6//Gariplikler

9K 1.1K 325
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Bu elimdeki hazır olan son bölümdü :( Sanırım ağustosun başına kadar ortalıklarda olmayacağım...

Yine de sınır koyuyorum; 160 yorum

İyi okumalar dilerim~~~

.............

    Jeon Krallığı / Göl 

    Jeongguk, kıyısında oturduğu göle çıplak ayaklarını sokmuşken suyun içerisinde dalgalanmalara sebep oluyor, hareket etmeyi bıraktığında ayağının çevresine toplanan küçük balıkları kıkırdayarak kaçırtıyordu. Üzerindeki kıyafetlerin pisleneceğini umursamadan çimenlik zemine oturmuştu. Kuş cıvıltıları etrafında dört dönerken huzurla gölü seyrediyordu. 

Arkasındaki her zaman bağladığı ağacın yanında otlayan atının homurtusunu duyduğunda, başını geriye doğru çevirip ona baktı ve, "Sıkıldın mı?" dedi sevimli bir ses tonuyla. Ardından önüne dönmüş, elini yanına atıp buraya gelmeden önce odasına bırakılan mektubu parmaklarının arasına almıştı. "Ben de biraz sıkıldım. Sence burada mı okuyalım?" Atından yalnızca bir başka hırıltı daha geldiğinde, bunu evet olarak kabul etti. 

Önce mektubun mührünü kırdı. Ardından içinden katlanmış kağıt parçasını çıkartıp zarfı bir kenara attı. Bu sırada ayağının üzerinde dolanan bir balık yüzünden gıdıklanmış, kıkırdayarak ayaklarını oynatmıştı. Balıklar yeniden etrafa kaçıştılar ve su dalgalanırken Jeongguk elindeki mektubun katını açtı, derin bir nefes aldı. 

Önceki mektubu yazıp yolladıktan sonra bir noktada pişman olmuştu. Fazla mı sert davrandım diye düşünmüştü çünkü. O anda, tam olarak neden o şekilde yazdığını bilmiyordu. Sadece o çok fazla kaba olduğu için sinirleri bozulmuştu ve öylece yazıvermişti. Ne cevap vereceğini bilmediği için şu anda biraz korkuyordu. Ablası önceki yazdığı mektubu o göndermeden görmüş olsaydı kesinlikle daha hafif bir şeyler yazmasını söylerdi. 

Çünkü Jeongguk bir anlığına amacından sıyrılmış, sanki gerçekten mektuplaşıyorlarmış gibi kendi düşüncesini savunmuştu. Bunu yapmaması gerektiğini ise ancak şimdilerde fark edebiliyordu. Niyeti, dostluklarını bozmadan Prens Taehyung'tan kurtulmakken o onun sinirlenebileceği bir karşılık vermişti ona. Kendi ablasına nasıl davranıyorsa öyle davranmıştı.

Buradaki sıkıntı ise şuydu. Ablası onu tanıyordu. Sert eleştirilerini üzerine alınmaz, alınsa bile aşırı tepkiler vermezdi. Taehyung ise onu tanımak bir yana, ablası zannediyordu ve bir alfanın kendisine o şekilde tavır almasıyla sinirlenebilirdi. Ablasına cephe almaması mucize falan olurdu. Bu yüzden, mektubu okumadan önce sakinleşmek adına yutkunması gerekmişti. 

Değerli Prenses Hei-Ran, 

Bu hitapla başlıyordu mektup. Jeongguk ayaklarını suyun içinde ileri geri sallamış, dişlerini alt dudağına geçirmişti. Ardından derin bir nefes alıp okumaya devam etti. 

Benim için söyledikleriniz, tam anlamıyla size yaraşacak şekilde acımasızdı. Şahsım adına, hizmetçilerimden biri yüzüme soğuk su çarpmış gibi hissettiğimi söyleyebilirim. Ancak endişelerinizi gidermek adına söyleyebilirim ki, kelimelerinizi yanlış tarafa çekmek aklımdan bile geçmedi. Tam aksine, beni içine daldığım bu gafletten kurtardığınız için size teşekkür ederim. 

Okumaya devam etmeden önce dudaklarını büzdü hafifçe Jeongguk. Oturduğu göl kıyısında belini bükerek öne doğru eğilmiş, dirseklerini kıyafetinin eteklerini topladığı dizlerine yaslamıştı. Bir yandan da kendi kendine mırıldanıyordu. "Pekala, kaba biri olabilir ama en azından hatasını kabul ediyor." Bunları söyledikten sonra mavi gözleri kağıdın üzerinde dolaşırken okumaya devam etti. 

love story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin