4//Karşılık

9.8K 1.1K 362
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

Sınır, 140 yorum

İyi okumalar dilerim~~~

...............

    Jeon Krallığı / Jeon Jeongguk'un Odası

    Jeongguk, yapılan şenlikten sonra eve dönüş yolculuğundan geçirdiği uzun ve yorucu yolculuktan sonra yeniden gözlerini yeni güne kendi yatağında açtığı bir sabahta, odasında bulunan masasında yanında mürekkebi ve tüy kalemi varken eli çenesinde düşünüyordu. Henüz mürekkebe batırmadığı kalemi masanın üzerinde bir ileri, bir geri ittiriyor, sık sık oflayıp pufluyordu. 

Üzerinde krem gecelikleri vardı. Ayakları çıplak, saçları omuzlarından dökülecek şekilde salıktı. Odaya kimsenin girmemesi için bizzat tembih ettiği kişisel muhafızları kapalı beyaz kapının ardında nöbettelerdi. O ise burada, önündeki boş kağıdın üzerine bir çizik bile atamamışken dertli dertli düşünmekteydi. 

"Ne yazsam acaba?" Gözlerini masanın diğer tarafına bıraktığı katlanmış mektuba çevirip bir kez daha ofladıktan sonra söylenmiş, uzanıp mektubu ellerinin arasına almıştı. Küçüklüğünden beri mektup yazma konusunda eğitim alıyordu. Bu konuda gerçekten iyi olduğuna inanıyordu ancak şu anki durumunda bu yeterli değildi. 

O, mektuplarında karşı tarafı nasıl kelimeleriyle etkileyeceğini öğrenmişti hep. Şimdiyse birini kendisinden soğutması gerekiyordu. Üstelik bunu yaparken gerçekçilikten de uzaklaşmamalıydı. Yüzünde ağlar gibi bir ifade oluşurken elindeki mektubu bir kez daha okumuş ve kendi kendine, "Pekala," demişti cesaretini toplamak için. "Bunu yapabilirim." 

Az da olsa başarılı olan bir cesaret aşılama seansından sonra Prens Taehyung'un mektubunu yeniden masanın bir köşesine bırakmış, kalemini eline almıştı. Kalemin ucunu mürekkebe batırdı ve ardından derin bir nefes alıp mavi gözlerini boş kağıdın üzerinde gezdirdi. Daha sonra ise kağıdın sol üst köşesine hitap kısmıyla başladı. 

Sevgili Prens Kim Taehyung,

Yazdıktan sonra kalemi kağıttan kaldırıp nasıl göründüğüne bakmış, "Çok mu samimi oldu acaba?" demişti kendi kendine. Bir süre daha baktıktan sonra gerçekten öyle gözüktüğünü fark ederek yanaklarını şişirdi ve önündeki kağıdı eline alıp buruşturdu, odanın herhangi bir yerine fırlattı. Hemen sonraysa önüne yeni bir kağıt çekti. 

Değerli Prens Kim Taehyung,

"Evet, bu daha iyi oldu sanki." İkinci defa giriş kısmını yazdıktan sonra geri çekilip sesli bir şekilde okumuş, diğerinden daha mesafeli olduğunda kanaat kılınca memnun bir tavırla gülümsemişti. Yine de, hala işin çok başındaydı. Ne yazacağını bilmiyordu. Hayır diyemezdi. Ablası bunu katiyen yapmaması gerektiğini söylemişti. Evet diyemezdi. O zaman iş çok hızlı bir şekilde çığırından çıkardı. 

"Belki de birbirimizi hiç tanımadığımızdan söz açmalıyım." Elini çenesine yaslayıp birkaç dakika düşündükten sonra mırıldandığında, bu fikrin aklına yattığını hissediyordu. Eğer bu tip bir mektup yazarsa zaman kazanırdı. Zaman kazanması da onu kendisinden soğutmak için daha çok fırsata sahip olması demekti. 

"Bir de bu işe başlarken yalnızca bir kez yazıp bırakacağım diyordum..." Kendi kendine acırken yeniden mırıldanmış, iç geçirip kalemi yeniden mürekkebe batırmıştı. Ardından kağıdın üzerine getirdi ve tüm omega nezaketini kullanırken ve olabildiğince nazik olmaya çalışırken yazmaya başladı. Prens Taehyung'un omegalardan hoşlanmadığı gibi nezakete de mesafeli yaklaşması şu anda epey işine gelirdi. Yine de, buna dair herhangi bir fikri yoktu. 

love story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin