22. BÖLÜM

7.7K 359 86
                                    

İnanamıyorum yaa, şu an karşımda çocukluk arkadaşım Onur var. Uzun zamandır görüşmemiştik onunla. Eskiden aynı mahallede oturuyorduk. Öylelikle tanışmıştık zaten. Ve o beni dış görünüşüme göre yargılamamıştı hiç. Benimle arkadaş olmuştu.

Da Poyraz'la Onur nereden tanışıyorlar yaaa. Haa, Poyraz diyince şimdi aklıma geldi, ben çocukken de Onur, ben ve yine Poyraz diye bir çocuk vardı ve biz 3'ümüz takılıyorduk. Hatta ben ona karşı bir şeyler bile hissetmeye başlamıştım. Daha çocuktum ama aşkın ne olduğunu bilecek kadar da yaşım vardı. Keşke onunla gelseydi- dur bir dakika, Poyraz'la Onur tanışıyorlarsa. Yoksa, yoksa bu Poyraz, o Poyraz olmasın.

Yok canım, daha neler...

Derhal düşüncelerimden sıyrıldım. Poyraz'la Onur erkekçe tokalaştıktan sonra, uzunca konuştular. Ardından Poyraz bizi tek tek eliyle göstererek tanıştırmaya başladı.

"Onur, bunlar benim sınıf arkadaşlarım." dedikten sonra önce ben hariç diğerlerinin isimlerini söyledi. Sonra eliyle beni göstererek;

"Ve bu güzel kız da Nehir. Benim için çok değerlidir kendisi." dedi hiç utanmadan.

Bakalım Onur beni hatırlayabilecek mi?

Poyraz ona benim ismimi söyledikten sonra Onur'da uzunca bir süre bana baktı. Bir süre sonra da gözlerini yerlerinden çıkacak kadar açıp bakmaya başladı. Sanırım beni tanıdı. Ama nasıl tanımış olabilir kiii. 

"Nehir, bu sen misin?" Diye sordu şaşkınlıkla. Şaşkınlığı sesine de yansımıştı. Diğerleri de merakla bize bakmaya başladılar.

"Nehir beni tanımadın mı? Benim, Onur. Çocukluk arkadaşın. Ve sen de o Nehir'sin, eminim. Sen değişmiş olsan bile, bakışların ve gözlerin aynı. Hatta dur bakayım sen bir..." diyip yanıma doğru geldi ve omzumun sağ tarafına baktığında doğum lekemi de görmüş oldu. 

"Evet, sensin. Doğum lekenden artık emin oldum."

Onur benim doğum lekemi biliyordu çünkü.

Ona gülerek, "naber Onur. Kaç yıl geçti aradan dimi." dedim.

Tabi bu arada bizimkiler bize şaşkınlıkla bakıyorlardı hâlâ.

Ve birden Onur bana sarılınca göz ucuyla Tuna'ya baktığımda kaşlarını çatmıştı yine. 

"Siz tanışıyor musunuz?" diye sordu Poyraz. Bu sefer de kaşlarını çatma sırası Onur'daydı.

"Nasıl yani? Sen tanımadın mı çocukluk arkadaşın Nehir'i?"

Demin tahmin ettiğim şey doğru çıktı yaaa. Bu o Poyraz'mış.

"Nee, bu o Nehir'miii?" diye sordu bu sefer şaşkınca.

"Evet, o Nehir. Hatta sizin birbirinize olan bakışlarınız farklıydı o zamanlar. Siz sevgili misiniz şu an yoksaaa."

Onur'un sorusuyla ben öylece kalakaldım. Tuna ise sinirlendi. Neden sinirlendiyse artık. Poyraz'a baktığımda o da zaten bana bakıyordu. Hemen Onur'a dönüp;

"Hayır Onur, yok öyle bir şey. Neyse kapatalım mı artık bu konuyu. Eee, sen neler yaptın?" Benim konuyu değiştirme çabalarım Poyraz'ı sinirlendirmişti tabi.

"Boşver sen şimdi beni. Sen neden değiştin, onu söyle bakalım bana."

Ben ne söyleyecektim şimdi. Acaba doğruyu mu söylesem. Ama yok, iki arkadaşın arası bozulabilir. Ben bunu istemem. Öykü'gile baktığımda ne söyleyeceğimi merak eder gibi bir halleri vardı.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Where stories live. Discover now