Sonsuzluk ve Ötesine

177 18 14
                                    

Kibummie, oğlum;

Sana böyle seslenmemde bir sorun yok değil mi? Bunları sana yazmak ne kadar zamanımı alacak bilmiyorum ama yapmak zorundaymışım gibi hissediyorum. Zaman algımın günümüze döndüğü zaman yazma fırsatım oluyor ancak ve bazen bir cümleyi tamamlayamayacak kadar kısa sürebiliyor. Endişelenme bütün bunları sana kendimden bahsetmek için yazmıyorum, senden bahsetmek için yazıyorum.

Zihnimde milyonlarca kez yeniden yaşadığım o anı hatırlıyorum. Ev telefonunun çalıp hastaneye gelmemiz gerektiğini söylediklerini oğlumun ufak bir kaza geçirdiğini söylediklerini hatırlıyorum. Ama ne yazık ki bahsedilen kazanın çokta ufak olmadığını da hatırlıyorum, arabadan çıkan iki evladımın bedenini teşhis etmek zorunda kaldığımı da... O zaman ağabeyin ve senin bir kampta olduğunuzu bilmiyorduk o yüzden sizin de o arabada olduğunuzu düşünmüştük ancak yapılan aramalar aksini söylüyordu o yüzden bizde hayatta ama herhangi bir yerde olduğunuza kendimizi inandırmıştık. Seneler boyu size ulaşmayı denedik dedeniz ile beraber ancak sonuç alamadık Daegu'da kapısını aşındırmadığımız çocuk esirgeme kurumu kalmadı ancak sizden iz bulamamıştık. Bizde en yakın illerden başlayarak aramaya devam ettik. Maddi manevi zorluklar yaşadık öyle ki oğlumu ve gelinimi kaybettiğime tam anlamıyla üzülemiyordum bile, çünkü sizi bulma isteğinin bana verdiği umut herşeyin ötesindeydi. Beş yıl sonra kaldığınız yetimhaneye ulaşmayı başardık ancak siz orda yoktunuz. Kimse tam olarak nasıl başardığınızı anlayamıyor ama kaçmışsınız."

Okumaya bir ara verip derin bir nefes aldı Kibum, çok fazlaydı gerçekten çok fazlaydı şuan hissettikleri ancak genelde olduğu gibi bir gözyaşlarına boğulmadı aksine son cümleyi tekrar tekrar okuyup gülümsedi. Kendisi bile nasıl kaçmayı başardıklarına anlam veremiyordu.

" Seoul sokakları kazan biz kepçe sizi aramaya başladık ama çok başka bir yerdeydik nereye bakacağımızı bizde bilmiyorduk. Bütün bunların üzerine dedeniz Taeyung'a bir akciğer rahatsızlığı teşhisi konuldu. Aslında hücrelerinin hep taşıdığı birşeymiş ancak yaşının,iyi beslenmemesinin, stresin ve türlü türlü süslü doktor lafları yüzünden ortaya çıkmış işte... Umarım ne sen ne de Seungbum o hücrelerden almamışsınızdır. "

Seungbum hyungun birkaç kere sigara içmeyi denediğini ancak sonrasında öksürük krizlerine girip vazgeçtiğini hatırladı Kibum. Yüzlerini bilmediği sokakta görse tanımayacağı kişilerden hücreler alıyor belki alışkanlıklar belki davranışlar belki de benzer görüntüler alıyordu ancak hiçbirini bilmiyordu. İnsan olmak çok tuhaf diye düşündü, gerçekten tuhaf...

" Onu hayatta tutmaya çalışırken aynı zamanda sizi aramaya devam ettim. Ne var ne yoksa satıp savıp Seoul'e yerleştik. Ancak başarılı olamadım ne sizi bulabildim ne de eşimi hayatta tutabildim. Onu da toprağa gömerken daha önce beni aklı başında tutan tüm umutlarımı da gömdüm. Üzüntünün sebep olduğunu sandığım küçük unutkanlıklar başladı ve sonra daha büyükleri. Alzheimer hastası olduğumu ve çoktan ilerlemiş bir seviyeye geldiğimi öğrendikten kısa bir süre sonra buldum Seungbum'u. Nasıl eve döneceğimi bilmediğim için bir bankta ağlıyordum ve yirmili yaşlarında bir çocuk neden ağladığımı sormak için yanıma geldi. Nasıl eve döneceğimi bilmiyordum ama o çocuğun en sevdiği şarkıyı hatırlıyordum. "

Ağlamaya başlamadan önce boğazda hissedilen o garip ağrıyı fark edince bir kez daha durdu Kibum. Çünkü o da bahsi geçen şarkıyı biliyordu. Nasıl unutabilirdi ki ölürken ağabeyine söylediği şarkıyı.

" Sonrasında beni bu hastaneye yerleştirdi işte. Resmen torunum olduğunu ispatlamak için kan testleri yapıldı ve şükür ki pozitif sonuçlandılar. Seungbum'u öyle kocaman olmuş görünce neler kaçırdığımı fark ettim. Kocaman olmuştu parmaklarımla sayamayacağım kadar çok geçmişti yıllar. İşte o zamandan sonra kaçırdıklarımı zihnimde tamamlamaya başladım ve bunu yapmam beni normal insan sıfatından uzaklaştırıyordu. Seungbum senin benim varlığıma henüz hazır olmadığını söylüyor. Umarım günün birinde benimle tanışacak cesarete sahip olursun. Nasıl göründüğünü gerçekten çok merak ediyorum.
Yazmayı da unutmadan önce söylemek istediğim son birşey daha var zarfın içindeki anahtar Daegu'da ki evinize ait,bıraktığınız gibi duruyor. Olur da görmek istersen diye adresi de yazacağım. Belki sana bunları yüzyüze söyleme fırsatım olmayabilir ama Kibum oğlum;

Kamera LensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin