Tanışman Gereken Biri

274 28 47
                                    

Nefesi kesilip geri çekilince Kibum ne yapacağını şaşırdı bir an için kendisini ziyaret eden cesaret yüzünden yaptığı şeye kendisi bile inanamıyordu ve bu durumdan nasıl sıyrılacağını da bilmiyordu çünkü bu kez geçen defa olduğu gibi hızlıca eve girip saklanamazdı. Başını eğmişti ve kendi nefesini düzenlemeye çalışırken Minho'nun göğsünün tıpkı kendisi gibi hızlı olan inip kalkışını izliyordu. Bir şey söylemem gerek diye düşündü ama ne? O böyle düşünürken Minho sessizliği bozdu.

" Woah, vay canına Kibum senden böyle bir şey hayatta beklemezdim. Biri bana böyle öpüşeceğimizi ve bunu senin başlatacağını söyleseydi hayal kurduğunu söylerdim. Hayal demişken dudakların hayal ettiğimden çok daha yumuşak bütün yumuşak şeylerle doldurulmuş gibi sanki ve şu an her zamankinden daha pembeler. Tatlarına bayıldım hadi yine yapalım" deyip Kibum'un belindeki tutuşunu güçlendirdi aynı zamanda gözlerini kapatıp büzdüğü dudaklarını Kibum'a doğru uzattı. Biraz önceki gibi Kibum'un yumuşaklığı ile buluşacağını düşünürken kolunda hissettiği acı ile gözlerini açtı. Kibum koluna vurunca eti şak diye ses çıkarmıştı.

"Edepsiz" dedi Kibum Minho'nun kucağından hırsla kalkarken.
" Tadına bayılmışmış." diye söylendi üstünü başını düzeltmeye çalışırken.

Oturduğu yerde sırıtmaya başladı Minho şu an Kibum'un yanaklarını mıncırmamak için kendini tutuyordu. Yüzünde o sırıtan ifade ile konuşmaya başladı.

"Utandığın için böyle davranıyorsun değil mi hem dayanamayıp beni öptüğün için hemde söylediklerim yüzünden değil mi?" dedi ve sırıtması gülüşlere dönüşmüştü çünkü Kibum'un ayak ucundan saç tellerine kadar kızardığını görebiliyordu.

Kibum önce gözünün önüne dökülen saçları çekip çenesini yukarı kaldırdı Minho'nun yanıldığını göstermek zorundaydı.

" Hiçte bile! Ben senin başlattığın şeyi tamamlamaya çalışıyordum." dedi aklına gelen en mantıklı bahane ile ama bu Minho'nun daha da şiddetle gülmesine sebep oldu. O güldükçe Kibum huysuzca ayağını yere vuruyor, Kibum ayağını yere vurdukça Minho'nun daha çok gülesi geliyordu.

Minho Kibum'un öfkesini fark edip kendini tutmaya çalıştı ama o kadar gülmek isterken çokta kolay olmuyordu yapabildiği kadar düz Kibum'a bakmaya çalıştı. Sarı saçları herbir yöne dağılmış şekilli kaşları kıvrım kıvrım olmuştu. Ne kadar sevimli durduğunu görünce kıkırdamalarını tutamadı ve aniden Kibum da gülmeye başladı deyim yerindeyse kahkahalarını püskürtüyordu. Oldukları halin komik bir yanı yoktu ama komikti işte. Minho dayanamayıp Kibum'un elini yakalayıp kendine doğru çekti ve Kibum kendisine yeterince yaklaştığında kollarını beline doladı. Annesine sarılan çocuk gibi görünüyordu ve kafası güldükçe Kibum'un karnına sürtüyordu. Bir süre de böyle güldüler. Sonunda Kibum Minho'nun saçlarını karıştırıp

"Bu kadar yeter Froggy!" dedi.
Minho Kibum'u sarmayı bırakmadan boynunu olabildiğince geri atıp çenesini Kibum'un karnına dayadı. Yüzünde şaşkın bir gülümseme ile
Kibum'a doğru baktı.

" Froggy mi? " dedi sanki daha önce duymamış gibi.

" Evet, Froggy kurbağaya benziyorsun çünkü öyle birden aklıma geldi. "

" Öyle birden demek, bu Froggy öpünce prense dönüşen kurbağadan mı ? " diye sordu Minho ukala bir ifade ile.

" Yok bu öpünce çok başka bir şeye dönüştü. " dedi Kibum gözlerini kısarak.

Kamera LensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin