Bölüm 42 - Aç Bir Hayalet Asla Yeterince Yiyemez (8)

232 32 0
                                    

Tarikatı yok ederken hiç kimsenin hayatta kalmamasına özellikle dikkat etmişti. Ne de olsa bırakılan ufacık bir daldan, ileride kocaman bir ağaç olup karşısına dikilebilirdi.

Onları öldürürken gözlerinde gram acıma yoktu. Bunun çeşitli nedenleri de olsa en temel sebep onlar özünde yabancılardı. Sade bir oluşum altında toplanmaları onlara karşı bir his beslemesi gerektiği anlamına gelmezdi. Ayrıca oldukça fazla kana ve güce ihtiyacı vardı ve en kısa olan yoldan giderek bunu yapabilirdi.

Son ve en önemli görev ise sistem denilen şeyin onu öldürmekle tehdit etmesiydi.

Her neyse yeterince iyi bir şekilde yok ettiğine emin olduktan sonra tarikatın tüm kaynaklarını birkaç oldukça geniş olarak uzay yüzüğüne sıkıştırdı ve oradan ayrıldı.

Aradan yıllar geçti. Heron aralıksız gelişim ve katliam yolunda yürümeye devam etti. Dünyayı gezerken önüne çıkanı acımadan katlediyordu. Yolunun üzerine çıkan herhangi bir ölümlü şehrini, köyünü veya orta düzey tarikatların acımadan katletti ve belki de gezegendeki en genç üstün vampir olmuştu. Bu sayede kan ihtiyacını artık bastırabilirdi.

Tabii güce olan açlığı nedeniyle o bastırmak yerine körüklemeye devam etti. Ve soyuyla birlikte kendisi de delicesine güçlendi. Usta aleminin sonlarına kadar ilerlemişti. Bir imparatorluğu veya aşırı güçlü bir krallığı kışkırtmadığı sürece yenilmezdi.

Günlerden bir gün her zamanki gibi köylerden birini katletmiş ve rahat bir şekilde tepenin birinde uzanıyorken düşüncelere daldı.

'Hala yeterli değil. Hedefim için hala yeterli değil. Tüm bu gezegeni yok etmek için hala yeterli değil.'

Düşüncelerini sıradan birisi duysa onun deli olduğunu düşünebilirdi. Fakat evet, onun amacı buydu. Bu gezegenden nefret ediyordu. Yaşayanlardan nefret ediyordu. Kimse masum değildi. Herkes ölmeyi hak ediyordu onun için.

Düşüncelerinde kaybolmuşken, oldukça huzurluydu. Her gelişimci gibi kendisi de oldukça yakışıklı bir bireydi. Bu yakışıklılığı ve olağanüstü umursamaz çehresi ona uzaktan bakan herhangi birinin rahatlıkla ilgisini çekebilirdi.

Buna yoldan geçerken onu gören genç ölümlü kız da dahildi. Siyah dalgalı saçları, masmavi gözleri vardı. Bir ölümlünün standartlarına göre tanrıça denebilirdi. Fakat gelişimciler için bu kız sadece ortalamaydı.

"Bayım burada ne yapıyorsunuz?" diye seslendi kız yaklaşıp.

Heron, kısa bir göz atıp, ölümlüyü daha fazla umursamadı. Görmezden gelindiğini anlayan kız hayal kırıklığına uğradı. Köyde erkekler ona hep tapıyordu. Bu adamın ise umurunda bile olmamıştı. Gururu incinmişti.

Bu yüzden onu etkilemeye karar vermişti. Yanına oturdu. Ve sessizce kısa bir süreliğine Heron'un baktığı yere, havaya baktı.

Sonra ise sıkılıp topladığı mavi noktaları olan kırmızı renge ve küp şekline sahip meyveyi Heron'a uzattı.

"Ben, Esen Rüzgar köyünden Eri. Siz kimsiniz? "

Yanıt olarak meyveyi kabul ederken ilgisiz bir ses tonuyla sadece "Heron." dedi.

Onun ilgisiz tavrı kızın oldukça ilgisini çekmişti. Herkesin ona prensesler gibi davranmasına alışmış ve aynı zamanda bundan bıkmıştı. Heron'un ilgisiz tavrı bu yüzden onu oldukça çekici bulmasına neden oluyordu.

Heron ise elindeki meyveyi yemeden önce zehirli olup olmadığını anlamak için önce bir kokladı. Sonra ise sisteme tanımlattı. Sonucunda ise rahatça bir nefes alıp meyveden bir ısırık aldı.

Vampir HükümdarıWhere stories live. Discover now