İlk Kez Ama Son Değil

572 54 11
                                    

Derse yetişebilmek için koşarken arkasına dönüp Kibum'a bakma dürtüsüne karşı koyamamış bir kerecik daha görebilmek için başını çevirmişti Minho ama başını çevirdiğinde Kibum'un ona baktığını görmeyi aklının ucundan bile geçirmemişti. Kibum'un hala kapıdan içeri girerken olduğu gibi başı eğik olacağını düşünmüştü ama yanılmıştı ve bu yanılgı onun kanını hızlandırmış mutluluk hormonunun en üst seviyede salgılanmasını sağlamıştı. Ne yazık ki çok geçmeden Minho'nun görmeyi beklediği şey oldu ve Kibum panikle başını aşağı eğdi. Olsun bu kısacık an bile Minho'ya yeterdi, en azından şimdilik...

Kibum sınıfına girmiş her zamanki yerini almıştı. Karalama defterinde temiz bir sayfa açıp karakalem malzemelerini çıkardı. Sınıf giderek diğer öğrencilerle doluyordu ama kimse pencere kenarındaki çocuğu fark etmiş gibi görünmüyordu. Bir 'günaydın' yeter diye geçiriyordu içinden Kibum ilk zamanlarda ama artık kimseden bir şey beklemiyordu. İçine kapanık yetim çocuk olmak kimseden hiçbir şey beklememeyi, haketmemeyi gerektiriyordu diğer insanların gözünde çünkü. Kibum hazırlıklarını tamamladığında içeriye giren Bay Kwon öğrencilerini selamlayıp heyecanla bu haftanı konusunu anlatmaya başladı.

'Bugünkü dersimizde sizden flipbook* yapmanızı istiyorum. Kısa bir an ama size ait olmalı onun için öncelikle kağıtlarınızı olmasını istediğiniz boyuta kadar küçültün sonrası size kalmış daldan havalanan bir kuş, suya dalıp çıkan bir balık artık ne olursa, yaşayan bir şeyler çizmenizi istiyorum. Hadi başlayabilirsiniz.' deyip masasına kuruldu Bay Kwon ve önüdeki dosyaları incelemeye başladı.

İçi ölmüş bir insana yaşayan bir şeyler çiz denmesi çok saçma gelmişti Kibum'a ve fikri çok saçma bulduğu için zaman geçmesine rağmen boyutlarını küçültüp ayarladığı kağıtlar bomboş duruyordu. İfadesi donmuş gözleriyle pencerden dışarı baktı ama dışarısını görmüyordu, derse başlamadan önce gördüğü koşan çocuğun sahnesi yeniden canlandı gözlerinde sonra hiç tereddüt etmeden kalemi eline alıp çizmeye başladı.

Dosya incelemesine ara veren Bay Kwon sıralar arasıda dolaşıp öğrencilerinin neler yaptığını kontrol etmeye başladı. Kendisine yaklaşan adım seslerini duyup başını kaldırdı Kibum, Bay Kwon gözlüklerinin duruşunu düzeltmiş çizdiği şeylere bakıyordu.

'Koşan bir adam... işte bu gerçekten hayatın içinden yaşayan bir sahne, aferin Kibum.' dedi Bay Kwon memnuniyetini belli ederek ama Kibum sadece saygıyla başını eğdi. Konuşmuyor olabilirdi ama saygısız biri değildi. Bay Kwon masaya birazcık eğilip Kibum'un elinden aldığı kalemle bazı yerleri düzeltmeye başladı.

'Adamın sol tarafını biraz daha koyu gölgelendir ayrıca uzaklaştıkça küçülen gölgesinin tonlamalarıını kademeli olarak azalt, bir de şu son karedeki geriye bakış sahnesinde saçları biraz daha kabart böylece yüzünün silüetini geri planda bırakmış olursun.' diyip başka bir öğrenciye yöneldi Bay Kwon.

Sondan başlayarak Bay Kwon'un dediklerini yapmaya başladı Kibum, gerçekten adamın saçlarının koyulaştırıp yoğunluğu artınca yüzü gizleniyordu. Kibum adamın yüzünü gizlemeyi tercih etmişti çünkü bakışları buluştuğu anda başını aşağı eğdiği için yüzünün ayrıntılarını çizemezdi. Böyle silik bir silüet olarak kalması daha iyiydi. 

Uzun ders saatinin sonunda Kibum flipbookunu çizimini bitirmiş hatta kağıtlarını bile birleştirmişti. Artık cebe sığabilecek boyutta koşan bir adam kitabı vardı. Bitirdikten sonra birkaç kez sayfalarla oynayıp görüntüyü kontrol etti. Ama nedense her yapışında sincabın kendisine baktığında hissettiği o sıcaklığı hissediyordu. 'Bana bakmadı' diye elindeki küçük kitapla oynamayı bırakıp çantasına kaldırdı. Bu Kibum'un Minho'yu ilk kez çizişiydi.

Minho tüm ders hatta gün boyu gülümsemesini durduramadı. Aklından o anı uzaklaştırıp derse odaklanmaya çalışıyordu ama makina teknolojileri ile teknik terim dolu olan ders bunu iyice zorlaştırıyordu. Aldığı her nefeste rüyasını gerçekleştirebilmeyi diliyordu. Her hücresi her bir yanı tarif edemediği bir duyguyla kaplıydı. Hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu Minho ve zihni bir an olsun hayal kurmaktan vaz geçmiyordu. Gülümseyen bir Kibum hayal ediyordu, keyifle kahkaha atan bir Kibum, konuşan bir Kibum hayal ediyordu yumuşak ses tonlu böyle insanı alıp götüren, uyuyan bir Kibum hayal ediyordu, uyuyan ve uyandığında gördüğü ilk insan Minho olan bir Kibum....

'Choi Minho! 35mmlik lenslerin kullanıldığı kameraları ve çekim tarzlarını söylemeni istiyorum. Bu üçüncü oldu.!' diyen tok bir ses böldü Minho'nun hayallerini şarkının en güzel yerinde araya giren tanıtıcı radyo sloganı gibi bütün atmosferi mahfettmişti Bay Son'un sesi. Minho oturuşunu dikleştirip elini ensesine götürmüştü çünkü dersi dinlemediği ortaya çıkmıştı üstelik şu an duyduğu utançtan bildiği şeyleri bile hatırlayamıyordu.  

'35mmlik lensler hemen her kameraya uyumludur. Çekeceğimiz kompozisyona göre odak uzaklığı seçimini yaparız. Örneğin portre çekimi için odak uzaklığı 35mmlik değerlere göre 85-135 arası değer alır. Ya da manzara çekimi yapıyoruz çok daha fazla alanı görüntüye sığdırmalıyız bu durumda da uzaklığı daha düşük 16- 40 arası değerlerde çekim yapmamız gerekecektir.' diye cümlesini tamamlayıp deri bir nefes verdi Minho nasıl olmuştu bilmiyordu ama kelimeler doğru olup olmadığını bile düşünmesine fırsat vermeden dökülüvermişti ağzından ama Bay Son'un eski haline dönen kaşlarını görünce doğru bir şeyler yaptığını fark edip rahatladı. Bu Minho'nun Kibum yüzünden ilk kez zor durumda kalışıydı. 

AN: flipbook* devam eden resimlerden bir görüntü oluşturmak ne olduğunu daha iyi anlamanız için medyada örneğini paylaştım ^^ Resim ve fotoğrafçılıkla ilgili terimlerde uydurma değil, 4 yıl resim dersi almıştım fotoğrafçılıklada yakından ilgileniyorum her şey sadece size daha gerçekçi bir hikaye okutabilmek için ^^ Hepinizi çok seviyorum <3 

Kamera LensiWhere stories live. Discover now