ÖZEL BÖLÜM 1

5.4K 225 29
                                    

Arabamı hemen parkedip holdinge girmem bir oldu. İlk defa toplantıya geç kalmıştım. İlk defa. Direk toplantı odasına doğru yürüdüm. Dün gece grupla birlikte gece yarısına kadar vakit geçirdiğimiz için sabahta uyanamamıştım.

Toplantı odasına girdiğimde ben hariç herkes buradaydı.

"Çok özür dilerim, geç kaldım."

Diyip yerime oturdum. Beni anlayışla karşılamışlardı. Toplantıyı başlattım. Ben sunucaktım çünkü. Lise bittikten sonra üniversite sınavlarına girdiğimizde Tuna'yla benim mimarlık, İdil ve Leyla'nın Tasarım, Savaş'ın mühendislik, Öykü ve Cem'in de mimarlık çıktı ama stajı yurtdışında yapıyorlar şu an ve onları çok özledim. Biz de babamın holdingin de yapıyoruz. Savaş'ta bizimle aynı yerde. Bizim holdingte mimarlık ve mühendislik birleşik olduğu için o da burada yapıyor. İdil ve Leyla'da annemin tasarım şirketinde.

Sunumu yaparken Tuna gözlerimin içine yoğun yoğun bakıyordu yine. Ne zaman burada sunum yapsam aynı şekilde bakmaktan bıkmadı. Ama ben de bu durumdan şikayetçi değilim doğrusu. Başka kızlara - ki bakmayacağını biliyorum, bakmasından iyidir. Ona gülümseyip devam ettim.

Bittiğinde çok beğendiler. Ve imzaların atılmasını istediler hemen. Abim, babam ve Rıfat baba da bana gururla bakıyorlardı. Tuna'da hayran hayran. İmzalar atıldıktan sonra hepimiz babamın odasına gittik. Bir süre sonra da kahvelerimiz geldi. Kapı açıldığında gelen yengemdi. 2 ay önce abim ve Rıfat babanın kızı Reyhan abla evlendiler.

Abim hemen gidip karısının alnından öptüğünde biz de onları tebessümle izliyorduk. Ama birden Tuna'nın ayağa kalkıp benim elimden tutmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Ardından babamgile dönüp, "müsadenizle biz gidelim." dedi ve odadakilerin kıkırdama sesleri eşliğinde beni odadan çıkardı. Ben ona anlamaz gözlerle bakarken konuştum.

"Tuna ne yaptın. Ayıp oldu ama yaaa." sesim sitem eder gibi çıkmıştı. Bana kaşlarını çatarak, "hiçte ayıp falan olmadı Irmak. Kaç gündür birlikte vakit geçiremez olduk." dedi.

Doğruydu. Kaç gündür iş yoğunluğu nedeniyle hiç vakit geçiremiyorduk. Dün gece hep birlikte vakit geçirmiştik ama Tuna'nın söylemek istediği baş başa kalmak olduğunu biliyorum.

Tuna tekrar elimden tutup bu sefer de holdingtekilerin imrenici bakışları altında asansöre bindirdi. Kapı kapanır kapanmaz anında dudaklarıma yapışınca artık buna alıştığım için, ben de anında karşılık verdim. Sürekli bunu yapıyordu ve ben de alıştım artık. Kollarını belime dolayıp beni kendine daha da fazla çekti. Şu an resmen bir bütün halindeydik. Vücutlarımız birleşikti.

Zaten beni çok sert bir şekilde öpmesinden de özlediğini anlamış oldum. Çok sert öpüyordu. Ama ben bundan şikayetçi değilim. Ona ayak uydurmaya çalışıyordum ben de. Uzun bir öpüşmenin ardından nefes nefese kalınca ayrıldık. Ama sadece dudaklarımız ayrılmıştı. Elleri hâlâ belimdeydi. Birbirimizin gözlerinin içine içine bakıyorduk yine.

Çok zor günler geçirdik. Kıskandı. Kıskandım. Tartıştık. Kavga ettik. Hatta ayrılma raddesine kadar bile geldik. Ama ayrılmadık. Ayrılsak bile, Tuna ertesi gün hemen gelip benimle barışmak için çaba sarf ediyor. Benden bir saniye bile ayrı kalamadığını söylüyor. Zaten onun için de, benimle aynı evde kalıyor. Yani tabi tek o değil... Biz hepimiz grupça aynı evde kalıyoruz.

Tuna beni gerçekten de çok kıskanıyor. Uzaktan birinin yanlışlıkla bana gözü değse o kişinin vay haline. Ben de onu kıskanıyorum tabiii. Bir kaç kere bu yüzden kavga edip, 1 ay boyunca onun yüzüne bile bakmadığımı biliyorum. Tuna'da artık dayanamamıştı ve nişan kararı almıştı.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Where stories live. Discover now