Bölüm 33 Baskın (4)

288 35 1
                                    


Ulric'in tuhaf ifadesi Lillia'yı suskun bıraktı. Ulric böyleydi. Her zaman olmadık yerde olmadık şeyler söyler, fakat söylediklerinde her zaman derin bir anlam olurdu.

Lillia ve tüm köy halkı onun bu tavrına alışalı yıllar oluyordu.

Ulric'in dediklerini düşünürken aradan yarım saat geçti. Herkes tetikteydi. En ufak harekette saldırmaya hazırdılar.

Fakat beklentilerin aksine hala saldırmadılar.

"Hm? Hala saldırmadılar."

Ulfric sakin bir sesle konuştu. Devam etmeden önce bir şeyi düşünüyormuş gibi sessiz kaldı.

'Bir tarikatın müridinden beklenmeyecek derece de sabırlı ve dikkatliler. Sıradan müritler olmaları imkansız. Ya can damarlarını yollayacak kadar gözü dönen bir tarikat. Ya da...'

Gözleri bir anlığınla parladı.

Bunun üstüne bir yarım saat daha geçti. Ve yolladığı kara elfler geri döndü. Şey... en azından büyük bir çoğunluğu.

Gönderdiği yirmi kara elften on sekizi geri gelmişti. İki tanesi ortalıkta yoktu.

Ulric'in keskin bakışları onların üzerinde dolaştı. On sekiz kara elf oldukça yorgun hissetmelerine rağmen, üzerlerinde dolaşan bakışı hissedince bir kılıç gibi dimdik oldular.

Her biri oldukça gergindi. Uzun süredir bu baskıyla karşılaşmamanın hamlığını yaşıyorlardı. Fakat auralarının oldukça hızlı bir şekilde sıradan bir sivilden, bir suikastçi gibi keskin ve sinsi bir hale dönüşüyor ve eski hamlıklarını atmaya çalışıyorlardı.

Diğerlerinden farklı olarak hafif zırh giymişti kara elfler. Bu sayede çevikliktiler. Fakat kara elflerin birinde olmaması gereken büyüklükte bir ağırlık vardı. Bandajlarla sarıldığından ne olduğu net olarak görülemiyordu.

Aralarından bir kara elf rapor vermek için öne çıktı.

"Saygıdeğer, Beşinci Kolordu General Yardımcısı Ulric'e bildiriyorum! Emrettiğiniz şekilde aramalar yaptık. Beş yabancıyla karşılaştık. Saldırıları amansız ve oldukça beklenmedikti. Uzun zamandır askeri eğitim yapmamamızın da etkisiyle iki askerimizi kaybetmiş bulunmaktayız. Dördünü canlı yakalama şansımız bulunmadığından öldürmek zorunda kaldık. Fakat birini ele geçirmeyi başarabildik. Getirin onu."

Arkadaki sırtında büyük bir eşya olan kara elf öne çıkıp,

"Emredersiniz!"

dedi ve hemen ardından sırtında sarılı duran o büyük eşyayı indirip, bandajların ortasında duran oldukça eski duran mühürü kaldırdı.

FLİP!

Bandajlarda hızla elindeki mühre girmeye başladı. Bu oldukça tuhaf mühür suikastçi gece elflerinin vazgeçilmeziydi. Bilgi edinilmesi gereken hedefleri bu mühür sayesinde kolayca taşıyabiliyorlardı.

Tabii bu gece elflerinin imza eşyaları olduğundan bir kara elfte olması mümkün değildi. En azından bir gece elfini öldürmediği sürece -ki onlar suikast konusunda oldukça uzman olduğundan öldürmesi oldukça zordu- olanaksızdı. Doğal olarak bu kara elf sanılan elf, bir gece elfiydi.

Aslında buradaki kara elf sanılanların en azından yarısı gece elfiydi.

Bağlı bandajlar sonunda çözülüp, mühre girdiğinde, her yerinde yara olan baygın, genç bir adam ortaya çıktı. Cübbesi de kendisi gibi parça parçaydı. Mercan kahvesi saçları, oldukça sivri bir çenesi vardı. Kirpikleri narin, kaşları ne çok kalın ne de çok inceydi.

Vampir HükümdarıWhere stories live. Discover now