Dökül Bakalım

378 44 32
                                    

Minho önde Kibum birkaç adım geride bir süre yürüdüler. İki tarafı da ağaçlarla kaplı olan bir patika yola girince Kibum içinde oluşan heyecanı bastırmakta zorlanmaya başladı. Bir süre boyunca da ağaçların içinde yürüdüler Kibum şehrin içinden bu kadar uzaklaşmadan Minho'nun böyle bir yeri nereden bulduğunu merak ediyordu. Minho birden durunca Kibum geldiklerini anlayıp etrafına bakmaya başladı. Özel bir yer gibi görünmüyordu ama manzarası gerçekten harikaydı çünkü şu an bulundukları yerden şehrin büyük bir kısmını görebiliyorlardı ve yavaş yavaş alçalmaya hazırlanan Güneş te mazaraya güzellik katıyordu.

Kibum orada Minho'nun ne yapması gerektiğini söylemesini beklerken Minho birden arkalarında duran büyük ağaca tırmanmaya başladı. Kibum şaşkınlıkla bakıyordu ki Minho kısa süre içinde dalların arasından aldığı sırt çantası ile aşağı indi.

" Bir arkadaşımdan bunu bugün için buraya saklamasını istemiştim. " dedi Minho Kibum'a açıklayarak. Sonra çantayı açıp içinden çıkardığı mavi beyaz kareli örtüyü yere serdi ve oturdu Kibum ise sadece Minho'nun hareketini kopyalayarak davranıyordu çünkü şu an doğru düşünemiyordu.

Kuşların iç ısıtan sesi , rüzgarın usul usul esişi öyle huzur dolu öyle rahatlatıcı etkideydi ki Kibum birkaç saniye gözlerini kapatma hissine karşı koyamadı. Gözlerini yeniden araladığında Minho'nun kendine baktığını gördü dudaklarında yine o gülümsemesi vardı sonra Minho'da aynı şeyi yaptı ortamın huzuruna bıraktı kendini.

" Gözlerini kapatınca sanki tüm dünya da seninle birlikte kapanıyor gibi hissediyorsun. Sen göremiyorsan kimse görmüyor gibi bir his. " Gözlerini yeniden açtı Minho tüm süre boyunca ona bakma sırası Kibum'da idi bu kez. Minho kendisine bakınca bakışlarını ondan çekip karşılarındaki şehir manzarasına odakladı. Yanaklarının yine kızardığını hissedebiliyordu.

"Ya da birinin gözlerinin sadece seni görmesini istediğin o hissi hayal et. " dedi Minho yavaş bir tonda.

"Bak Kibum şehre iyi bak, aklına gelenleri söyle, sana ne ifade ettiğini söyle. " diye devam etti cümlesine Minho. Kibum ne diyeceğini şaşırmış öylece kalmıştı ama Minho ondan gerçekten bir cevap beklemiyordu o yüzden sorusunu kendi cevapladı.

"Şurada benim evim var. " diyerek eliyle bir noktayı işaret etti Minho ve Kibum parmağının ucunun gösterdiği yeri takip etti bakışlarıyla.

"Bu yol üniversiteye giden yol, o yolun üzerinde her zaman alışveriş yaptığım market var. Evden 3 arka sokak sonra fotoğraf çektiğim bazen de spor yaptığım bir park var." diye başka noktalar göstermeye devam etti Minho.

"Bütün bunlar bu şehri anlamlı kılmıyor ama oradalar işte varlar ve hayatımdalar. " diye yeniden Kibum'a döndü Minho. Kibum ise tüm bunların ne demek olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ama Kibum burası senin evin" diye öncekilerden uzakta başka bir nokta göstererek devam etti Minho konuşmaya.

"Bu yol üniversiteye giderken kullandığın yol, o yolun üzerindeki geçerken dokunmayı sevdiğin büyük ağaç da orada. "

"Bu sokakta resim malzemelerini aldığın dükkan var. "

"Şurada ki pastaneden sabah kahvaltısı niyetine bazen küçük çörekler alıyorsun. "Diyerek başka başka noktalar gösteriyordu Minho sonunda Kibum'a dönüp bir nefes aldı.

"Bütün bu yerler ise oldukça önemli, kıskanılacak derecede özeller çünkü...Çünkü sana sahipler bu onları güzel yapan. O mahalleyi, sokakları, üniversiteyi, bu şehri güzel yapan sensin. Ben de o pastaneye gidip çörekler aldım, yürüdüğün yollarda yürüdüm, dükkanın vitrinini seyrettim hatta o büyük ağaca dokundum. Ama olduğun yerlerde olmak, seninle olmak hissini karşılayamıyor. Şimdi Kibum istersem eğer içinde benim de olduğum bu yeri en azından benim için özel yapabilir misin? Tüm iyi ve güzel şeylere sebebim olmaya devam eder misin ?" diye sordu Minho koskoca bir umutla.

Kamera LensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin