26.BÖLÜM

1.6K 73 13
                                    

Dicle şaşkınlıktan:
"Anlamadım!", diye bağırdı. Elzem:
"Bunda anlaşılamayacak bir şey yok! Fırat'ın karısı benim! Benden başkası da ona karılık yapamaz. Şimdi anladın mı beni?!", diye bağırdı.
Dicle Fırat'a dönerek:
"Ne diyor bu kadın Fırat? Doğru mu söyli?", diye sorguladı.
Fırat sesini çıkarmadı. Dicle:
"Cevap versene!", diye bağırdı.
Hala Fırat'ta bir tepki yoktu. Dicle:
"Sen sus Fırat! Sen sadece sus! Susmaktan başka yaptığın bir şey yok ki? Bir açıklaman yok mu senin?", dedi.
Fırat gözleri dolu bir halde Dicle'ye baktı. Ama Dicle onu sinirle ve kararlılıkla bakıyordu. Dicle kafasını sallayarak:
"Ben anlayacağımı anladım! Bu konakta bana yer yok! Buraya kadarmış Fırat efendi! Seninle masalımız buraya kadarmış!", dedi.
Fırat:
"Dicle...", dedi ve Dicle onun sözünü kesti. Dicle:
"Sus! Ve bir daha ağzını açma! Çünkü bundan sonra beni konağa döndürmek için tek bir söz bile yok!", dedi ve odasına gitti.

Fırat da onu takip etti. Dicle çekmecelerden, dolaplardan kıyafetlerini toparlamaya başladı. Fırat:
"Dicle sen ne yapisin bırak şu kıyafetleri!", dedi.
Dicle:
"Gitmeme mani mi olacaksın? Engel mi olacaksın? Hangi sıfatla? Elzem'in kocası olma sıfatıyla mı?", diye sordu. Fırat:
"Bırak şu kıyafetleri! Nereye gideceksin sen?", dedi. Dicle:
"Bırakmim! Senin yalanlarının olmadığı bir yere gidim! Babamın evine!", dedi.
Fırat:
"Ne olur gitme Dicle! Beni dinle bi!", dedi. Dicle bağırarak:
"Neyi dinleyeyim ha! Neyi dinleyeyim! İki yıl boyunca beni ayakta uyutup, aldattığını mı dinleyeyim! Oturup da bana anlattığın yalanları tekrar mı dinleyeyim! Bitti! Bitti, tamamen bitti! En kısa zamanda boşanıyoruz!", dedi ve valizini yerde sürükleyerek odadan çıktı.
Bu sözcükler Fırat'ın beynine ok gibi saplanmıştı. Kurşun yemiş gibi olmuştu. Kalbini tuttu. Etrafına iyice bakındı ve sonra odadan koşar adımlarla çıktı.
Avluda oturanları görmeden hemen konağın dışına çıktı.

Elzem:
"Elinde sonunda zaten gerçekler çıkacaktı bana öyle bakmayın!", dedi Şilan ve Nazgül Hanım'a.
Şilan:
"Akıt! Içindeki zehirleri iyice akıt. Rahatladın mı şimdi! Abim şimdi geri mi dönecek zannedisin sen?", dedi.
Elzem:
"Ben döneceğini bildiğim için söyledim zaten! Karnımdaki bebek, babasız mı büyüyecek?", dedi.
Şilan:
"Yalan her şey! Sen hamile falan değilsin! Olsan bile...", dedi. Elzem:
"Eee Şilan? Olsam bile...", dedi. Şilan:
"Ne halin varsa gör!", dedi ve odasına gitti.
O sırada Hamza konağa geldi. Hamza:
"Ne bu bağırış çağırış? Sesiniz ta nereden duyuli siz bili misiz?", diye sorguladı. Elzem:
"Tabii bu bağırış çağırış çok normal Hamza! Ne de olsa Dicle bütün gerçekleri öğrendi!", dedi. Hamza:
"Ne! Abim nerede? Dicle nerede?", diye sordu. Elzem:
"Dicle bütün pılını pırtını toplayıp gitti! Fırat da peşinden gitti! Sanki kız geri dönecek!", diye imalı imalı konuştu.
Hamza Elzem'in bu konuşmalarına daha fazla tahammül edemedi ve Fırat'ı aramaya çıktı.

Dicle arkasına bakmadan bavulunu sürükleye sürükleye ilerliyordu. Arkasından bağıran Fırat'ın feryatlarını duymazdan gelmeye çalışıyordu. Fırat en sonunda onu kolundan tuttu ve onu ikna edebilmek için çaba sarf etmeye çalıştı. Fırat:
"Dicle bırakma beni! Ne olursun! Ben sensiz yaşayamam!", dedi. Dicle:
"Şimdiden alışmaya başla! Çünkü hayatında bundan sonra Dicle diye birisi olmayacak! Şimdi çekil yolumdan! Beni asla o konağa geri döndüremezsin!", dedi. Fırat:
"Ne olur Dicle yalvarırım bak! Beni bir dinlesen! Bana bir şans versen!", diye yalvardı.
Dicle bu yalvarışlara daha fazla tahammül edemeyerek:
"Yeter artık! Ben senin yalanlarını zaten yıllardır dinlim zaten! Sen daha bana ne anlatacaksın! Ben senin yalanlarını dinleyemem artık! Yeni bir sayfa açacam kendime ve senin yalanların olmadan bir hayat sürecem!", dedi.
Yoldan taksi geçti ve Dicle onu durdurdu. Fırat'ın binmesine izin vermedi. Dicle taksiciye:
"Terminale gidik!", dedi.
Taksi ilerleyince Fırat sadece arkasından bakakaldı. Ama nereye gideceklerini bildiği için hemen arabasına binip öndeki taksiyi takip etti.

Dicle arabadayken Fırat ile yaşadıkları o güzel günleri hatırladı. Üniversitedeyken mutluydular. Hayatlarına karışacak bir kişi yok, onları mutsuz edecek biri yoktu.
Dicle bu gerçekleri öğrendikten sonra Fırat'a bir daha nasıl güveneceğini bilmiyordu. Ne olacaktı? Nereye gidecekti? Babasının evine gitse annesi ve babası ona sahip çıkacaklar mıydı?

Konaktaki herkes Elzem'i yalnız bırakmıştı. Nazgül Hanım bile... Elzem kendi kendine konuştu:
"Elinde sonunda gerçekler ortaya çıkacaktı zaten. Daha neye böyle yapiler ben anlamadım. Neyse... Bunlardan bana bir hayır gelmez... En iyisi anamın yanına gideyim de, bu güzel haberi onlara da vereyim!", dedi ve odasına gidip çantasını almaya gitti.

Dicle terminale varmıştı ve bagajdan bavulunu aldıktan sonra etrafına bakındı. Ağır adımlarla ilerledi.
Gişeden Elazığ'a bilet aldı. Otobüsün kalkmasına daha on dakika vardı. Erkenden geldiği için mutlu olmuştu ama bir yandan da Halfeti'den ayrılacağı için üzülüyordu. Çok çabuk alışmıştı Halfeti'ye. Doğasına, havasına...
Fırat arabasını park ettikten sonra, Dicle'yi aramaya başladı. Dicle bir banka oturmuştu. Terminal küçük olduğu için çok çabuk bulmuştu.
Fırat Dicle'nin önünde diz çökerek:
"Dicle! Dinle beni ne olursun! Beni dinlemeden neden ani kararlar verisin?", dedi. Dicle:
"Seni dinleyeyim de ne yapayım! Hayatımda yaşamadığım onca şey senin yüzünden benim başıma geldi. Hayatımda huzur kalmadı, huzur! Gözlerimin içine bakarak ne de güzel yalanlar söylemişsin ya! En başta anlamam lazımdı! İşte benim salak kafam yüzünden her şey! Ben gurursuz bir kadın değilim Fırat anladın mı beni! Beni kolay kolay o konağa döndüremezsin!", dedi.
Otobüsün 'tıssss' sesi geldi ve Dicle Fırat'ın cevap vermesini beklemeden bavulunu sürükledi. Fırat Dicle'nin kolundan tuttu. Dicle kolunu sertçe çekti ve Fırat'ın elinden kurtuldu. Dicle bavulunu muavine teslim etti. Fırat'a son kez baktı.
Fırat ona gözü yaşlı bir halde bakarken Dicle kupkuru gözlerle Fırat'ın gözlerinin içine içine bakıyordu. Çünkü ağlamamaya yemin etmişti.
Dicle otobüse bindi. Araba yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Fırat da otobüsle birlikte adım atmaya başladı.
Dicle Fırat'a bakmamaya çalışıyordu. Gözlerini sıkıca kapattı. Otobüs hızlandı ve terminalden çıktı.
Fırat da otobüsü kovalamaya başladı. Fırat feryadı kopardı:
"Dicleeee!".

DİCLE VE FIRAT #WATTY2020 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now