Geçen Sene Bugün

259 23 40
                                    

Sertçe esen rüzgar vücudunu titretti Kibum'un kabanının içinde tıpkı kabuğuna çekilen bir kaplumbağa gibi küçülmeye çalıştı. Ellerindeki poşetler yüzünden ceplerini ısınmak için kullanamıyordu Minho da ellerini ısıtmak için yanında yoktu. Ah tabi ya Minho, galerideki işi bitince arayacağını söylemişti ama markete uğraması gerektiğini hatırlayınca tamamen aklından çıkmıştı. Eve gider gitmez haber vermeliyim diye düşünüp adımlarını hızlandırdı. Mahallesinin olduğu köşeyi döndüğünde garip hissetmeye başladı. Hani birilerinin size baktığını düşündüğünüz o garip his... Korku filmi izleyemiyor olabilirdi ama Kibum cesur bir adamdı arkasına dönüp görebildiği açıların hepsini kontrol etti, kimsecikler yoktu. Kafası karışmış şekilde önüne dönmüştü ki yüreği ağzına geldi. Dehşetle açtığı gözleri karşısındakinin kim olduğunu anlayınca yerini sorgulayan bakışlara bıraktı.

"Joonseo?"

Joonseo, Kibum ve ağabeyi bu mahalleye taşındığından beri arada sırada görüştükleri hatta Seungbum hyungun arkadaşlık kursun diye Kibum'u zorladığı ama aralarındaki üç yaş farkından dolayı Kibum'un çokta vakit geçirmeyi sevmediği bir çocuktu. Zaten Seungbum hyungun ölümü üzerine Kibum herkesle olduğu gibi onunla da görüşmeyi kesmişti.

"Öyle birden karşıma çıkınca beni korkuttun!"

"Seungbum hyungun ölümü hepimizi üzdü ama seninle ilgili hoşumuza gitmeyen şeyler var." dedi kibirli bir şekilde Joonseo. Kibum başta şaşkınlığını gizleyemedi ama Joonseo'ya da aynı şekilde karşılık vermekten de geri durmadı.

"Öyle mi? Siz kimsiniz?" diye sordu Kibum alaycı bir tavırla ve Joonseo'nun arkasında birkaç noktaya baktığını görünce bakışlarını takip etti ve az önce göremediği kişilerin mahallede birkaç noktada durup kendilerini seyrettiğini gördü. Demek kendisini izleyen biri olduğunu düşündüğünde yanılmamıştı.

"Evine girip çıkan şu esmer uzun boylu çocukla olan münasebetinden hoşlanmıyoruz. O yüzden sana bir haber verelim çünkü ikinci bir sefer olduğunda bizi öylece durup seyretmeyecekler." dedi Joonseo ve Kibum'un cevap vermesini beklemeden bilerek omuz atarak yanından yürüyüp gitti.

Kibum yaşadığı saçma olaya gülüp yoluna devam etti. Eve girip poşetleri mutfağa bıraktı ve koltuğa yerleşirken Minho'nun numarasını tuşladı. Birkaç saniye sonra Minho'nun insana dinginlik veren derin sesini duyunca bir sıcaklığın vücudunu dolaştığını hissetti.

"Unuttun değil mi galeriden çıkarken aramayı" dedi Minho hafif bir sitemle, suçlu suçlu kıkırdayıp olayı çevirmeye çalıştı Kibum.

"Aman da aman nasıl da tanırmış sevdiceğini"

"Hiç tatlı olmaya çalışma haklıyım Kibum" dedi Minho ve ekledi "O yanaklarını da boşuna şişirme"

Kibum gerçekten yanaklarını şişirmişti bir an şaşırdı ama yine de gözlerini devirdi Minho'ya cevap olarak telefonda konuştuklarını unutarak.

"Göz devirerek beni dinliyorsun değil mi Kibum? Bak gelir seni ısırırım" söyledikten sonra cümlenin tüm otoritesini bozacağını biliyordu Minho ama dayanamadı ve hattın öbür ucundan Kibum'un dolu kahkahası duyuldu.

"Yaa ısıramaz ki, ısıramaz ki, gelsene hadi gelsene, gelsene..." diye Minho'yu kışkırtıp konuya devam etti Kibum ve bir süre gülüşlerini dinlediler birbirlerinin.

" Şu an yanında olmayı gerçekten çok isterdim." dedi Minho sonrasında gülüşmelerin konuşurken bir sürü duyguyu yaşıyorlardı. Bu cümle üzerine biraz önce yaşadıkları geldi aklına ama Kibum'un ama tabi ki bu konudan bahsetmeyecekti.

Kamera LensiWhere stories live. Discover now