Kelebek Avı

404 46 12
                                    

Heyecandan ve kalbinin kulaklarında giderek artan sesi yüzünden Kibum'a seslenip seslenemediğine emin olamıyordu Minho. Çünkü Kibum odanın ortasında öylece duruyor duvara bakmaya devam ediyordu. İleri doğru birkaç adım atıp yeniden konuşmaya çalıştı. Ancak boğazı ve dudakları öyle kurumuştu ki çölde susuz kalmış gibi hissettiriyordu. Kibum'un arkasına geçti çünkü henüz yüzüne bakmaya utanıyordu. Bakışlarını Kibum gibi duvarda sabitleyip ciğerlerinde kalan son havayı kullanarak yeniden şansını denedi.

"Aslında böyle hayal etmemiştim. Sana söylemek için düşündüğüm şeyler vardı çok uzun zamandır planladığım şeyler... Biraz beceriksizce olacak belki ama inkar etmeye çalışmayacağım. Kibum ben- " yeniden duraklayıp derin bir nefes aldı Minho bakışlarını duvardaki fotoğraflara değil de Kibum'a yöneltince içini korku ve endişe kapladı. Titriyordu Kibum öyle şiddetle değil ama yinede titriyordu. Minho o sırada Kibum'un elini sıkı bir yumruk yaptığını gördü o kadar sıkıydı ki eklem yerleri kızarmıştı. Daha da kurumuştu boğazı kalbi daha fazla çarpıyordu göğsüne her şeye rağmen cümlesini tamamlamak için yeniden başladı.

"Kibum ben senden, yani ben seni " kalbi ağzından çıkacak gibiydi ama cümlesini tamamlamasına bu kez Kibum izin vermedi. Aniden arkasına dönüp yakasından tuttuğu gibi Minho'yu az önce seyrettiği duvara sert bir şekilde dayadı. Boyu Kibum'dan daha uzun olmasına rağmen o an yakasına yapışmış eller yüzünden daha küçük hissediyordu olabildiğince küçük. İstemsizce kaşları sorgularcasına kıvrıldı Minho'nun bir cevap arıyordu, bir sebep arıyordu. Yüzü Kibum'un yüzüne ilk kez bu kadar yaklaşmıştı hatta öyle ki Kibum her nefes alıp verdiğinde kurumuş dudaklarına ılık bir esinti değiyormuş gibi hissettiriyordu. Kalbi çarpıyordu Minho'nun kalbi yine sınırlarını zorluyordu. Şaşkınlığını atlatınca Kibum'un yüzüne baktı, gözlerine... işte o an canı yandı dudaklarına değen nefes canını yakıyordu, boğazına yapışmış eller canını yakıyordu, bakmaya doyamadığı ve içinde kendini görünce dünyanın en mutlu insanı olduğu o bir çift kedi göz canını yakıyordu... Kibum'un gözlerinin yaşlarla dolu olduğunu gördü ya da öyle sandı çünkü görüşünü bulanıklaştıran kendi gözyaşları yüzünden iyi göremiyordu. Kirpiklerinden kurtulmayı başaran bir damla yaş Kibum'un eline damladı aynı anda boğazına yapışmış ellerden kurtuldu sonra derin bir nefes verdi üstelik nefesini tuttuğunun farkında bile değildi. Tüm bunların yalnızca birkaç dakika sürdüğünü bilmiyordu ama ona seneler geçmiş gibi geliyordu. Kibum arkasına dönüp geri doğru birkaç adım attı. Minho ise olduğu yerden kımıldayamamıştı dizlerinin bağı çözülmüş gibi hissediyordu.

"Senin yüzünden, senin yüzünden!!" diye kükreyip yeniden Minho'ya döndü Kibum. Eliyle saçlarını karıştırıp odada sağa sola hareket etmeye başladı.

"Söz vermiştim ona söz vermiştim ama sen, sen... Tanrım gerçekten aklım almıyor. Beni kandırdın, kandırdın yani bana yalan söyledin. Oysa ben..." diye kızmaya devam ediyordu Kibum ama Minho bu kez araya girdi nihayet kendisinde konuşabilecek gücü bulmuştu.

"Sana asla yalan söylemedim ben hiçbir zaman kim olduğunu bilmediğimi söylemedim. " diye savunmaya geçti Minho. Kibum adımlarını durdurup yine ona yöneldi.

"O bankta otururken sana ismimi yazıp göstermiştim, sana güvenmiştim. " hayal kırıklığı doluydu Kibum'un sesi de bakışları da ve bu Minho'yu daha da çaresiz kılıyordu.

"Adını sen bana söylemeden önce de biliyordum. O yüzden gösterdiğin kağıdı okuduğum zaman güzel isim demiştim. " diyerek tutunacak bir dal bulmaya çalıştı Minho.

Kamera LensiWhere stories live. Discover now