36. BÖLÜM

7.2K 335 13
                                    

Arabayı lunaparkın otoparkına park ettikten sonra indim, ardından Almila'yı indirdim. Diğerleri de kendi arabalarıyla gelmişlerdi benim arkamdan. Abime, "yengemi de çağırsana." dediğimde hepsi de bana şaşkınca bakmaya başladılar. Çünkü onlar bunu bildiğimi bilmiyorlardı. Şaşkınlık içerisinde beni onaylayıp telefonunu çıkardı. Demek ki çağıracaktı.

Tuna'nın yine bana baktığını hissetsem de, ben bakmıyordum.

"Anne hadi artık içeri girelim." diyerek beni elimden çekiştiren kızıma hafif bir tebessüm ettim. Ve hepimiz lunaparkın içine doğru yürümeye başladık.

Belli etmemeye çalışsam da Cem gerginliğimi anlamış olacak ki kulağıma doğru;

"Biraz sakin ol. Merak etme, bir şey olmayacak." diye fısıldadı. Onu gülümseyerek onaylamakla yetindim.

Almila'nın isteğiyle önce pamuk şeker aldık. Daha doğrusu Tuna aldı. Bu akşamlık kapattırmıştık lunaparkı. Zaten biz sürü gibiydik, bir de içeride ki kalabalığa gerek yoktu. Üstelik aralarına sızmış bir düşman da çıkabilirdi. İşte orası hiç belli olmazdı. Beni, Panzehiri, yani bir mafyayı burada görmelerini istemem. Kim ister ki. Sonuçta mafyayız. Gerçi tek ben de değil. Aramızda tek mafya kız bendim ama yanımda ki erkekler de birer mafyaydı ve onlarda görünmek istemiyorlardı burada düşmanlarına karşı. Zaten bu yüzden temkinli bir şekilde yürüyüp etraflarına bakıyorlardı ya. Ama onlarında burada olma sebebi tabiki Almila'ydı. O küçük, güzel ve tatlı kızı kırmak istememişlerdi hiçbiri de çünkü.

Almila pamuk şekerini bitirdikten sonra tek tek oyuncaklara binmeye başladık. Abimin nişanlısı Reyhan abla, babası Rıfat baba ve Tuna'nın kardeşi Caner'de geldiler. Caner'in yüzünden ne kadar mutlu olduğu anlaşılıyordu. Gerçi yürüyemiyordu ama buraya gelmek bile onu mutlu etmiş gibiydi. Fakat ben de imkansız diye bir şey yoktu. Onu da bindirecektim bu oyuncaklara.

Abimin isteğiyle aynı anda hareket etmemeye karar vermiştik. Yani herkes ayrı ayrı şeylere binecekti. Biz de onayladık onu haklı bularak. Ben de dahil.

Fakat ardından Almila yanına benimle beraber Tuna'yı da takınca 'kabul etmeseymişim keşke' dedim içimden. Diğerleri ise gülüyorlardı benim yüz ifademe. Zaten fark ettim ki Almila sürekli Tuna'yla beni baş başa bırakmak için uğraşıyordu. Ama umursamamaya çalışıp Caner'i de yanımıza aldım. Böylelikle 4'lü olduk. Diğerleri de kendi halindeydi zaten. Benim kardeşiyle ilgilenmem Tuna'nın yüzünde tebessüm oluşmasını sağlamıştı. E tabi bir de Almila'nın kıskançlık bakışları vardı. Beni kıskanıyordu sürekli. Kendisinin dışında, başka çocuklarla da ilgilendiğimi görünce aşırı kıskanıyordu. Sadece onunla, bir tek onunla ilgilenmemi istiyordu. Onun bu haline ve bu bakışlarına ister istemez gülümsemek geldi içimden. Fakat kendimi tuttum.

Ama çok yanlış düşünüyordu. Almila'nın yeri ben de başka, bambaşkaydı sonuçta. Ben sadece Caner'in de canı sıkılmasın diye uğraşıyorum.

Neredeyse bütün oyuncaklara binmiştik. Tabi Almila'nın sürekli Tuna'yla beni yan yana gelecek şekilde, ya da ortamıza sanki biz onun gerçek anne ve babasıymışız gibi oturabilecek şekilde oturtmasından anlamıştım bizi yakınlaştırmaya çalıştığını. Bunu Tuna'da anlamış olacak ki bana bakıp piçimsi bir gülümseme gönderip duruyordu halinden memnunmuş gibi. Ben ise onu takmamaya çalışmakla meşguldüm. Ah be Almila, neden yapıyorsun ki sanki bunu. Hayır o zaten benim kızım, ama Tuna'ya da babasıymış gibi davranması hoşuma gidiyor gibi olsa da, gitmiyor. Yani hem hoşuma gidiyor, hem de gitmiyor. Öyle karışık bir durum yani. Ve ben de onun üzülmemesi, kalbi kırılmaması için sesimi çıkartamıyorum.

"Hadi, bir tek çarpışan arabalar kaldı. Ona da binelim."

Almila'nın bu enerjisine hayranım doğrusu. Onun dediği yere doğru ilerlediğimizde yine etrafıma bakmaktan da kendimi alamıyordum. Evet, hâlâ gergindim. Buraya gelirken, arabada Onur güvenliği arttırdığını söylemişti ama, bu benim gergin olmamı engellemiyordu. Tuna'da bu halimi farketse de umursamadım onu.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Where stories live. Discover now