70💌

15.4K 1.6K 416
                                    

Geriye sadece kendimim kaldığı o dakikalarda iyice düşünmeye başladım. Neredeyim, nereye gelmem lazım, ne yapmam lazım ve ne yapmamam lazım?

Ben de Ömer gibi boş bir kağıt alıp masanın üstüne koydum ve elimdeki kalemi çevirmeye başladım.

Geçmiş ve gelecek!

Bir şekilde bu zaman kavramı ortadan kalktı ve biz Ehven'le ortak bir durum içindeyiz. Bunda posta kutusunun mevcut payını inkar edemem.

Peki ya neden biz?

Bu soru ile aslında cevabı da bildiğimi fark ettim. Aynı evde oturduğumuz için ve doğal olarak aynı posta kutusunu kullandığımız için olsa gerekti.

Diğer soru. Ne gibi bir bağımız var? Ehven'in anlattığı vefa borcu ne şekilde olacak?

Tek başıma tüm bu şeylere karar veremeyeceğimi düşünerek Ehven'e yazmaya karar verdim. Ondan gelen cevaplar sayesinde yeni bir şeyler öğrenebilirdim.

Yeni bir sayfa çıkarıp yazmaya başladım.

~Merhaba Ehven. Bir süredir sana bu tuhaf durumun ne olduğunu bulmaya çalıştığımı söylemiştim ve sanırım bir şeyler buldum. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki, sen, yani 1979 yılında 20 yaşında olan Ehven Kılıç, 2019 yılında da yaşıyor. Tuhaf olan 2019 yılıda 35 yaşında olman. Yani mantıken 60 yaşında olman gerekir ama 35 yaşındasın. Gelecekteki haline durumu anlatmak bir hayli zor oldu. ;)
Nihayetinde o da anladı. Sen de şaşıracaksın muhtemelen. Sence ne olabilir?~

Kağıdı ikiye katlayarak beyaz zarfın içine yerleştirdim ve hiç vakit kaybetmeden odamdan çıktım. Annem geç geldiği için uyuyordu muhtemelen ve babam olacak adam da ortalıkta görünmüyordu. Evden sessizce çıkıp posta kutusuna doğru yürüdüm. Konya'nın ayazı beni titretse de varacağım yete ulaşıp zarfı posta kutusuna attım.

7 dakika. Sadece 7 dakika beklemem gerekiyordu. Evet hava soğuktu ama gelecek olan cevap için beklemeye değerdi.

Ellerimi göğsümde birleştirerek ısımı kaybetmemeye çalıştım. Soğuktan kuruyan dudaklarımı ıslattığım o anda cevap geldi. Hiç beklemeden eve yürüdüm. Odama girip hızla açtım ve okumaya başladım.

~Merhaba Handan. Çok uzun süre oldu. Sen yazmayınca sana bir şey oldu sandım. Birkaç kere yazdım ama gitmedi nedense. Ne dersen inanırım çünkü zaten oldukça tuhaf bir olayın içindeyiz. Sadece iki farklı tarihte nasıl yaşadığımı anlayamadım. İnsanın inanç çıtası son dereceye çıkıyor gerçekten. ;)
Bu arada sizin orada ne kadar geçti bilmiyorum ama bizim burada zaman çok hızlı geçiyor. Senin en son yazdığın cevabından sonra beş sene geçti. Posta kutusuna onlarca mektup koydum ama hiçbiri gitmedi, çok tuhaf.~

Yazının burasında şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Beş sene birden nasıl geçti? Ya da neden birden beş sene sonraya atladık?
Şaşkınlıkla nedenini düşünürken devamını okumaya başladım.

~Asel ve ben çok iyiyiz. Geçen bu beş sene de edebiyat öğretmenliğini okudum. Ve hayallerimdeki gibi edebiyat öğretmeni oldum. İkimizin arasındaki bu ilişki çok tuhaf ve hoş olduğu için bir de kitap yazmaya başladım. İsmi Cevap olsun istiyorum ama sen ne dersin bilmiyorum. Şu an Asel aşağıdan bağırıyor. Sanırım şarteller attı. Ben gidip bir bakayım. Emin değilim ama trafodan da olabilir. Eski ev olunca sorun çıkarıyor. Gidip şu elektrik işini halledeyim. Seninle konuşacak çok şeyimiz var. ;)~

Mektubun kesildiği yerde ayağa kalkmış şaşkınlıkla "Hayır!" diye inlemiştim.

"Hayır hayır hayır!"

Yangının olduğu gün! Beş sene sonra. Trafolar! Cevap yazsam ne kadar süre ile ulaşır ki? Hayır Ehven! Allah'ım hayır.

Ellerim titrerken deli gibi ne yapacağımı düşünüp boş bir sayfa çıkardım. Yazmalıydım. Kardeşi ile bir an önce o evden ayrılmalarını yazmalıydım. Elim bile şoka girmişçesine bana itaat etmediği o anlarda gözlerim istemsizce dolmaya başlamıştı bile.

CEVAP 1979Where stories live. Discover now