87 ve 88💌

12.1K 1.2K 106
                                    

Parmaklıklar yavaş yavaş açılırken ben Asel'e bakıyordum şaşkınlıkla. Ehven gelmeden beni salmayacaklarını düşünüyordum ama şimdi...

"Söylesene beni nasıl salıverdiler. Ne yaptın onlara?"

Kolumdan sıkıca tutarken "Dedeme annemin mektuplarından birini gösterdim. İçinde nefretle yazılı cümleler vardı. Abim ve benim tek bir gözyaşımız akarsa ona olacak olan hüznünü içeren bir mektuptu kısacası. Dedemden beklenmeyen bir davranış ama baba yüreği dayanamadı sanırım," dedi.

"İyi de," dedim tam kavrayamayarak.
"Deden neden bu kadar kötü? Yani mafya gibi değil mi?"

"Değil," dedi.
"Sadece değişti."

Şaşkınlıkla ona bakarken asansöre binmiştik bile.

"Ömer'le konuştum gelmeden önce. Abimin eskiden yani bu dediklerime inanmayacaksın biliyorum ama bundan yaklaşık kırk sene önce biri ile mektuplaştığını biliyorum. Bir kız," dedi bana bakarak.

"Bir genç kızla mektuplaşıyordu. İkisi de aşağı yukarı aynı yaştaydı."

Yutkunarak ona baktım.

"Önce normal karşıladım. Yirmi yaşında bir erkek elbette bir genç kızla görüşebilirdi. Ama sonrasında bu mektupların 2019'dan geldiğini görünce her şey değişti. Kız babasından bahsediyordu. Ona zarar veren babasından."

Sertçe kolumu ondan kurtarıp geri çekildim.

"Nereye varmaya çalışıyorsun Asel?"

O anda asansörün kapısı açıldı ve "Bir yere varmaya çalışmıyor," dedi yine tanıdık bir ses.

Sesin geldiği yöne baktığımda Ömer olduğunu gördüm. Elinde mektuplarımla öylece bekliyordu.

"Ömer?"

"Çok vakit kalmadı hadi gel."

Asansörden hızla çıktığımda hala ne olduğunu anlayamıyordum.

"Ne oluyor? Hiçbir şey anlamıyorum, ne oluyor diye sordum!"

Bindiğimiz siyah otomobil hareket ederken Ömer "Ehven ölecek Handan," dedi.

"Ne?"

Sesli bir şekilde bağırdığımda gözlerim bir anda yaşla dolmuştu.

"Yangınla değilse, hastalıkla ya da başka bir yolla. Ehven ölecek Handan."

Ellerim titremeye başladığında ne yapacağımı bilemedim. Ömer yüzünü buruşturarak anlamaya çalıştığı bir şeyler varmışçasına baktı bana.

"Yanlış olan bir şeyler var. Yanlış giden bir şeyler var. Ve bu yanlışı düzeltecek olan tek kişi de sensin."

"Ama, ama Ehven o adama gitti, o iyiydi. En son gördüğümde çok iyiydi."

Ağlamaklı sesim içindeki acıyı gün yüzüne çıkarırken tüm bedenim hüzünle kasılıyordu. Tırnaklarımı bastırdığım avuç içlerim bembeyaz olurken Ehven'i düşünüyordum. O iyi miydi? İyi olacak mıydı? Lütfen Allah'ım ne olursun. Yalvarırım!

💌💌💌

"Baban hastaneye kaldırıldığı için annen de yanında gitti Handan. Ben senin kaçırıldığını evinize geldikten sonra öğrendim. Sabah olmak üzere ama bilmem ne kadar geç kaldık."

Ömer öyle hızlı açıklamalar yapıyordu ki tam anlayabildiğimiz söylenemezdi.

"Bak, her şey birbirine girdi tamam mı? Ama bilmen gereken tek bir şey var ki, o da posta kutusunun sadece zamanlar arası bir görevinin olmadığı. Asel'den sonra fark ettim ki, posta kutusu aslında bir saat."

Kaşlarımı çatılarak Ömer'e baktım.

"Bir saniye, bir saniye," dedim toparlamaya çalıştım.
"Saat derken? Yani neyi kasdediyorsun?"

"Geçmişe de mektup yazabilirsin diyorum. Yani 1979 yılına yeniden yazabilirsin."

"Hım?"

"Yek yapman gereken eski mektupları kullanman. Bak, bu cevaplar da öylesine gelmedi tamam mı? Hepsi, hepsi geri gidebilir ve yeni cevaplar gelebilir. Yani geçmişi değiştirebilirsin."

İyice tuhaf bir olaya başladığımız için odamdaki sandalyeme oturdum ve yatağımda oturup dikkatle bana bakan Asel'e sonra da anlattığı şeyin heyecanı ve telaşından dolayı ayakta kalan Ömer'e baktım.

"Ben sizin evinize gittikten sonra Aysel'i gördüm. Ehven bahsettiği için değil. Sadece ondaki mektuplardan dolayı gelmiş bu eve. Evet Ehven o 25 yılı hatırlamıyor ama hatırlamasının nedeni o unuttuğu için değil o değiştiği için. Geçmiş değişti Handan. Ve geçmişi sen değiştirdin. Senin satırların değiştirdi. Nasıl oldu bilmiyorum ama Ehven ve senin arandaki bu bağ ile geçmiş ve gelecek değişebiliyor. Bunda posta kutusunun önemi de gözardı edilemez elbette."

"Burası bizim eski evimiz," dedi Asel.
Şaşırmıştım. Ehven hatırlarmıyordu oysaki.

"Posta kutusuna bu ilk mektubu yeniden gönderdim ve Ehven'den, 1979 yılındaki Ehven'den yine aynı cevaplar geldi. Bu da demek oluyor ki tüm bu cevaplar birer anahtar. Sen bunları öylesine yazmadın. Yazdığın satıra göre geçmiş şekilleniyor."

Kafam kazan gibi olmuştu. Anlayamıyordum. Anlıyormuş gibi oluyor sonrasında yine karışıyordu işler.

"Şimdi tam olarak ne yapmam gerekiyor?" diye sordum.

"En baştan başlaman gerekiyor."

"Hım?"

"Yazdığın tüm o cevapları yenilememiz ve doğal olarak geçmişi değiştirmek için mektupları da en baştan yazman gerekiyor."

"Ama ne yazdığımı hatırlamıyorum ki," dedim telaşla.

"Merak etme biz düşündük onu," dedi Asel.
"Sadece ilk mektubu yaz. Gelen cevaplar sana yardımcı olacaktır. Ömer öyle gördü çünkü."

Ömer Asel'i tasdiklese de denemeden anlamayacaktım. Ve bu çözümün işe yarayıp yaramadığını da asla net bir şekilde bilemeyecektim. Asel nasıl geçmişi hatırlayabiliyordu? Ehven sadece o adama gitmemiş miydi, nasıl ölecekti? Ve ben, tam olarak bu sorulara cevap bulabilecek miydim? Öylesine çok ihtimal vardı ki. Bunca ihtimal arasında cevaba ulaşmak gerçekten de takdire şayan bir durum gibi görünüyordu.

CEVAP 1979Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin