17//Korku

8.4K 1K 777
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Bu bölüm, yeni bir, çiftimiz var🙃

Tahminlerinizi buraya alalım bakalım kimler bilecek👍🏻

Sınır, 270 yorum

İyi okumalar dilerim~~~

...........

   Jung Krallığı / Başkent Kutlama Alanı

   Taehyung dört krallık olarak birlikteliklerini kutlamak için yaptırdıkları geniş kutlama alanından bile daha büyük olan daire şeklindeki alanın en kenarında, çevresinde pek çok askerle birlikte alfalar için ayrılmış bölümde otururken dalgın bir şekilde elindeki bardağı seyrediyordu. 

Çevresinde dönen hiçbir sohbete katılmamıştı şimdiye kadar. Gözleri birkaç saniyeliğine omegaların olduğu tarafa dönse de istediğini orada bulamayacağı için hemen önüne dönüyordu. Şu anda dolu olan bardağı, bu geceki dördüncü bardağıydı. Devamı da gelecek gibi duruyordu. Jeongguk'un sabah ona söylediği gereğinden fazla içiyorsun sözünü hatırladığında hafifçe güldü. 

Belki imkansız gibi gelebilirdi başkalarına ama şimdiden çok özlemişti onu. Şunun şurasında gözünün önündeyken yalnızca iki gün geçirmişlerdi ve en fazla bir saat yan yana durup konuşmuşlardı ama yine de çok özlüyordu onu. Rahatsızlanıp alelacele bir at arabasına bindirilerek yola çıktığını öğrendiğinde yaşadığı şoku hala hatırlıyordu. 

Oysa en son görüştüklerinde hiçbir şeyi yoktu. Aç hissetmemek aceleyle kendi Krallığına gönderilmesine sebep olmaz diye düşünüyordu. O da değilse, aklına başka bir şey gelmiyordu. Üstelik gerçekten iyi gözüküyordu onu odasına bıraktığında. Yalnızca biraz fazla feromon salgılıyordu ki o da sorun değildi zira kendisi de o anda aynı durumdaydı. Heyecandandı. 

Oturduğu yere kalabalığın arasından sıyrıldıktan sonra yaklaşan Prenses Hei-Ran'ı gördüğünde, yayılarak oturduğu oturuşunu toparladı ve elindeki bardağı önlerinde bu sefer kurulu bir masa olmadığı için bağdaş kurduğu zeminin yanına bıraktı. Ardından Prens Yoongi'nin yanına gitmeye niyetlenen kıza hitaben, "Prenses Hei-Ran!" diye seslendi. 

Daha dün ona laf çarpmış ve onlar atışmışlarken şimdi bu kadar sakin bir dille onunla konuşmak garip geliyordu ama elinden bir şey gelmezdi. Gidip onlardan uzakta oturan Jeon Kralına 'Oğlunuzun neyi vardı?' diye sormak çok abes olurdu. Hei-Ran ona seslenmesinin ardından elindeki içki bardağıyla gözlerini devirerek yanına yaklaştığında, Taehyung başını kaldırıp gözlerini kısarak ona baktı. 

"Oturmayacak mısınız?" diye mırıldanıp bakışlarını kalabalıkta gezdirdiğinde biraz çakırkeyif hissettiği de bir gerçekti. Dediklerine prensesin cevabı gecikmemişti. "Pisliklerin yanına oturmuyorum. Bana da bulaşır diye." Taehyung bu kaba cümleler karşısında gözlerini devirmiş, bardağını dudağına götürüp bir yudum almadan önce, "Kardeşiniz sizden çok daha nazik biri. Nasıl aynı soydan geliyorsunuz anlamıyorum doğrusu." demişti. 

Hei-Ran, kardeşinin adı geçtiğinde elindeki bardağı sıkarken hızlıca onun yanına oturdu ve yüzlerini yakınlaştırıp öfkeyle, "Kardeşimin adını ağzınıza almaya cesaret etmeyin." dedi. Taehyung onun bu tehdidini umursamamıştı bile. Yalnızca, "Bunun için biraz geç kaldınız sanki." demiş, bardağını dudaklarından uzaklaştırıp yeniden yere koymuştu. 

Hei-Ran'ın bir başka şey daha söylemesine fırsat vermeden devam etti sözlerine. Bu sefer sesi alaycılıktan kurtulmuş, daha yumuşak bir hal almıştı zira Jeongguk'tan bahsedecekti. "Prens Jeongguk'un neyi vardı?" Başını çevirip yanında oturan ve öfke saçan bedene doğru baktı göz ucuyla. Hei-Ran sorusunun ardından bardağını ses çıkartacak şekilde yere bırakmış, "Sizi ilgilendirmez!" demişti. 

love story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin