24. BÖLÜM

7.6K 335 56
                                    

Şimdi teneffüs zili çaldı. Bizimkilerden ben hariç herkes sınıftan çıktı. Poyraz ne kadar ısrar etse de çıkmadım. O da benimle kalmak istedi ama ben kabul etmedim. Zar zor onu da diğerleriyle gönderdim dışarı. Çünkü Tuna'yla konuşmam gerekiyordu artık. Kaç gündür, yani Poyraz'la sevgili olduğum günden beri bana olduğundan daha fazla soğuk davranıyordu. Ve nedenini bilmediğim bir şekilde de bu beni çok üzüyor. Hep kendi çetesinde ki arkadaşlarıyla ya da yeni sevgilisiyle konuşuyordu. Arada bir yine her zamanki gibi beni izlediğini farketsem de, ona döndüğümde o da hemen başını başka tarafa, daha doğrusu sevgilisine doğru çeviriyordu. Neden bilmiyorum ama bu hareketi beni fazlasıyla sinir ediyor. 

Kafamı yine ona çevirdiğimde bu sefer zamanı iyi ayarlayamamış olacak ki, çok sonradan anca başka tarafa çevirebildi başını. Bunu farketmiştim. Zaten sınıfta ikimizden başka biri de yok. Rahat rahat konuşabilirim o halde.

Ayağa kalkıp ona doğru ilerlemeye başladım. Ama o da anında ayağa kalktı ve kapıya doğru adımlamaya başladı. Ben hemen ona seslenerek durmasını sağladım. Bana bakıp kaşları çatık bir şekilde 'ne var' dercesine kafasını sağa sola doğru salladı.

"Neden bana karşı bu kadar soğuk davranıyorsun?"

O da tabi anlamazlıktan geldi.

"Nasıl yani, her zaman ki halim."

"Hayır öyle değil işte. Poyraz'la sevgili olduğumdan beri bana olduğundan daha fazla soğuk davranıyorsun. Bunu anlayabiliyorum. Ama nedenini bir türlü anlayamıyorum. Neden?"

"Hayır soğuk falan davranmıyorum. Sana öyle gelmiş. Hem neden böyle bir şey yapayım ki, onunla birlikte olman beni zerre kadar ilgilendirmiyor. İstediğin erkeği sevmekte, istediğini yapmakta özgürsün. Banane!"

Bu söyledikleri beni çok kırdı. Eğer onun yerinde başkası olsaydı, belki bu kadar kırılmayabilirdim. Peki Tuna söyleyince neden çok kırıldım. Tam bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki, Tuna bana fırsat vermeden kendisi konuşmasına devam edince söyleyeceklerimi yutmak zorunda kaldım.

"Sana zamanında iğrenç bir iftira atan birisiyle sevgili olduysan ve onu hâlâ seviyorsan bu senin bileceğin bir şey. Sana o iğrenç iftirayı atan birisiyle sevgili olacak kadar düşmüşsün sen zaten."

Dedi ve, "şimdi izin verirsen sevgilimin yanına gitmek istiyorum." diye de devam etti 'sevgilim' kelimesini bastırarak. Ve arkasını dönüp gitti beni de soru işaretleriyle bırakarak.

Doğru söylüyordu, haklıydı. Hem de fazlasıyla. Poyraz, sürtük olmadığım halde beni öyle göstermişti bana o iğrenç iftirayı atarak. Üstelik bunu da tüm sosyal medyanın duymasını sağlamıştı. Peki şimdi ben neden onunla birlikteyim. Neden. Neden onunla sevgiliyim.

Hem Tuna nereden biliyor ki bu olayı. Amaan, bizimkilerden öğrenmiştir kesin. Zaten Poyraz'la aramızda ne geçtiğini merak ediyor gibi bir hali oluyordu, bakışlarından anlıyordum.

Ben bunları düşünürken sınıfa Öykü'nün girdiğini bile o seslenene kadar farketmemiştim.

"Nehir??"

Hemen düşüncelerimden sıyrıldım ve ona bakıp;

"Efendim." dedim.

"Sen iyi misin??"

"İ-iyi-iyiyim. Neden ki?"

Lanet olsun telaştan kekelemiştim. Kesin anlayacak bir şeyler düşündüğümü. Zaten dalıp gitmiş ve onun geldiğini farketmemişim.

İNTİKAM ÇİÇEĞİ (İNTİKAM SERİSİ 2) Where stories live. Discover now