Motor! Ekşın!

163 20 9
                                    

Birden ne olduğunu anlayamamış kendine saldırmaya kalkan kişilere karşı koyamamıştı Minho. Kelimenin tam anlamıyla gafil avlanmıştı ve sebebini bilmediği halde kendisine nefret ile bakan gözlerin etkisinde kalmış, oldukça şaşırmıştı. Hiç bilmediği bir yönde ilerledikleri fark edince biraz olsun kendine gelmişti.

"Ne halt ettiğinizi sanıyorsunuz siz?!"

Kendinden yaşça küçük olduğunu düşündüğü sol tarafında oturan bir çocuk rahatsız edici bir sırıtma ile konuşmaya başladı.

"Kibum'a bahsettiğim gibi sözlerimizin arkasında duruyoruz."

"Kibum'a bir şey mi yaptınız?!" dedi hiddetle Minho. Her iki tarafında oturan çocuklar var güçleri ile kollarından bastırıp hareket etmesini engellediler.

"Aow şu küçük sevimli yüze de bakın nasıl da sevgilisi için endişeleniyor" diye alay etti aklınca ön koltukta oturan başka bir çocuk ve bu diğerlerini oldukça eğlendirmiş olacak ki kahkahalarla güldüler.

"Kibum'a ne yaptınız dedim!" diye tekrar etti Minho onlara aldırış etmeden.

"Seni bir daha mahallemizde görmek istemediğinizi açıkça belli ettik ama görünen o ki durumdan seni haberdar etmemek gibi bir hata yapmış."

"Bence sen Kibum'a yaptıklarımızı boşver de sana ne yapacağımızı düşün istersen. " diye konuşmaya dahil oldu sağ tarafındaki çocuk Minho'nun bileğini biraz daha sıkıştırarak.

Kör sokak lambalarının aydınlattığı loş bir yolda ilerlemeye devam ettiler ve Minho'nun tek düşündüğü Kibum'a nasıl davrandıklarıydı. Aklı almıyordu yani toplumlarının eşcinsel olayına nasıl baktığını biliyordu ama kamu alanlarında ya da herhangi bir yerde el ele bile yürümüyorlardı ki. Nasıl olmuştu da aralarındaki ilişkiyi öğrenebilmişlerdi. Başına ne gelecekti bilmiyordu ama canının yanacağına emindi. Güçlü bir yapısı olsada sayı üstünlükleri vardı ayrıca Minho hayatı boyunca gerçek anlamda bir kavgaya karışmamıştı.

Araba yavaşlamaya başladı ve çoktan terk edilmiş olduğu belli bir binanın önünde durup Minho'yu yine zorla indirdiler. Nedense Minho daha önce hiç görmemiş olmasına rağmen sürüklediğini binayı oldukça tanıdık bulmuştu. Neler olacaktı bilmiyordu ama aklından geçirdiği olası senaryolar korku ile titremesine sebep olmuştu.

En son karşılaşmalarından beri uzun bir zaman geçmişti ve Kibum biraz Minho'ya yetişebilme kaygısından birazda bunca zaman sonra motorunu terk ettiği yerden yeniden çıkaracak olmaktan oldukça heyecan duymuştu.

Motorun üzerindeki muşambayı kaldırıp motoru olduğu yerden çıkardı. Etrafa dağılan toz genzine yapışmış öksürmesine sebep olmuştu. Hızlı davranmalıydı biliyordu ama yine de aynı anda o kadar şey hissediyor ve aklından geçiriyordu ki bunlar onu engelliyordu.

Derin bir soluk verip motoruna bindi kendi kendine yapabilirim gibi cümleler sayıklıyordu anahtarı kontakta çevirirken. Direksiyonu sıkıca kavrayıp yine derin bir nefes aldı ve yola koyuldu.

Vücudu önceden alışık olduğunu şeye çok kısa sürede uyum sağlamış kasları ve eklemleri olması gerektiği gibi pozisyanlanmıştı. İlerledikçe geriye dönüyor gibiydi önceden yapmayı sevdiği tek şeydi bir isminin bir kimliğinin bir ailesinin bir uyruğunun olmasının öneminin olmadığı özgürlük ne demekse tam olarak onu yaşadığı şeydi motora binmek ve vazgeçmesi çok acıklı olmuştu.

Tamamen içgüdüsel olarak yolda ilerliyordu ve adrenalin vücudunu sarmış damarlarında akan kanı hisseder hale gelmişti. Kışın soğuk rüzgarı motorun sürati ile daha da keskin halde geliyordu. Bir an için gözlerini kapadı ve tüm hissettiği şu déjà-vu denen bir andı. Yanlış mahallede ağabeyini kurtarmak için koşuşturması aklına geldi ve uzun zamandır soluk alamıyormuşta hayata dönmüş gibi oldu nefesi. Frene yüklenip aniden geri döndü hatta öyle ki lastik izleri bıraktı caddede. Şimdi içgüdüsel olarak değil bilerek gidiyordu Minho'ya ve bir başka déjà-vu anına daha izin vermeyecekti.

Kaçıncı yumruğu yiyordu Minho bilmiyordu gerçi yediği tekme miydi yumruk muydu onuda bilmiyordu ama karşı koyacak saldırıya cevap verecek takati kalmamıştı. Ağzında demir ve toprak karışımı bir tat vardı sanıyordu ki bu kanının tadıydı. Ne karnına yediği tekmeler ne patlayan dudağı acıyordu. Kalbi acıyordu kalbi, kalbi haline acımıyor hatta kızıyordu. Sanıyordu ki son noktasındaydı ve buranın başka kim için son noktası olduğunu biliyordu. Kendine kızıyordu çünkü Kibum'a aynı şeyleri yeniden yaşatacağını düşünüyordu. Sesini tüm dünyadan saklayacak yine diye geçirdi içinden ve bu kez ben konuşmasını sağlamak için yanında olamayacağım. Kulaklarında Kibum'un daha önce kendisine söylediği cümleler yankılanıyordu ard arda... " Herşey için teşekkür ederim. ", " Dökül bakalım Choi" , " İyi geceler Froggy " ve daha bir sürü bir sürü Kibum'un eşsiz sesi. Yerde öylece kıvrılmış savunmasızca sonunu beklerken gözüne yansıyan parlak ışıkla biran olsun tepki verebilir hale geldi Minho. Galiba bu ona doğru yürüyeceğim ışık dedi kendi kendine. Tam tüm seslerin görüntülerin yavaşça silineceğini düşünüyordu ki bir motor sesi yayıldı kulaklarında,oğlanlar artık küfür etmiyordu,hakaret etmiyordu hatta sessizleşmişlerdi garip bir şekilde. Kavga sesleri gelmeye başladı yine ama kendisine vuran yoktu. Doğrulup olup bitene bakmaya çalıştı ve bulanık da olsa görebildiği şey Kibum'un kavga ettiğiydi. Telaşla ayağa kalkmaya çalıştı ama başı dönüyordu var gücüyle bağırdı Kibum diye ve Kibum sese doğru bakıp dikkati dağılınca karşı tarafa fırsat vermiş oldu ardından da kendini yerde bulmuş oldu. Minho'nun seslenişleri çığlıklara dönüşmüştü Kibum'un canını yaktıklarını görmektense dayaktan gebermeyi tercih ederdi.

Karnına yediği tekmelerin arasında birkaç gün önce kendisini tehtid eden
Joonseo'ya gözlerini dikip gülerek
"Bu iş burda bitmedi" dedi Kibum ve siren sesleri başladı her tarafta. Öyle şaşırmıştı ki Joonseo ve pisliğine bulaştırdığı arkadaşları kaçmak akıllarına bile gelmemişti ki daha sonra bu yaptıkları Minho ve Kibum'un şikayetçi olması önceden yaptıkları ufak tefek serseriliklerle birlikte 1 ila 3 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmalarına sebep olacaktı.

Dizlerinin üzerinde Minho'nun yanına gitti Kibum polis başındaki çocukları enseleyince. Minho'nun başını dizlerinin üzerine koyup yüzünü avuçlarının arasına aldı.

" Yetiştim,yetiştim,yetiştim" diye tekrarladı defalarca. Ve Minho Kibum'a ilk söylediği cümleyi söyledi yeniden. " Gelmişsin" dedi boğuk bir sesle.

Çok canları yanıyordu evet Kibum'un sırtı haftalarca mor kalacaktı, Minho'nun dudağının patlaması yerde yatmasından enfeksiyon kapmış uzun süre konuşurken yemek yerken zorluk çekmesine sebep olacaktı. İkisinin de yumrukları acıyacak, hemen hemen tüm kasları ağrıyacaktı ama Minho'nun sızlandığı tek şey daha doğrusu en çok sızlandığı şey canını acıtacağını düşündüğü için Kibum'un tamamen iyileşinceye kadar öpüşmeye razı gelmemesi olacaktı. Ama Kibum'un Minho'nun hasta hallerinin ne kadar mızmız olabileceğini anlamasına sebep olacaktı bütün bunlar. Aralarında bağ olarak adlandırılabilecek ne varsa her yumruğa bir kat şeklinde güçlenmişti.

" Motorun... Motora binmişsin Kibum" dedi Minho olanca gücüyle.

" Şişh,yorma kendini. Değerdin buna değerdin. Konuşmayacağımı söylemiştim ama sen bunu değiştirdin hatırlasana. Senin iyiliğin için herşeyi yaparım. " dedi eğilip Minho'nun alnından öperken.

Gelen ambulansa bindiklerinde ikiside konuşmuyordu. Ama tıpkı yaptıkları yanlış olmasına rağmen komik olduğu için azar yerken gülmelerini tutmaya çalışan çocuklar gibi birbirlerinin yüzüde bakmadan acılarına rağmen gülüşlerini gizlemeye çalışıyorlardı.

AN: Aslında kafamda çok daha aksiyon dolu şeyler yazmayı pilanlamıştım ama işler hayal ettiğim gibi olmadı. Hatta SW VCR larından yararlanacaktım ama Kibum ve Minho'nun en azından benim hikayemde oradaki görüntülerine uygun olmadıklarını düşündüm. Ayrıca Kibum'un motora binmesi de yine eski VCR lardan aklıma gelen bir fikir çünkü üzerinde gerçekten havalı görünüyor ♡♡. İyi okumalar can parçaları!

Kamera LensiWhere stories live. Discover now