Bölüm 48 - Saldırı!

215 30 4
                                    

Noah geldiğinde çoktan hava kararmak üzereydi. Gerçi geldiklerinde de havanın tam aydınlık olduğu söylenemezdi. Fakat şimdi Güneş tamamen batmak üzereydi.

Noah, ellerinde zar zor yakaladığı dört tavşanla, Julia ise tesadüfen yakalayıp öldürdüğü bir küçük tek boynuzlu bir tilkiyle kamp olarak kullandıkları yere geldiler.

Noah, ellerindeki dört tavşanın kürkünü çıkartmak için yüzüğündeki mızrağı çıkartıp kullandı. Kan enerjisi ve de düşmanların kanıyla keskinleştirilmiş bu kan kızılı mızrağı kullanarak tavşanın derisini yüzmek oldukça zordu.

Fakat Noah bunu kendisi için bir tür odak eğitimi olarak kullanmayı tercih etti. Önceki hayatında ham güce ve sadece güç odaklı tekniklere bel bağlamıştı ve bu yüzden gücünü kontrol etmekte hep bir zorluk çekmişti. Anca zirveye çok yaklaştığında hatasını fark edip gücünü kontrol etmeyi öğrenecek fırsat bulmuştu.

Şimdiyse bunu oldukça iyi bir fırsat olarak gördü. Noah'ın hamleleri önceden aldığı canlarla bilendiğinden oldukça kontrollü olduğu söylenebilirdi. Neredeyse tüm odağını tavşana vermişti.

Öyle bir odak sergiliyordu ki onlardan bir süre sonra çalı çırpı toplayıp gelen ikiliyi fark etmedi. İki gece elfi ona deliymiş gibi kısa bir süre baktı. Nasıl bir akla sahip birisi dev bir mızrakla uğraşırdı ki?

Her neyse aradan zaman geçti. Gece elfleri ateş yaktı. Noah ise ellerindeki dört tavşanı temizledi ve sonra daha da ince iş olan bağırsaklarını çıkartmak vb. için yüzüğünden küçük bir hançer çıkarıp onu kullandı ve bir çubuğa geçirip, çevirerek pişirmek için küçük bir düzenek yaptı. Aynı şekilde Julia'nın öldürdüğü tilkiyle de uğraştı. Uğraşırken diğerleri geldi. Orman elfi ile kara elfe bulup bulamadıklarını sorduğunda tahmin ettiği gibi buldukları sonucuyla karşılaştı. Sonra kalan ork ve vampir gece elfi ise sanki bir kasaptan alınmış gibi oldukça düzgün kesilip, derisi soyulmuş iki tavşan getirdiler. Noah onları da çubuğa koydu ve çevirmeye başladı ve aynı zamanda tilkiyle uğraşmaya başladı.

Yavaş çevirişleriyle koku orman boyunca yayılırken herkesin ağzının suyu aktı. Tavşanların leziz etinden akan yağ, ateşle buluşup insanın içindeki açlığı körükleyen cızırtılı bir ses oluşturuyordu. Her yağ damlası herkesin açlığını derinlemesine uyandırıveriyordu. Tüm bu zaman boyunca baygın olan Lunette de kokunun enfesliğiyle uyanıverdi. Aptallaşmış bir şekilde kafasını tutarak dikildi. Noah ona küçük bir bakış atsa da umursamadı. Önceliği önündeki tilkiydi.

Tavşanlar iyice piştiğinde ise Noah'ın tilkiyle işi anca bitmişti. Tavşanları çıkartıp, ikiye bölüp, her birini ayrı bir çubuğa geçirdi. Neyse ki bir sürü yarım bir tavşanı taşıyacak kadar kalın dalları vardı da bir zorluk yaşamadılar.

Aslında bu kadar et kimseyi tamamen doyurmak için yeterli değildi. Evet normal bir ölümlü için yeterince doyurucu olabilirdi. Fakat gelişimin başlangıç kısımlarında olan gençler için anca zar zor doyururdu. Noah tam da bu yüzden tilkiyi pişirmeye hazırlıyordu.

Noah onu hazırlarken de herkes tadına vara vara elinden geldiğince yavaş yiyordu. Tabi bununla birlikte bir sohbette kaçınılmazdı.

Lunette baygın olduğundan en son olan olayları ve de nerede olduklarını sordu. Noah da fırsattan istifade olanları birazcık değiştirerek anlattı.

Kısaca tesadüfen bir ceset gördüler. Cesedi biraz araştırdıklarında ise nerede olduklarını ve de çıkışı gösteren bir harita buldular.

Oldukça inandırıcıydı.

Anlatışı bittikten sonra aldıkları haritayı Julia'dan çıkartmasını isterken tavşandan bir ısırık aldı.

"Haritaya göre bulunduğumuz yer Ölüm Gecesi Ormanı diye geçiyor. Oldukça küçük bir orman sanırım. En fazla bir gün sürecek bir yürüyüşün ardından barınabilecek bir şehir bulabiliriz."

Vampir HükümdarıWhere stories live. Discover now