57. HİCRAN🤍

47 3 13
                                    

Mia'nın gözüyle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mia'nın gözüyle... 

Kendimi kaybettiğim zamanlar aslında en çok onu aradığım zamanlardı.  

Bu gece evden kaçacaktım. Başka çarem yoktu. Babamın bulunduğu yeri öğrenebilmiştim. Tesadüfen bu gerçekleşmişti. Babamın yakın arkadaşlarından biri çaprazımızdaki evlerden birine ailesiyle taşınmıştı. Az  samimiyet kurduktan sonra babamın nerede olduğunu arkadaşından öğrenebilmiştim. Bizim babamın nereye gittiğini bilmediğimizi bilmiyordu.

Babamın bizi hiç yokmuşçasına, varlığını sildiğine inanamıyordum.

Satırlarıma bir kurşun yağsa ve ben o kurşunların altında kalsam, tek bir kelime yazamayacak gibi hissediyordum.

Kelimelerimin altında kalmaktan ölesiye korkuyor, korktuklarımla yüzleşme isteğimle başa çıkamıyordum.

Akşam vakti yaklaştığında heyecan tüm bedenimi işgalci bir komutan gibi esir etmişti. Bir daha geriye dönememe ihtimalim vardı. Ölebilirdim. Bu hiç azımsanacak bir ihtimal değildi. Ailemi babamın yokluğu yakmıyormuş gibi kendi yokluğumla sınayacaktım.

Arthur...
Her şey senin için aşkım.
Seni görebilmek için...

Aşkın ne demek olduğunu bilmeyenler onunla hiç karşılaşmamış insanlardır, derler. Beni anlamak için sizde yanmalıydınız.

Sen hiç bir kalbin içinde yandın mı? Hiçbir yangını kalbinin içinde söndürmeye çalıştın mı?

Öyleyse biliyorsun, biliyorsan zaten anlamışsın... 

Yanıma çok az yiyebileceğim hamur işinden aldım. Kahvaltı yaptığımız sırada annemden gizlice kenara koyduğum çantamın bölümüne ayırdım. Her şeyim tamam görünüyordu. Başarılı olabilecek miydim biraz sonra yapacağım şeylerin sonunda? Kendimle ne müthiş çelişiyordum öyle değil mi? Hem istiyordum hem yıpranıyordum ama yıprandığımı, sonunun nereye varabileceğini bilmeme rağmen istemekten vazgeçmiyordum. 

Babam buraya çok uzak sayılmayan bir yerdeydi. Hostin denilen bölgede kalıyordu. Hostin Arthur'un bulunduğu Sericanton'a çok yakın bir mevkideydi. Büyük birkaç tepeden oluşuyordu ve kesinlikle yerleşim yapılabilecek bir yer değildi. Bu yüzden o bölgelere karargah kurma fikri çok mantıklıydı. Önce babamı bulmalıydım sonra Arthur'u. Onunla iletişime nasıl geçebileceğimi daha iyi biliyordu. 

Gece saati gelip çattığında herkesin uyuduğundan emin oldum. Parmak uçlarımla kardeşimi rahatsız etmeden sevdim. Tombul yanağı uyuduğu esnada yastıkta tatlı bir şekil bırakmıştı, bu şekli izlemeyi özleyecektim. Ona yeniden ablalık yapabilecek miydim geçip giden günlerin sonunda? Güzel saçlarını örmeyi özleyecektim belki saçlarını yıkamayı belki onunla şarkılar söyleyerek çiçekler toplamayı, kalbini hoş tutmak için ona çiçeklerin büyülü olduğunu söyleyip taç yaparak kendisini prenses gibi hissettirmeyi... 

SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin