Bölüm 60 - Yasalar

134 19 2
                                    

Noah açıkçası Manayı Hissetmeye bu kadar erken ulaşmayı beklemiyordu. Bir tür dar boğaza takılmıştı. Ancak Lunette'yle olduktan sonra mucizevi bir şekilde dar boğazı aşabilmişti.

Tabii ki bunun sebebini az çok tahmin edebiliyordu. Dantianında açık olan tek damarın gittiği yerden kaynaklı bir akış söz konusuydu ve bu onun işine hayli hayli yaramıştı. Tabii bilinçsizce mana aldığı kadar verdiğine de inanıyordu.

Bunu detaylıca öğrenmek istese de yorgun olan Lunette'yi rahatsız etmek istemezdi. Bu yüzden sessizce kalkmaya karar verdi. Kendi gücünü deneyecek bir rakip arayacaktı.

Ancak yatağın gıcırdayabileceğini hesaba katmadı. Gıcırdama sesi oldukça rahatsız ediciydi. Yine de bir şekilde kalkabildi.

Bunun dışında başka bir ses olmaması için özellikle özen gösterdi. Dışarı çıkmadan önceyse Lunette'nin alnına öpücük kondurup, "Hemen geleceğim." demeyi de ihmal etmedi.

Daha sonra kapıyı açtığında birinin yerde uyuya kaldığını gördü. Bu aldığı kölelerden biriydi. Yatacak şu an adam akıllı yatak yoktu. Bu sebeple ne yazık ki herkes yatamıyordu. Fakat o burada uyuduktan sonra diğer odadaki yatağı paylaşabilirlerdi. Neden burada uyumuştu ki?

'Her neyse bu beni ilgilendirmez.' diye düşünüp daha fazla dikkate almamaya karar verdi.

Biraz daha ilerledi ve sonra usulca dışarı çıkıp yürümeye başladı. Etrafta garip bir şekilde çok az kişi vardı ve bu az olan kişiler de bir yere yetişmeye çalışıyor gibiydi.

Noah nereye gittiklerini merak etti. Bu yüzden onları takip etmeye başladı. Adımları yavaştı ama kendinden emindi. Manayı Hissetmeye ulaştıktan sonra bir özgüven patlaması yaşadığını kesin olarak söyleyebilirdi. Rakiplerini zaten çeşitli kurnazlıklarla yenebileceğine inansa da elinde gücün olmasının verdiği güveni hiçbir şeye değişemezdi.

Adım adım ilerlemeye devam ederken düşündü.

'Burası gerçekten de çöplük gibi. Yanan Güneş'e hiç benzemiyor.'

Kalbi o tarikata karşı hem bir nefret hem de bir özlem duyuyordu. Nefret duymasındaki en temel neden o herifti. Her şeyin sorumlusu olan. Yuen'e tecavüz eden o pisliği düşündükçe Noah'ın öfkesi hat safaya çıkıyordu.

Her ne kadar şu an hiçbir şey yapamayacak olsa da gözleri öfkeyle yanıp tutuşuyordu. Tam öfkesi hat safaya ulaşmışken zihninde birinin görüntüsü belirdi.

Toplu siyah saçları olan güzel bir kadının görüntüsü. Ona sevgiyle bakan bir kadının görüntüsü zihninde belirdi. Bu onun annesiydi.

O an öfkesini unuttu ve yerini bir özlem ve hüzün aldı. Annesi olsaydı. Her şeyi ona anlatır, yanı başında hüngür hüngür ağlayabilirdi. Fakat kader ona bu lüksü vermemişti.

'Bir gün... Bir gün Yuen'i kurtaracağım.'

Kendisinin de bildiği üzere Cennet ve Cehennem bir tür alt uzay gibiydi. Ölümsüz olamayan ruhların geneli bu Cennet veya Cehennem alt uzayına giderdi. Neye göre seçildiği biraz karışık olsa da Noah biliyordu ki yeterli güce ulaştığında ikisini de ziyaret edebilecekti.

Açıkçası Yuen olmasa bile ziyaret etmek için belli başlı sebepleri vardı. Ancak bunlar şu an için önemli değildi.

Tüm bunlar olurken adımlarını tamamıyla bilinçdışı bir şekilde attığını anca işittiği sesle fark edebildi.

"Evet! Güzel, güzel. Sanırım herkes toplandı. Gerçekten hızlısınız."

Övgüde bulunan sesi işiten Noah'ın dikkati direkt o kişiye doğruldu. Gördüğü adam orta yaşlı birisiydi. Beyaz kısa sakalları ona daha yaşlı bir izlenim katsa da genç gibi sağlam duran vücudu aksini ispatlar nitelikteydi.

Vampir HükümdarıWhere stories live. Discover now