54. VURULMAK ve SAVRULMAK 🤍

30 3 4
                                    

&

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

Bazı vedaların yaşanması gerekir. Bazı acıların çekilmesi gerekir ve bazı bazılar bir ömür içinde sürüp gidiverir...

Masalların kötüleri gerçek dünyanın kötüleriyle yarışırdı. İyiliğin iyilikle kötülüğün kötülükle yarıştığı evrenin içinde barış elde etmek için kayıplar verilirdi.

Bu evrenin kötüleri hislerdi.
Oysaki insan kötü hislerini bastırabilseydi silahların değil huzurun konuştuğu bir evren yaşardı.

Arthur ellerinden nefret etmek üzereydi. Üzereydi çünkü ellerindeki barut kokusu boya kokusunu sindiriyordu. Fırça tutmayan eli nasır tutuyordu. Her geçen gün ruhuna inen darbelerin ağırlığıyla çöküyordu.

Ne zaman kurtarabilirdi kaybolmuş hislerini? Her sıktığı mermi insanları delip geçiyordu, görünmeyen ise Arthur'un her kurşunla hislerinin de etrafa saçılmasıydı.

Joseph, Mia'nın babası... Beklemediği zaman karşısına çıkmış en garip insan. Kendine güvenen, karşısındakini kolayca manipüle edebilen, bir yolda yürünebilecek güvenilir insan.

"Arthur, gece ava gitmekten emin misin?" Ronald, yattığı rahatsız edici yataktan bir bacağını sarkıtmış diğer bacağını örtünün altına sıkıştırmıştı ve son iki saat boyunca Arthur'un kafasını şişiriyordu. O her ne kadar bunu kabul etmiyor olmuş olsa bile olan buydu. Arthur bunu demek istemedi çünkü dediği an daha büyük bir bombayı patlatırdı.

Av, Arthur'un uydurduğu planın temeliydi. Joseph ile birlikte hazırladıkları planda Arthur'un saldırıya uğrayacaklarını söylemesiyle başlamıştı. Üst rütbeliler biraz tereddütle yaklaşmışlardı ancak Arthur birkaç küçük bilgiyi araya sıkıştırdığında inandırıcılığı konusunda ortak paydada buluşmak durumunda kaldılar.

Arthur daha fazla saldırıya uğradıklarında  elindeki az sayıda kalmış adamın yeterli gelmeyeceğini, iyi aletleri üzerlerinde kullandıklarında pek şansları kalmayacağını kesin bir dille belirtmişti. Sonucunda gece vakti 'av' adını verdikleri operasyonla gerçek bir ava çıkacaklardı.

Bu sözde av buradaki çoğu kötü askerin sonu olacaktı.

Baştaki kötülerin temizlenmesi gerekiyordu. Bu ayrışmayı başlatan, ortak olan büyüten ve son getirmek isteyen herkes şüphesiz büyük dersler çıkaracaktı. Arthur'un bulunduğu ordu ve karargahın başında önemli isimler yer almaktaydı.

"Ava gitmek zorundayım, bana ihtiyaçları var."

"Sana mı?" Ronald sırıtmaya başladı. "Seni şakacı seni."

"Şaka değildi." Arthur'un tepkisini gördüğünde duraksadı. "Nasıl yani sen ciddisin?"

"Öyleyim." Ronald Arthur'un silah kullanma konusundaki becerilerine yakından şahit olduğundan garipsemişti. "Bana pek mantıklı gelmedi normalde senin yana yana ben nasıl bu görevden sıyrılırım demen gerekmez miydi?" Arthur saçlarını parmaklarından bir tarak yapıp tararken gözleri küçük pencereden geceye kavuşmakta olan gökyüzüne çevrildi.

SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin