39. BÖLÜM

6.1K 291 31
                                    

Dışarıdan silah seslerinin gelmesiyle hemen cama koştuk. Fakat anladık ki, bizim burada olduğumuzun haberi nereden alındı bilmiyoruz ama saldırıya gelmişler düşmanlarımız. Üstelikte çok kalabalıklar. Tuna'da böyle bir şeyin olacağını düşünememiş olacak ki sadece 4 tane koruma var evde. Gördüğüm kadarıyla 2'si evin önünde, diğer 2'si de evin arkasında olmalı. Ama onların bilmedikleri bir şey var. Ben uzaktan hepsini alt edebilirim.

"Sen burada bekle güzelim. Ben hemen geliyorum."

Tuna'nın bana yaptığı uyarıyı dikkate almadan, "evde silah falan var mı?" diye sorunca önce anlamaz gözlerle bana bakmaya başladı. Sonra daha yeni aklına gelen bir şey varmış gibi;

"Evet, var. Doğru yaaa, unuttum ben onları. Eve silah odası yapmıştım."

Tam yine konuşacaktı ki, ne söyleyeceğini tahmin ettiğim için susturdum.

"Sakın bana burada bekleyeceğimi söylemeye kalkma. Sonuçta bende bir mafyayım ve onlar benimde düşmanlarım olabilir. Onun için sen bana o odadan silah getir bir kaç tane. Gerisine karışma lütfen."

Net, itiraz istemeyen bir dille konuştuğum için kabul etmek zorunda kaldı ve hemen odadan çıktı. Ben de onu beklemeye başladım.

Yaklaşık 4 dakika sonra odanın kapısı açılınca bakışlarım hemen oraya gitti. Tuna içeri gelir gelmez dediğim gibi benim için birkaç tane silah getirmişti. Onları bana verirken, "dikkatli ol tamam mı güzelim." demeyi de ihmal etmedi, ardından alnımdan öptü. Onun bu haline, bu durumda bile tebessüm ettikten sonra;

"Merak etme, zaten dışarı çıkmayacağım. Burada halledeceğim." derken bana yine anlamsız gözlerle bakmaya başladı. Nasıl yapacağımı merak ettiği belli oluyordu. Ama şu an ciddi bir sorunumuz olduğu için kafasıyla onaylayıp o da kendine aldığı silahlarla çıktı odadan. Arkasından, "sen de dikkatli ol!" demeyi de ihmal etmemiştim. Göremesem de gülümsediğini tahmin edebiliyorum.

Hâlâ devam eden silah sesleriyle düşüncelerimden sıyrılıp hemen odanın camına doğru gittim. Camı sonuna kadar açtıktan sonra da elime silahlardan birini alıp hedeflerin nerelerde olduğunu kontrol ettikten sonra da tek tek, keskin nişancılığımı kullanarak hepsini vurdum. Bu sırada Tuna'da onlara ateş ediyordu benim gibi.

Düşmanların nasıl vurulduğunu da anlamadığı için ateş etmeyi bırakıp, uzaktan silah sesinin geldiği tarafa, yani bana şaşkınca bakmaya başladı. Ona hafif gülümseyip el salladıktan sonra göz kırptım. Sonra Tuna'nın arkasında, sinsi sinsi yaklaşan birini farkettiğimde ise o Tuna'ya bir hamle yapamadan, ben onu alnından vurdum. Tuna sonradan farketmişti arkasında ki adamı ve benim de onu vurup kendisini kurtardığımı.

🏵️🏵️🏵️🏵️🏵️🏵️🏵️🏵️

Hepsini öldürmek yarım saatimizi aldı. İşimiz biter bitmez de Tuna'nın hemen yanıma gelip bana sarılması bir oldu. Bende sarılmasına karşılık veriyordum. Ayrılıp yüzümü ellerinin arasına aldı.

"İyisin dimi? Bir şeyin falan yok."

"İyiyim merak etme." diye yanıtladım gülümseyerek. Benim gülümsememle o da gülümsemeye başladı. Sonra aklına yeni gelmiş gibi;

"Sen keskin nişancı falan mısın?"

Tuna bunu alaycı bir tavırla sormuştu. Yani ciddi bir soru değildi ama benim cevabım gerçek.

"Evet."

Şaşkınlığı gerçekten de yüzünden okunuyordu. Birden ciddi haline bürünüp, "ne?" diye bir soru sordu. Bir şey söylememe fırsat vermeden;

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin