Canımın diğer yarısına,Beni sevdiğini öğrendiğim o ilk an kalbime nasıl yenik düştüğümü bilemezsin Arthur. Hislerimizin karşılıklı olduğunu cesurca itiraf etmek isterim. Hislerimiz bir canımın diğer yarısı, artık ben de perdelerin arkasında değilim. Seni seviyorum. Seni her şeyden çok seviyorum.
Ölümden bahsediyorsun Arthur. Ölüm o kadar kolay mı? Zamana meydan okuyup aramıza mı girecek? Ebediyen sana veda mı edeceğim? Bunu söylüyor olman vedaların en büyüğü değil mi? Ölüm deme Arthur. Lütfen bebeğim, canım, biricik aşkım. Çağırma onu. Bil ki çağırırsan gelir, gelir ve seni alır; gelir ve kalbimi söker alır.
Uzak dur ondan.
Kurtulmaya çalış.
Kurtulamıyorsan beni düşün. Düşün ve kaybetme beni. Gelecekte yaşayacağımız anıları hayal et. Bil ki hayallerimiz gerçek olacak, hisset ki hayallerimiz bir olarak.
Sana böyle kolayca, birdenbire, tıpkı her gün söylüyormuşum da dilimden hiç eksik etmiyormuşum gibi aşkım demek o kadar garip ve hoş ki... Bu kelimeyi söylerken yüz yüze olmak isterim. Aşkım olduğunu sadece satırlarımızın değil gözlerimizin de okumasını dilerim.
Bana çok bahsetmiyorsun. Ki tahmin ediyorum bahsedemiyorsun. Anlatmak istediğin çok şey birikmiş olmalı. Kim bilir hangi hayatlar soldu gözünün önünde? Biricik aşkım, tek savaşan hislerimiz değil, bedenlerimiz de acı verici savaşın içinde. İkimizde çırpınıyoruz ama kanatlarımız hep bir taşla kırılıyor.
Söylesene, gökyüzü neden karanlık?
Boşuna mı kanatlanıyoruz?
Bir gün özgürce uçabilecek miyiz?
Yoksa ayrılığın kucağında bir ömür esir miyiz?
Lütfen beni bırakma William, lütfen bırakma. Hayatta kal. Birlikte nefes alalım. Bir satır uzağımda kalmadan bakalım birbirimize. Gözlerine bakmak istediğim her an bakmalıyım, ellerim omuzlarına bir ağacın kökü gibi dokunabilsin sana. Bırakmasın dokunuşlarım seni. Kimse kolayca söküp atamasın beni senden.
Ah, sen ve babacığım. İkinizi de savaşa mı teslim edeceğim ben. Sana engel olamadım. Babama da engel olamıyorum Arthur. Bir yangın gibi ansızın gidiverdi evden. Fikirlerimi yaktı, sonra da beni yalnız bıraktı. Kül oldum ama gökyüzüne konamadan olduğum yerde kurudum. Ona tam olarak ne söylediklerini bilemiyorum ama beni dinlemediğine göre iyi kandırıyorlar.
Aşkım, söylesene. Ellerin acıyor mu? Silah ağırdır derler. Taşıması ayrı, kalpte bıraktığı sızısı apayrı...
Kimseye zarar vermek istemezsin biliyorum. Mecburiyetten yaptığın her şey senin isteğinin dışında. Bu yüzden kendini zorluyor ve hastalıklı fikirleri kabulleniyorsun. Yavaş yavaş bedenine sızmaya başlıyor. Ona izin verme. Dinleyemedim seni yeteri kadar ama biliyorum.
Seni seviyorum ve kalbini tanıyorum.
Sen kötü bir insan değilsin. Hiç olmadın. Hiç olmayacaksın.
Düşüncelerini benimle paylaş sevgilim.
Seni ne olursa olsun dinleyeceğim.
Seni seviyorum bir değil çok ve hep.
Zamanın geçtiği ama benim senden geçemediğim her saniyenin hayaliyle...
Sevgimle.
M. C.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİ
Historical Fiction"O gün sana yazdığımda Arthur, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum..." "Satırlarım sana ise şayet yazmak, aciz kelimelerimle bile ait olmak, bir satırın içinde bile kaybolmak güzeldi..." Taşralı bir hanımefendi ve zengin bir...