"O gün sana yazdığımda Arthur, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum..."
"Satırlarım sana ise şayet yazmak, aciz kelimelerimle bile ait olmak, bir satırın içinde bile kaybolmak güzeldi..."
Taşralı bir hanımefendi ve zengin bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sevgili hanımefendiye,
Size hayran kalıyorum. Bu kadar sadeliğin içinde yaşamak çok güzel olmalı. İnanın bana yıldızların içinde, güç ve ihtişam bazen insanı bunaltabiliyor. Size özeniyorum. Kendi evreninizde hüküm süren yalnız bir yıldız gibisiniz. Tıpkı bana gösterdiğiniz o incelik dolu kalbiniz gibi. Size anlattıklarınız oldukça sıradan gelebilir fakat bana kesinlikle gelmiyor. Aksine benim için ilginç bile sayılabilir.
Ben sizin gibi ne erken kalkıyorum ne de bu kadar uğraş veriyorum.
Genelde benim işlerimi evdeki yardımcılarımız tarafından yapılmış buluyorum. Bazı şahsi işler hariç tabi. Güne uyandıktan sonra yemek masasında ailemin toplanmasını bekliyorum zira bizim evde herkes dakik olmak zorundadır. Yemek saatinde aileyi beklekmek büyük ayıp sayılır. Ben diğer aile üyelerine göre daha erken uyandığım için ayılma süresinde daha çok zaman bulurum. Herkes hazır olduğunda aşağıdaki seslerden anlarım ki benim de orada olma vaktim gelmiş. Şayet bir şeyle meşgulsem de yardımcılarımız beni çağırır.
Kahvaltı, sohbet, kahvaltı, sohbet...
Bu süreç kısaca böyle ilerler.
Ardından gün içinde değişik aktivitelere katılırım. At binmek, entruman çalmak, bazı önemli sosyete sergilerine katılmak ve asıl işim olan ticaretle uğraşmak gibi.
Haliyle size göre şehre daha az merak duyuyorum. Ki bana kalsa şehir insanı yutmaktan başka bir özelliğe sahip değil.
Bir sürü insan profilinin içinde bazen huzursuz olmak yorucu olabiliyor.
Bir gün sizinle yüz yüze bu konuları konuşmak çok isterim. Şehir ve onun kalabalık gürültüsü... Belki de sizin yaşadığınız yeri de ziyaret edebilir, sohbet edebiliriz.
