26. SERGİ🤍

53 4 7
                                    

İlahi bakış açısıyla

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İlahi bakış açısıyla...

Gözlerini yumuşak yatağının içinde açtığında bugünün kendisi için çok kıymetli olduğunu, bir an önce hazırlanması gerektiğini biliyordu. Uzun kirpiklerini kırpıştırdıktan sonra yüzünü yıkamak için banyoya doğru yürüdü. Ayakları beyaz renkli ipek halının yüzeyinde ağır ağır hareket ediyordu.

"Arthur?" Yüzüne son kez su çarpıp kapıya doğru bağırdı. Sesini annesine duyurmayı diledi.

"Efendim anne?" Annesi kapısının önüne geldi. Kapıyı çaldıktan sonra Arthur'un gir emrini vermesini beklemeden içeriye daldı.

"Hâlâ uyanmadın mı çocuğum?" Arthur gözlerini devirmek istedi.

"Uyanmadım anne."

Arthur annesiyle gireceği muhtemel tartışmayla sergiye geç kalacaktı. Onu görme fırsatını yakalayabilirdi. Her ne kadar Mia kendisini gösteremeyeceğini belirtse bile Arthur sanki onu gördüğü an ayırt edebilecekti. Birinin ruhunu okumak, onu görmekten çok daha kıymetliydi. 

"Oğlum çabucak giyin, kahvaltı hazır." Arthur hızla başını salladı. Yüzünü yıkamak sabah mahmurluğunu üzerinden atmasını sağladı. Dudaklarında kalan su damlasını emdi.
Annesinin kendisine bir şeyler söylemek için kıvranıyordu. "Lütfen söyle anne." Arthur'un hoşuna gitmeyecekti. Yine de dilinin altına sakladığı cümleleri dışarıya kusmaktan geri kalmadı. "Sergiye Vanessa da gelecekmiş..." Hah, dedi Arthur içinden. Annesinin derdinin ne olduğu belliydi.

"Anneciğim..." Kapının dibinde gitmek üzere olan annesinin ellerini avuçlarının   arasına aldı. Dudaklarının ucuna kuş tüyüymüşçesine bir öpücük kondurdu. "Anneciğim," dedi son derecede yumuşak bir sesle. "Seni seviyorum bunu biliyorsun değil mi?" Annesi elbette bunu biliyordu, Arthur William'ın onun yumuşak karnını bildiği gibi.

"Ben de seni seviyorum." Gözleri dolmuştu.

"Fazla aceleci değil misin anneciğim, hı?" Arthur kendisinin uygun gördüğü hiçbir hanımefendiyle görüşmeyi şu zamana kadar kabul etmemişti. Ancak karşısına evleneceği kadını da getirmemişti. Bu durumda Arthur'a bir yol açmasını kötü karşılamamalıydı. "William," diyerek yumuşayan ortamı biraz ciddileştirmek istedi. Arthur biliyordu ki büyükbabasından aldığı isimle kendisine sesleniyorsa durum sahiden de ciddiyet arz ederdi. Göz temasını bozmadan devam etti. Arthur, annesi gözlerine böyle derin bakarken, böyle güzel severken ona kıyabilir miydi?

"Oğlum karşıma bir isim sunmadın. Bu benim annelik vazifem..." Fazla duygusaldı. Yakınlaştı. "Senin istikbalin için çaba gösteriyorum, sense beni bir çırpıda reddediyorsun ama..."

"Seni reddetmek istemezdim..."

"Ah!" Ellerini çırptı. "Biliyordum işte Arthur!" Tepkisini 

"Anne ben bunu istemiyor..." Annesi o kadar çok kararlı ve planlıydı ki Arthur'un laflarını ağzına bir şekermişçesine tıkıyordu. "Canım oğlum, ben bu akşam sergide sizi buluşturuyorum. Ah, hemen haber vermem lazım!" Arthur annesine seslenemeden o sarı saçlarını savura savura savura kapıyı Arthur'un suratına çarptı.

SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİWhere stories live. Discover now