9//Karmakarışık

9K 1K 489
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

Sınır, 160 yorum

İyi okumalar dilerim~~~

...............

   Jeon Krallığı / Ormanlık Alan

   Vakit öğleye yaklaşırken ve gökyüzünde parıldayan güneş sıcaklığını iyiden iyiye hissettirmeye başlarken Kim Taehyung abisiyle birlikte bu krallığa gelmek için kullandığı at arabasında, dönüş yolundaydı. Zihni tıka basa doluydu ve o önce hangi düşüncenin ucundan tutması gerektiğini bilmediği için yalnızca yerinde dimdik bir şekilde oturuyordu. Ah, bir de gözlerinin altı alışılmadık bir şekilde mosmordu çünkü önceki gece hiç uyumamıştı, uyuyamamıştı. 

Bunun elbette ki yegane sebebi gece yarısından sonra yaşadıklarıydı. O, hayatı boyunca kendisini alışılmışın dışında olduğuna inandıran bir adamdı. Ne annesine ne de babasına benzediğini savunurdu, bilinmedik kılıç teknikleri oluşturmaya çalışırdı, alerjisi onu diğer insanlardan ayırırdı ve söz konusu eş seçimi olduğunda da bu geçerliydi. 

Kim Taehyung, garip bir biçimde kimseyle aynı olmamaya çalışıyordu. Bu yüzden annesinin ona kızgınlığında göndermeye çalıştığı yardımcı olacak omegaları bile reddetmişti hep. Ona göre o omegalardan hoşlanmıyorsa bitmişti. İçindeki alfanın ne düşündüğü ve ne istediği hiçbir zaman umurunda olmamıştı. 

Ta ki, dün geceye kadar. 

Dün gece... Onun için cehennemden özel olarak ayrılmış bir köşeye oturmuş gibi hissetmesine sebep olmuştu. Hiçbir zaman türü gereği doğal eşi olan omegalarla yakın temasta bulunmamış biri olarak bu duruma düşmesi utanç vericiydi. Oysa yalnızca kılıç antrenmanı yapıyorlardı ve birbirlerine kur bile yapmamışlardı. Yine de hiç hissetmediği şeyleri hissetmişti. 

Kendisi hakkında bildiği pek çok şeyin paramparça olduğunu hissediyordu ve değişikliklerden o kadar da haz etmeyen bir adam olarak bunu rahatsız edici buluyordu. Jeon Jeongguk, rahatsız ediciydi. Bir omega olmasına rağmen savaşmayı biliyordu. Bir alfayı omegalardan ayıran en önemli ölçütü kırıp geçmişti ve Taehyung'un onun yörüngesine girmesinin sebebi de tam olarak buydu! 

Yemek masasında aile üyeleri ve saray aşçısı dışında kimsenin haberdar olmadığı alerjisini tahmin ediyor, onu zehirlenmekten kurtarıyordu. Bu rahatsız ediciydi çünkü Taehyung'un bu bilgiyi isteyerek verdiği prenses bile o anda durumu fark etmemişti. Ve kafa karıştırıcıydı bu biraz da. Düşünmesi gerekenler listesindeydi. 

Park Krallığı üzerine uygulanacak yaptırımları düşünmesi gerektiği yerde zihninde dolanan tüm bu saçmalıklar da rahatsız edici ve sinir bozucuydu! Sırf bu yüzden uyuyamamış olması ise itibarını bir kenara bırakıp saçını başını yolmak istemesine sebep oluyordu. 

Yine de kaba taslakta olsa kararını vermişti. O omegadan uzak duracaktı. Prenses Hei-Ran'ın gönlünü alır ve onunla kaldığı yerden devam eder miydi bilmiyordu, zaten bu kararını o kadar da etkilemiyordu. Ne olursa olsun, o omegadan yapabildiği kadar uzak duracaktı. Çünkü o omegalardan hoşlanmıyordu ve tam manasıyla bir omega tabirine sığdıramadığı bu prensin varlığı alışıldık düzenini tehdit ediyordu. 

"Hey, ne düşünüyorsun?" Şimdiye kadar sessizlikle sürdürdükleri araba yolculuğunun ortasındalarken abisi karşı oturakta bacak bacak üstüne atıp sorduğunda, Taehyung bir perdeyle kapatılmış ve çok az bir görüş sağlayan pencereden gözlerini çekmiş, "Kral Jeon ile yaptığımız görüşmeleri." diyerek yalan söylemişti. Zihninde o görüşmelere dair tek bir düşünce kırıntısı bile yoktu. 

"Ne kadar sıkıcısın. Ben sevgilini düşünüyorsundur diye düşünmüştüm." Namjoon sesine hafif imalı bir ton katarak çıkarımda bulunduğunda, Taehyung kırmızı gözlerini yeniden pencereye çevirirken sinirini bozan o gece yarısı sohbetini hatırlayıp kaşlarını çattı. "O benim sevgilim değil." 

love story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin