Bölüm 46 - Av

262 34 15
                                    

Acıyla aniden ikisinin çığlık atması Julia'yı oldukça korkuttu. Daha yeni tanıştığı kadın doğal olarak umrunda bile değildi. Fakat Noah'a bir şey olacak diye korktu.

"Noah! Hey! İyi misin? Bir şey söyle!"

Noah ani giren acıyı bastırmak için elinden geleni yapmaya çalışmakla meşgul olduğundan cevap veremedi. Önceki yaşamından dolayı acıya alışkındı. Fakat bu acı vücudu üzerinde olduğunda geçerliydi. Acı direkt ruhuna gelince dayanamadı.

Julia ise onun bu haline hiç bir yardımda bulunamadığı için kendi zayıflığını lanetledi.

Anca aradan bi' beş dakika geçtikten sonra acı hafiflemeye başladı. Kalanı Noah'ın önemsemeyeceği ufak sızılardı. Tabii aynısı Elisa için geçerli değildi. Yerde çığlık ata ata dolanıyordu. Etrafta av varsa bile muhtemelen çoktan kaçmıştı.

Noah, zaten en başından beri av için burada olmadığından sorun değildi gerçi. Yine de iç geçirmeden edemedi.

'Yine de bir iki tavşan yakalasak güzel olurdu. Neyse... Bu kadının ruhundaki kızıl şey neymiş bir bakalım. Bu kadar acı verdiğine göre önemli bir şey olmalı.'

Tüm acıya rağmen bir an bile olsun eline ruh enerjisi akışını kesmemişti. Aksi takdirde yakaladığı kızıl ışıltı havada dağılır giderdi ve tam da bu sebeple bu kadar acı çekmişti. Ruh enerjisi nedeniyle söküp almasına rağmen Elisa ile bağlantısı bulunmaktaydı ve bu bağlantı nedeniyle onun hissettiği acının birebir aynısını kendi ruhunda hissetmişti.

Tüm acıya katlanıp söküp aldığı kızıl ışıltıya bakarken ne olduğunu anlayınca yüzünde alaycı bir ifade belirdi.

"Tahmin etmiştim. Bir askeri mühür. Neden benim emirlerime tam olarak uymadığın belli oldu."

Çeşitli mühürler vardı. Bunların geneli kölelik için kullanılsa da aralarında önemli bir anlaşma, gizli bilgilerin önlenmesi için yapılan sözleşmeler veya herhangi bir orduya konulan türde çeşitli mühürler vardı. Elisa'ya konulan mühür ise hem takip işlevi olan hem de bilgileri konuşmasından alıkoyan bir mühürdü.

Normal şartlarda bu tarz bir mühürü bu kadar hoyratça çıkartmak mümkün olmamalıydı. Fakat kendisi bir kabustu. Üstelik sıradan bir kabus değil bir kabus asiliydi. Genelde kimse kabus asili ile normal kabus arasındaki farkı anlamazdı ama o çok net bir anlayışa sahipti.

Eskiden bir kabus asiliyle dövüşmüştü. Kendisi de bir kabus olmasına rağmen aralarındaki fark gökyüzüyle yeryüzü gibiydi. Neredeyse savaşı kaybediyordu. Neyse ki aynı zamanda vampir olmasının getirisi olarak zor da olsa öldürebilmişti. Ne yazık ki ruh yeteneği o zamanlar bekleme süresinde olduğundan soyunu alamamıştı.

Şimdiyse doğuştan bir kabus asiliydi. Oldukça şanslı olduğu söylenebilirdi.

O yüzden bir mührü böyle kaba bir yöntemle sökmeye cesaret etmişti ve başarılı da olmuştu.

Elindeki mühre bakarken tereddüt dahi etmeden sıkıp mührü parçalara ayırdı.

"Evet, artık onlarla ilişkin koptuğuna göre artık tamamen benimsin. Bu seferlik iyileşme fırsatı tanıyacağım sana. Git, Alicia'nın yanına. İyileş orada."

Emri verdikten sonra ruhu zaten yorgun olduğundan vücudu emri yerine getirmede bir sorun yaşamadı. En ufak bir direnç olmadığından Elisa programlanmış bir robot gibi belirlenen konuma gitmeye başladı. Tabi o sırada hala acıyla inlediğinden oldukça tuhaf gözüküyordu.

Noah ona daha fazla dikkat etmedi. Bunun yerine onun iyi olduğunu görünce rahatlayan ve de oldukça meraklı bakan Julia'ya döndü.

"Elisa'dan çıkarttığım şeyin ne olduğunu merak ediyorsun değil mi?"

Vampir HükümdarıWhere stories live. Discover now