23. BÖLÜM

7.5K 347 120
                                    

Yaşadığımız her şeyin bir anlamı vardır. Eğer görmekte kararlıysak, her deneyimin bir mesaj taşıdığını ve bizi bir yerlere götürmeye çalıştığını anlarız. Ya da olayların derinliğini göremez, sızlanır durur ve anlayana kadar tekrar tekrar hayatımıza aynı şeyleri çağırırız...

🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

Konferans salonundan Poyraz'la el ele çıktık ve bizimkilerin yanına gitmek için kantine doğru yürümeye başladık. Kantine girdiğimizde masamıza doğru ilerlerken okulda bizi gören herkes önce bana, ardından Poyraz'a ve ondan sonra da birleşen ellerimize bakıyorlardı şaşkınlıkla. Ve bunlara bizimkiler ve Tuna'yla çetesi de dahil. Hayır yani, ne varsa bu kadar şaşırılacak. Anlamadım gitti. Şu an herkes şaşkın ördek yavrusu ya da uzaylı görmüş masum köylü gibi bakıyordu. Neyse, biz de o şaşkın bakışları umursamadan bizim masaya oturduk. Bizimkiler de hâlâ şaşkındı. Tek bir kişi hariç... Tuna.

O kaşları çatık bir şekilde birleşen ellerimize bakıyordu. Ve oldukça da sinirli gibi duruyordu. Neye sinirlenmiş olabilir ki bu kadar.

Öykü'nün sesini duyunca ona döndüm.

"Siz sevgili mi oldunuz?"

Sesinden şaşkınlığı çok net anlaşılıyordu. Tek o da değil, herkes şaşkındı. Ben Öykü'yü başımla onaylarken Poyraz;

"Evet, sevgiliyiz." diye cevapladı, yüzünde ki mutluluk o kadar belli oluyordu ki. Ve ardından elini belime sıkı bir şekilde dolayıp saçımı koklayarak bir öpücük kondurdu. Tuna'da bir hışımla masadan kalkıp gitti. Çetesi de onunla beraber gitti. Ama şimdi noldu ki Tuna'ya. Neden böyle yaptı.

Öğleden sonra derse girdik ama Tuna ve çetesi hâlâ yoklardı. Ben neden sürekli Tuna'yı düşünüp duruyorum yaa. Neden. Teneffüs zili çalınca bizim grupla birlikte bahçeye çıkıp her zamanki bankımıza oturduk. Tabi ben arada Ömer ve Pamir'i gözlemeyi unutmuyordum. Ve benimle birlikte olayı bilenler de.

Kısa bir süre sonra gözüm bahçe girişine takılınca Tuna ve çetesini gördüm. Tuna'nın koluna girmiş bir kız da vardı yanlarında. Peki benim neden ağlayasım geldi onları öyle görünce. Neden üzüldüm.

Yanımıza doğru gelmeye başladılar. Tuna ise kolundaki kıza değil de bana bakıyordu. Ben de gözlerimi bir türlü ondan çekemiyordum bu nedenle. Ama ne oluyor bana böyle. Kendine gel Nehir. Senin zaten sevgilin yanında şu an. Kendime gelmeliyim bir an önce. Gözlerimi hemen ondan çekip Poyraz'a bakmaya başladım ki, o da zaten bana bakıyormuş. Ama kaşları çatık bir şekilde. Sanırım Tuna'ya baktığımı gördü. Ve kavga çıkarmasın diye de ona sevimli bir şekilde gülümsemeye başladım. Bu arada Tuna'nın hâlâ bana baktığını farkedebiliyordum.

"Selam."

Hepsi de selam verince, biz de aynı şekilde karşılık verdik onlara. Leyla'da Tuna'nın kolundaki kızı tanıştırdı bizimle. Adı Ece'ymiş ve Tuna'nın da kız arkadaşıymış. İşte ben bunu duyunca sanki sol yanıma bir ağrı girdi gibi hissettim birden. Ya da ben öyle sandım bilmiyorum. Çünkü bu düşündüklerim çok saçma. Tuna neden bana öyle bakıyor ki öyle, yanında ki kıza baksana bee, ne diye bana bakarsın kiii.

Ders zili çalınca sınıfa gittik. O kız da, yani Ece denilen kız da bizimle gelecekti. Bir süre sonra sınıfın kapısı açıldı ve içeri dayım girdi. Ne, dayım mı? Ama onun burada ne işi var ki. O en son devlet okulunda okul müdürüydü. Yoksa, yoksa artık bu okulun müdürü mü. Ben bu görevi Alas'a vermiştim. Hemen kafamı Alas'a çevirdiğimde o da bana masum masum sırıtıyordu. Dayımın bana seslendiğini duyunca ona döndüm. Tabi sınıftakiler bakışlarını bana döndürdüler birden.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Where stories live. Discover now