22//Gerçekler

8.3K 1K 541
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻

Sınır, 350 yorum

İyi okumalar dilerim~~~

............

   Jung Sarayı / Jeon Jeongguk'un Odası

   Jeongguk; uzun, yorucu ve gerçekten yoğun geçen altı günün ardından en sonunda kızgınlığının ateşi dinmişken bir gece yarısı yatağında oturuyordu. Uykusu olduğu bir gerçekti ama buna rağmen yatağa uzanmayı reddediyordu. Onun yerine, gözlerini kapalı camdan içeri sızan ay ışığıyla az da olsa aydınlanan kapıya dikmiş, oturduğu yerde ileri geri yavaşça sallanırken beklemekteydi. 

Geçen birkaç gün içerisinde hissettiği farklı farklı duygulardan sonra şu anda hissettiği dinginliğin ona garip geldiği bir gerçekti. Günler sonra ilk defa ne deliği kasılıyordu ne kasıkları sızlıyordu ne de ağlayacakmış gibi hissediyordu. Neredeyse tamamen, normale dönmüştü. Bu güzel bir şeydi. Yeniden mantıklı düşünebilmek gerçekten güzeldi ve kesinlikle bulunmaz bir nimetti. 

Biraz daha o çığırından çıkmış haliyle ortalıkta dolaşsa Jeongguk iletişim kurmasının mümkün olmadığını bildiği kurdunu kendi elleriyle zihninde boğazlamayı deneyecekti. İşe yaramayacağını biliyordu fakat umurunda değildi. Zaten son birkaç gündür görüştüğü alfaya en mahrem, çaresiz ve muhtaç tarafını göstermesine sebep olduğu için ona sinirliydi. Böyle bir fırsatı olsa değerlendirmeyi düşünürdü. 

Jeongguk normalin aksine, bu sefer ki kızgınlığının çok daha büyük bir kısmını hafızasında taşımıyordu. Hatırladığı her şey bölük pörçüktü. Hissettiği ve arzuladığı zevk yüzünden kendini kaybettiği anları o kadar çok hatırlamak istediği de söylenemezdi zaten. Onun hatırladıkları daha çok rasyonel detaylardı. Karşılaştırma yapabilmek için kaç kere kendini tatmin etmek zorunda kaldığını hatırlıyordu mesela. Ya da Taehyung kapısının önüne geldiğinde aralarında geçen konuşmaları. 

Keşke o kadar sık gelmeseydi kapısının önüne. Pekala, günde yalnızca bir kere sık değildi ama Jeongguk hissettiği utanç yüzünden her şeye sebep olan kendisini suçlamak yerine onu suçlamak daha kolay geliyordu. Doğru değildi yaptıkları, bunun elbette farkındaydı. Sadece, o kendisine engel olamamıştı. Taehyung ne zaman gelse bir kez daha gelmesi için resmen yalvarmıştı ve bu böyle sürüp gitmişti. Şimdi de zaten onu bekliyordu. 

Şimdiye kadar yakından tanıdığı nişanlılık ve evlilik sürecinden geçen tek kişi en yakın arkadaşı Prenses Ah-In'di. Onun bile böyle bir yanlışın altına imzasını atmadığına emindi. Kızgınlıktayken nişanlı bile olmadığın bir alfayla kapı önünde konuşmak, onu feromonlarınla etkilemeye çalışmak ve içeriye girmesini istediğini açıkça söylemek... Bunlar kesinlikle birileri tarafından bilinse Jeongguk'un başını yakacak olaylardı. Neyse ki kendisi ve Taehyung'tan başka hiç kimsenin haberi yoktu bu durumdan. 

Jeongguk bu saatten sonra onunla aralarındaki ilişkinin nasıl seyredeceğinden emin değildi. Bu kadar şey yaşandıktan sonra öylece ayrı yollara gidemez, hayatını bir başka alfayla geçiremezdi. Zaten geçirmek de istemiyordu. Sadece, Taehyung onunla aynı fikirde miydi bilmiyordu ve bu onu tedirgin ediyordu. Sonuçta, daha düne kadar omegalardan hoşlanmadığını söyleyen biriydi o. Ablasıyla ilgilendiğini söylemişti. 

Jeongguk uzun zamandır aklına gelmeyen bu gerçekler bir anda karabasan misali zihnine çöktüğünde omuzlarını düşürdü. Nasıl öğrenebilirdi ki onun kendisiyle nasıl bir gelecek istediğini? Direkt sorsa, olur muydu? Hayır, olmazdı. Keşke kızgınlığının en yoğun olduğu vakitlerden birinde bu soruyu sorsaydı ona. O zaman bu bahanenin arkasına sığınabilirdi. Şimdi sorsa, hevesliymiş gibi gözükecekti. Zaten hevesliydi de ama işte... 

love story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin