59. SES GETİREN 🤍

45 3 11
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlahi bakış açısıyla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlahi bakış açısıyla... 

Onu en çok görmek istediği şekil; gökyüzünün altında, saçlarını rüzgar yakarken ve gözleri, o uğruna kalbini ateşe verecek kadar güzel gözleri gözlerine bakarken son kezmiş gibi sımsıkı sarılmak, bırakacağını bile bile hiç bırakmayacakmış gibi ona bağlanmak ve geçti demek... Geçtiğini bilerek ve bunu ona kemiklerini sıka sıka hissettirerek. 

Önce kapkara bulutlar gördüğünü sandı ama sonra o bulutların rahmine inmiş bembeyaz bir ışık gördü;  o ışığa doğru yürüdü ışık onu yakmaz sandı ama bilmiyordu onun kalbini yakan bir ışıktan çok daha fazlası çok daha güzeli en iyisiydi. Işık söndü, karanlık baki kaldı ve sonra ona seslenen, dünyasının en güzel sesini duydu. 

Etrafına baktı. Kıyafeti kanlar içindeydi ama neden bir damla bile akmıyordu? "Arthur!" dedi, bir yandan döndü durdu ama sadece sesi duyuyordu. "Uyanmalısın artık..." Uyuyor muydu ki uyansındı. Arthur'un kendi bile ölse, emindi ki toprağında biten çiçekleri hiç solmazdı. Hisleri yaşatırdı. Hisler hiçbir zaman ölmezdi.

"İyisin, sadece uyanman lazım..." Mia'ya seslenmek istiyordu, diline sözcükler geliyor tıpkı bir bardak gibi ağzından taşmak istiyordu ama bunu yapamıyordu. O an bu her şeyden güç bir eylemdi. 

Saçlarının üzerine defalarca kez öpücük kondurdu Mia. Sabaha kadar tam bin beş yüz on dokuz kez saçlarına, iki yüz on dokuz kez yanaklarına ve on dokuz kez dudaklarına öpücük kondurmuştu. Arthur sabaha kadar ateşler içinde yanmıştı ve gün yeni yeni doğup geceye veda ettiği vakitte ateşi ancak düşebilmişti. 

Mia onu görene kadar bomboş bir yol da, bomboş dalgasız bir deniz de bomboş hislerin içinde dolanıp durduğunun farkında bile değildi. 

O olduğunda nasıl olsa geçer diyebilmişti. 

Az kalsın ellerinden kayıp gidecekti. Tam zamanında onu bulmuş, göğsüne yediği o darbeyi güçlükle sarmalamıştı. İyi ki inat etmişti, iyi ki söz dinlememiş oturduğu yerde durmamış, kendini ve Arthur'u yok saymamıştı. 

Arthur'a dakikalardır sesleniyordu. Onun geldiği revirdeki herkes taburcu olmuştu ama o hâlâ orada uzanmaya Mia'yı içinde kurduklarıyla boğmaya devam ediyordu. "Uyan aşkım," dedi  yeniden. Kendisi bile bu kelimeden sıkılmıştı artık. Ne var ki o da sıkılmış olsa ve uyanıp başını şişirdiği için Mia'ya kızsa. 

SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin