8. BÖLÜM

10.1K 476 97
                                    

POYRAZ'IN AĞZINDAN

Nehir'in söylediklerini düşünüyorum da, kız haklı yaa. Hem de sonuna kadar. Ben ne yaptım, sırf dış görünüşü yüzünden onu aşağıladım, küçümsedim, ezikledim. Tek ben de değil, bütün okul. Üstelik o bana aşıktı ve ben onun bana olan aşkıyla da dalga geçtim. Neden, sırf çirkin diye. Ve o son yaptığımız şey... Ondan sonra da intihar etti zaten. Bu da bizim yüzümüzden oldu.

Tamam, ben bir mafyayım. İnsanların öldüklerine üzülmemem gerekiyor. Ama bu suçlu ve ölmeyi hak eden insanlar için geçerli. O kızın hiç bir suçu yoktu halbuki. Biz ne yaptıysak o hep sustu. Şahsen ben onun yerinde kendi ailemden birisinin olmasını istemezdim. Nehir'de buna dahil.

Şu son zamanlarda onu hiç aklımdan çıkaramıyorum. Hiç bir kızla yakınlaşamıyorum bile. Ne zaman yakınlaşsam, Nehir aklıma geliyor ve anında karşımda ki kızdan uzaklaşıyorum. Neden bilmiyorum. Onun Alas ve Pamir'le samimi olmasına dayanamıyorum. Onların öyle samimi hallerini görmek dahi istemiyorum.

ALEV'İN AĞZINDAN

Nehir'in söyledikleri bir türlü aklımdan çıkmıyor. Gerçekten de onun ölümüne biz mi sebep olduk. Neredeyse pişman olacağım. Ben katil miyim şimdi. Ama yok yaa. Biz neden sebep olalım ki, sonuçta ben demedim ya, 'git intihar et' diye.

Ama doğru demiştik yaa. O son olaydan sonra ölmesi için bazı şeyler söylemiştim. Hatta intihar haberi geldiğinde bile 'iyi ki' demiştik. 'iyi ki öldü', aynen böyle söylemiştik. Ama hayır yaa, düşünmemeliyim artık. Olmuş bitmiş bir olay işte.

NEHİR'DEN DEVAM

Teneffüs zili çalınca bizimkilerle birlikte bahçeye çıkıp bir banka oturduk. Bir süre sonra Poyraz'la çetesi ve yanlarında da Alev'le grubu yanımıza geldiler. Hep beraber öylece oturmaya başladık. O konuşmalardan sonra, yani onların vicdanlarıyla oynadıktan sonra 1 hafta geçti. Alas yemek alacağını söyleyip kalktı.

Sonra da Alev sürtüğü birden Poyraz'ın kucağına oturup dudaklarına yapıştı. Poyraz'da karşılık veriyordu. Üstelik arada da benim gözlerimin içine bakarak. Ve ben gözyaşlarımın akmasını zar zor engelliyordum. Ama iyi ki bunda iyiyim. Yani ben istemedikçe gözyaşlarım akmaz. Akamaz. Ben engel olmayı başarıyorum.

Kahretsin ki hâlâ ona aşığım. Lanet olsun hâlâ aşığım. Ben onlara bakmamaya çalışırken Pamir'de bunu anlamış gibi hemen onlara;

"Hop hoop, gidin başka yerde halledin işinizi."

Sonra ayrıldılar. Alas'ta önlerimize bir şeyler koydu. Pamir ve Öykü'de anında yemeye başladılar. Ama ben sadece önüme koyulanlara bakıyordum.

"Hadi Nehir, yesene sen de." dedi Alas. Ben de plan gereği Alas'a, "yaa sen bana böyle şeyler alırsan ben kilo alırım ama, bunlar bir de yağlı yaa, yüzümde sivilce de çıkar. Ben hiç yemeyeyim." Alas'ta birden kaşlarını çattı ve, "eee ne olmuş yanii." dedi.

"Yaa sonra benim yüzüme bile bakmak istemezsiniz."

Alas sinirli tavrını hiç bozmadan, "sen de ne sandın. Seni dışlayacağımızı falan mı? Merak etme, senin yüzün çirkin olsa bile, kalbin güzel. Bizim için de bu önemli zaten. Sırf bu yüzden seni dışlayacak değiliz."

Pamir ve Öykü'de Alas'ı onaylayan mırıltılar çıkardılar. Sonra Alas birden hafif bir şekilde gülerek kolunu omzuma atıp, muzip bir ifadeyle;

"Hem korkma, o zaman da ben seni alırım." dedi ve ardından da bana göz kırptı. Göz ucuyla Poyraz'a baktığımda sinirlenmiş gibi bir hali vardı, sanırım kıskandı. Ve sonra birden düşünceli bir hale büründü. Sanırım çirkin olmak ve dışlanmak konusuna takıldı. Ardından Alev'e baktığımda onun da Poyraz'dan pek bir farkı yok gibiydi.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Where stories live. Discover now