınız?", diye sordu.
"Orası da bana kalsın bacım. Haydi selâmetle. Akşama görüşürüz.", dedi.
Telefonu kapattı. Elzem, Nazgül Hanım'ın yanına gitmek için odadan çıktı.

Akşam oldu. Hasan ağa ve ailesi kalabalık bir halde Harzemşah konağına giriş yaptılar. Nazgül Hanım asık bir surat ifadesi ile onları salona yönlendiriyordu. Şilan da abisi ve yengesi ile odalarında oturuyorlardı.
Şilan Hasan ağanın sesini duyunca irkildi. Dicle onun elini tutarak:
"Korkma! Biz buradayız.", dedi.
Şilan ona tamam, dedi.
Fırat da avluya bakan pencereden gelenlere bakıyordu. Onlara sinirle ve nefretle bakıyordu. Hele ki Cahit'e. Cahit etrafına bakınarak yürüyordu ve gülüyordu. Onun gülmesi Fırat'ın daha da sinirine dokunuyordu.
Fırat Şilan'a dönerek:
"Hepsi içeri geçtikten sonra, biz de sessiz bir şekilde salonun önüne gidip konuşmaları dinleyecez. Tamam mı?", dedi.
İkisi de kafasını tamam anlamında salladı ve Fırat pencereden onlara tekrardan baktı. Görünürde kimse kalmamıştı. Fırat:
"Hadi", dedi ve yavaşça odadan çıktılar.

Hasan ağa:
"Eee gelin kızımız nerede?", diye sorunca etrafta sakin bir sessizlik belirdi. Kendal ağa Elzem'e:
"Elzem. Kızım git Şilan'ı çağır da gelsin.", dedi.
Elzem solandan çıktı. Fırat Elzem'i görünce, Dicle ile Şilan'ı merdivenin altına sakladı. Elzem Fırat'a:
"Şilan nerede? Baban çağıri!", dedi. Fırat:
"Ben ne bilem. Yukarıda değil miydi?", dedi. Elzem:
"Yukarıda değil. Neyse ben bir odasına bakayım.", dedi.
Fırat Elzem'in kendi planına ambargo uygulayacağını bildiği için onunla gitti. Elzem ışığı açarak içeri girdi. Elzem içeriye doğru iyice ilerledikten sonra Fırat  kapıyı kapatıp Elzem'in üzerine kitledi. Elzem çığlıklar atarak Fırat'a sesleniyordu. Fırat son bir kez Elzem'e baktıktan sonra merdivenlerden çıkarak salonun önüne geldiler.

Hasan ağa:
"Neyse... Belli ki kızımız gelmi. Biz de konuya giriş yapalım artık.", dedi.
Kendal ağa kendini düzeltti.
Fırat kafasını duvara iyice dayamış, konuşulanları dinliyordu. Fırat:
"Konuya girdiler.", dedi.
Hasan ağa kibarca:
"Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Şilan'ı oğlum Cahit'e istiyoruz.", dedi.
Kendal ağa hafif duraksadı. Tam cevap verecekken içeri Fırat girdi ve:
"Vermiyoruz!", dedi.

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now