93 ve 94💌

11.8K 1.2K 27
                                    

"Öncelikle bundan sonrası için daha çok düşünmeliyiz."

Ömer öne doğru eğilmiş ellerini birbirine geçirmiş düşünceli bir şekilde kahve deri koltuğumuzda oturuyordu. Ben de onun karşısındaki tekli koltukta oturup onu dinliyordum.

"Düşünmeden öylesine yazdık. Dikkatli yazmalıydık. Bir sonraki adımı hesaba katarak dikkatle yazmalıydık. Ah!"

Sertçe saçlarını karıştırdığında işlerin iyi gitmediğini anlamıştım. Kontrolünden çıkan şeyler varmışçasına huzursuz konuşuyordu. Ona hak veriyordum ve ben de aslında tıpkı onun gibi düşünüyordum.

"Nereye gidiyorsun?"

Ayağa kalktığımda birden bana bakmıştı. Dış kapıya doğru yürümeye devam ederken "Hava alıp geleceğim," dedim.

Cebimdeki zarfları ona göstermemiştim ama eski mektuplarla posta kutusuna doğru gidiyordum. Bilmiyorum biraz düşünmeliydim. Ve bunu eski cevaplar ile birlikte yapabileceğimi düşünüyordum.

Beyaz spor ayakkabılarımın arkasına bakıp tam giymeden bahçede yürümeye başladım. Posta kutusuna yaklaştıkça cebimdeki zarfları sıktığımın farkına vardım. Avuç içimde buruşturuyordum kağıtları. Bunu niye yapıyordum bilmiyorum ama büyük ihtimalle zarflar ile posta kutusunun bir bağının olduğunu düşünüp onlara bir şey olursa posta kutusunun da aynı kaderi paylaşacağını düşünmüştüm. Sonuçta madem bir saati bu posta kutusu o halde yelkovan ve akrebi de zarflardı. Yelkovan ve akrep bozulursa, saat de bozulurdu değil mi?

Zarflar avuç içimde sıkıldıkça sıkıldı ama posta kutusuna bir şey olmuyordu. Düşüncem yanlıştı. Böyle bir şey olmayacaktı. O halde ne? Ne?

Posta kutusunun önüne geldiğimde her iki elimi de çıkarıp ona dokundum. Soğuk ve hafif nemliydi. Üzerindeki kırmızı boya yavaşça dökülse de kırmızı olduğuna herkes kanaat getirebilirdi. Küflü olan yerleri ben yaşlıyım dercesine kendini belli ederken etrafında gezinmeye başladım.

Ne var sende? Nesin sen? Bir tür zaman makinesi falan mısın? Nasıl kullanacağım seni? Bana biraz yardımcı olamaz mısın?

Yeniden ön tarafına geldiğimde yere oturup sırtımı da posta kutusuna yasladım. Cebimden çıkardığım zarfları yete serdim ve içinden birisini seçtim. Yavaşça açıp okumaya başladım.

Ehven bana dedesinden bahsediyordu. Olabildiğine nazik bir adam olarak bahsettiği dedesi şimdiki kişi ile aşka benzerlik göstermiyordu. Bu durumda değişmişti.

Değişmişti!

Aklımda görünmeyen bir ampül yanmışçasına hızla tüm kağıtları açtım ve yan yana koydum. Hepsini okumaya başladığımda aynı olan şey üzerine işaret parmağımla dokundum. İlk gönderdiğimde de vardı, son gönderdiğimde de. Hepsinde aynıydı.

Benim bu telaşlı halimden bir şey bulduğumu anlamış olacak ki Ömer evden çıkarken "Hey ne yapıyorsun orada?" diye sordu.

Bu sefer gerçekten mantıklı bir şey bulduğumu düşünerek Ömer'e baktım ve kayda değer bir şey bulmanın haklı gururunu yaşayan tebessümümle gülümserken "Sanırım bir şey buldum," dedim.

💌💌💌
"Şunlara bak. Zaten mutlaka bir şey olmalıydı mantıklı olan. Bize verilen ip ucu başından beri geçerli Ömer. En başından beri düşündüğüm ve aklımda olan şey."

"Neden bahsediyorsun?"

"7 rakamı!"

Heyecanla bunu söylediğimde cevaplara baktı. Benim gönderdiklerim, Ehven'in gönderdikleri hepsi, hepsi dikkat edilmeden değişikliğin olduğu anlar ayın 7'si ya da 7. ay, bazen 7 satır, kimisi 7 kez tekrar eden kelime ve içinde 7 geçen herhangi bir şey. Değişiklik 7 ile alakalı olan her şey.

"Beni kaçırdıkları gün, yani dün," dedim heyecanla "Ayın kaçırdı?"

"Bugün 8'i olduğuna göre."

"Dün Asel hafızasını ne zaman kaybetmeye başladı?"

"Şey," dedi düşünürken.
"Anneni aradığımda saat 6.45'di ve odana geldiğimde Asel tuhaf bir şekilde konuşuyordu. Yani tam olarak," dedi bana tuhaf bir şekilde bakarak "7 gibi."

"Bak en son gönderdiğim mektuba gelen cevap 7. ayı gösteriyor ve anneme kanser teşhisi konuldu. Ayrıca Ehven'in dedesi hakkında değişiklik dolu satılarını gönderdiği gün de ayın 7'sine denk geliyor."

Ömer hızla tüm cevapları karıştırırken "Dediklerin doğruysa ve eğer gerçekten bir anlamı varsa," dedi devamını ben tamamladım.

"Değişikliği kontrol etmenin bir yolu var!"

Biz cevaplar arasında kıyaslama yaparken posta kutusu aydınlandı ve yeni bir cevap geldiğini anladık. İkimiz de aynı anda posta kutusuna baktığımızda turuncu bir zarf geldiğini gördük.

İkimiz birden zarfa dikkatle baktığımızda açmak için onay vermesi için Ömer'e baktım. Başıyla tasdiklediğinde yavaşça zarfa uzandım ve açtım.

~Merhaba Handan. İstediğin gibi Asel ile birlikte evden taşındık ve üzerinden 7 gün geçti. Sana neden yazmadığıma gelirsek, evi yerleştirmek ve posta kutusuna gidip yeni bir cevap göndermek bir hayli vaktimi aldı. Umarım iyisindir. Bundan sonra rahatça görüşebiliriz inşallah.~

Cevap bittiğinde ikimiz de satırlara bakakalmıştık. Biliyordum ki aynı noktaya bakıyorduk. Her ikimizin de dikkat kesildiği 7 rakamı bizi tedirgin ediyordu. Değişimin ismiydi 7. Belki de ayak sesleri. Kim bilir belki bir fısıltı ya da olabildiğine boğaz ağrıtan yüksek sesli bir çığlık.

Her ne şekilde olursa olsun, yeni bir değişim için ikimiz de kendimizi hazırlamaya çalışıyorduk. Bakışlarımı Ömer'e kaydırdığımda o hala cevaba bakmaya devam ediyordu.

CEVAP 1979Where stories live. Discover now