45. ÇARESİZLİĞİN SESİ🤍

47 3 1
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zaman mı soğuturdu hisleri yoksa hisler soğudukça zaman mı hisler için anlamsızlaşıverirdi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zaman mı soğuturdu hisleri yoksa hisler soğudukça zaman mı hisler için anlamsızlaşıverirdi?

Bir yazarın tırnaklarının ucuyla kazıdığı bir mürekkep gibiydi kelimeleri. Kağıttan keskin hatta mızrak gibiydi fakat dudakları demir bir parmaklığı sımsıkı tutuyor, zanlı cümlelerini alt ediyordu. Bir çıkıverse yanacaktı cayır cayır. Cehennem oluverecek, kendini ateşe verecekti. Nasır tutmuş parmakları dudaklarının ucunda unuttuğu sigarası ve yüzüne bakmaktan kaçındığı bedeniyle öylece, çaresiz ve çaresizlikten de öte tükenmişlikle oturuyordu Arthur.

Eline silah vermişlerdi.

Ona o silahı vermişler ve ona öldüreceksin diye emretmişlerdi.

Ben sanatçıyım, diyemedi. Etim kemiğim insandır benim. Ben nasıl insanlığıma ihanet ederim.

Önce nereyi kavrasam diye düşündü. Sonra silaha dokundu. Canı yanıyordu. Bir silaha dokunmak bile canını yakabiliyordu.

Avuçlarının arasında atan kalbinin atışı değilde neydi? Kalbinin cayır cayır kül oluşuydu.

"Vurmak zorundasın!" Kan görmek istemiyorum. "Öldürmezsen ölürsün!" Ben zaten ölüyüm.

İnsanın kalbinden geçen yalnızca kalbini öldürürdü.

Silahı daha rahat tutabilmesi için arkadaşı Ronald arkadan destek verdi.

"Bu şekilde tutarsan hedefi tutturma olasılığın daha yüksek olur, tek atışta işini bitirsin..."

Gözlerini kapadı Arthur, silah daha soğuktu artık. Önce kızıl bir saç gördü sonra o güneş saçlı kadının bir yıldız gibi parlayan bakışlarını. Teninde hem geceyi hem gündüzü yaşatan kadının kendisine yaşattığı o anlık hazzı duyumsadı.

"Vurulacaksın!"

Ronald elinden kaptığı silahı karşıdaki adama doğruttu ve tek bir hamlede yere devirdi.

"Dikkatli olsana, aptal!" Arthur yaralanmış ve revirde yatıyor olsa çok daha fazla işe yarayacağını düşündü. Bu sayede biraz da olsa silahlardan ve kandan uzak kalabilirdi. "Beni neden rahat bırakmıyorsun?" Ronald toprak içinde kalmış dizini okşadı, çakıl taşlarının sivri yüzü parçalamış olmalıydı. Hafif sıyrılmıştı.

SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin