60💌

15.6K 1.6K 410
                                    

Üçümüz birlikte masaya oturduğumuzda bir şeyler yiyebileceğimizi sanmıyordum. Zira birazdan her şey anlatmaya başlayacaktım.

Ömer bir bana bir de Ehven'e bakarak derin bir nefes aldı. Kollarını göğsünde bağlayarak gözlerini kapattı ve benim konuşmaya başlamam için müsaade etmiş oldu.

Ehven ne olduğunu anlamaya çalışarak her ikimize bakarken dudaklarımı ıslattım ve direkt onun gözlerinin içine baktım.

"Her şeyin en başını anlatacağım ama lütfen kesmeden sadece dinle olur mu?"

Başı ile tasdiklediğinde Ömer'e baktım. Gözleri kapalı bir şekilde konuşmaya devam etmemi bekliyordu.

"Ben," dedim bana merakla bakan Ehven'e.
"Sıkıntılarımın üst üste geldiği bir zamanda Ömer'le konuştum ve bana yazmamı istedi. Yazınca rahatlayacağımdan bahsetti. Ben de yazdım."

Buraya kadar normal olduğu için başıyla tasdikliyordu.

"Yazdıklarımı evimizin önündeki posta kutusuna attım. Çöp gibi kullandım bildiğin. Ama çöp olarak attığım zarfıma cevap geldi."

Tam bu noktada kaşları şaşkınlıkla yukarı kaldırdı.

"Gelen cevapta yazan kişinin 1979 yılından olduğu yazıyordu."

Son söylediğim cümle ile Ehven inanmazcasına Ömer'e baktı. Ömer de o noktada gözlerini açarak Ehven'e bakıyordu.

Ehven yeniden bana baktığında "Bu çok tuhaf," dedi.

"Evet," dedim onula aynı fikirde olduğumu belirterek.
"Dinle lütfen. Cevap yazan kişi 20 yaşında bir genç ve adı da..."

"Neymiş adı da?" diye bağırdı bir anda.
Masadan kalkması ile sandalyesinin düşmesi bir olmuştu.

"Sana olan zaafımı böyle mi kullanacaksın Handan? Evet, suç bende. Seni düşünmek, sana yardım etmek ah! Bütün suç bende."

Eli ile saçlarını karıştırdığında kasedekilerin hepsi bize bakıyordu.

"Hadi," dedi Ehven sinirle.
"Şimdi gelen cevapları yazan kişi ile aynı kişi olduğumuzu da söyle!"

Onu böyle görmek beni çok üzmüştü. Bağırışı da hareketleri de hepsi çaresizlikten dolayı bataklığa batan birini andırıyordu.

Sorusuna cevap vermeden öylece durdum. Ve bu, onu tasdiklemekle eş değerdeydi.

"Ne? Aynı kişi miyiz yani?"

Ses tonu daha da yükseldiğinde Ömer ayağa kalktı.

"Sakin ol adamım. Biz de saçma olduğunun farkındayız ama ben Handan'a sonuna kadar inanıyorum. Senin inanman ya da inanmaman umrumda değil ama Handan'a bağırma."
Tüm bu cümleden sonra sesini alçaltarak ona yaklaştı "Tıpkı bana tavsiye ettiğin gibi," diye tamamladı ima ile.

Hastanede Ömer bana sert davrandığında uyardığı için şimdi aynı uyarıyı o yapıyordu.

Ehven, Ömer'e bakıp acınası bir şekilde güldükten sonra bana döndü.

"Bundan sonra seni görmek için ölecek olsam da gelmeyeceğim yanına. Her ne lanetse uzak dursun. Şimdi huzura erebilirsin."

Gözlerini benim için de çevirdikten sonra içimden bir şeylerin kopup gittiğini hissettim.

O gün o halde o kafeden ayrılması benden de bir şeyleri götürmüştü sanki.

Ağlamadım.

Ağlamadım ama kalbime aktı gözyaşlarım. Yüreğim ıslandı tuzlu yaşlarla. Oturduğum yerden kalkmadım aslında ama sanki koşarak uzaklaştı birtakım güzel hisler benden.

O gün Ehven'in gidişiyle yepyeni bir sayfa açıldı sanki.

Gitti ve beni de bitirdi.

CEVAP 1979Where stories live. Discover now