38//Karmaşa

6.1K 823 151
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻

Artık sadece haftada bir bölüm gelebileceği için sınır koymayacağım, zaten finale de az kaldı xkdmxk

İyi okumalar dilerim~~~

..............

   Jeon Sarayı / Salon

   Salonun bahçeye bakan geniş camlarından dışarıda yağan karın büyüleyici bir manzara oluşturuşunun seyredilebildiği, şömineden yükselen çıtırtıların iki kişiden başka birinin bulunmadığı odayı doldurduğu bir kış gününde Jeongguk önüne yerleştirilmiş sehpanın üzerindeki bardak altlığına elindeki çay bardağını yavaşça bırakırken tam karşısında oturan annesini dinliyordu.

Odada yalnızlardı. Babası krallığın dört bir yanından gelen bildirileri kontrol etmek üzere çalışma odasına çekilmişti. Jeongguk her kış yaşanan bu haftalık bilgilendirme geleneğinin sebebini az çok biliyordu. Babası yazın yeterince erzak depolayamamış uzak köyleri tespit edecek ve haftaya bugüne kadar kağnılarla onlara saray deposundan erzak taşıyacaktı. Böylece bu kışı da tüm krallık rahatça atlatmış olacaktı. 

Her ne kadar krallıklarında kış çok sert geçmese de, yazın çeşitli sebeplerden dolayı tarlalarında gerekli ürünler bitmeyen köylülere yardım gerekti. Saray deposu da ağzına kadar dolu olduğu için babası tüm bu ihtiyaçları oradan karşılamaktan gocunmuyordu. Jeongguk onun bu özelliğini takdir ediyordu. Eğer bir prens değil de sıradan bir köylü olsaydı ona kesinlikle müthiş bir hayranlık duyardı. 

Babasının nerede olduğuna dair bir fikri olmasının yanında, ablasının nerede olduğunu hiç bilmiyordu Jeongguk. Kahvaltıdan sonra ona kendilerine eşlik etmesini teklif etmiş, ret cevabını almıştı. Şaşırmadı Jeongguk ablası onu reddettiğinde. Zaten Min Krallığındaki görevden döndüğünden beri bir garipti ablası. Babası ve annesi fark etmiyordu fakat hadi ama! Hei-Ran onun ablasıydı. Elbette ondaki en ufak değişikliği bile fark ederdi. 

"Kış hafifleyip baharın gelmesine yakın Kraliçe Kim'i saraya davet edeceğim." Annesi yaptıkları günlük sohbeti Jeongguk'un birkaç ay sonrasında yapılacak düğününe getirdiğinde, Jeongguk gözlerini çevirdiği camdan çekmiş, annesine bakarak, "Prens Taehyung da gelecek mi?" diye sormuştu belli belirsiz bir heyecanla. Geçen aylar bir şekilde Taehyung'un yokluğunu kabullenmesini sağlamış olsa bile, onu çok fazla özlediğini asla inkar edemezdi. 

Jeongguk annesinin evet demesini beklemişti ancak aksi şekilde Kraliçe başını iki yana yavaşça salladığında omuzlarını düşürmeden edemedi. "Hayır, düğünden önce birbirinizi görmeniz uygun kaçmaz. Zaten oldukça kısa bir ziyaret olacak. Ayrıca, yoğun da geçecek. Şimdiden hazırlıklı olmalısın. Yapılacak çok fazla şey var." Annesi bu sırada onun üzüntüsünü göz ardı ederek konuşmaya devam etmiş, Jeongguk'un yeniden çayına uzanırken heyecanla kalbinin hızlanmasına sebep olmuştu. 

Yoğunluk sorun değildi. Eğer tüm bu yoğunluğun ve yeniliğin sonu Taehyung'a çıkacaksa, Jeongguk upuzun bir düğün kutlamasına razı gelebilirdi. Gerçi, o reddetse de bir şey değişmeyecekti. Annesi çoktan planlarını yapmıştı. Geleneklere uygun olacaktı her şey. İki düğün yapılacaktı. Hali hazırda kendisi de bir prens olduğu için bu şekilde olması uygun görülmüştü. Jeon Krallığında yapılacak dört günlük bir kutlamanın ardından Kim Krallığına seyahat edecek ve düğünü orada tamamlayacaklardı. Böylece iki Krallığın halkı da kutlamalara katılmış olacaktı. 

"Sorun değil. İdare edebilirim." Çayından küçük bir yudum aldıktan sonra ağırbaşlı bir edayla konuştuğunda, annesi kendi bardağını dudaklarına götürürken hafifçe gülümsemişti. Dumanı tüten çaydan küçük bir yudum aldıktan sonra bardağı altlığa bıraktı ve çok daha ciddi bir konu üzerine konuşmak üzere yerinde hafifçe dikleşti Kraliçe. 

love story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin