Giriş

48.9K 1.7K 135
                                    

Biraz bölüm biriktireceğim için bunu yayınlayıp beklemenizi isteyeceğim. Umuyorum ki bana kızmazsınız. İsteyenler azımsanamayacak kadar çoktu ve ben görmezden gelemedim. Anlayışlı olursanız, çok mutlu olurum ^^

Her insanın şanslı bir nesnesi olurdu. Kiminin kalemi, kiminin kolyesi... Benimkini arıyor fakat bulamıyordum. Tek çareyi anneme söylemekte bulmuştum ne yazık ki. ''Anne ya... Benim şanslı çorabım nerede?'' dedim tıpış tıpış yanına yaklaşırken. Çorbayı karıştırdığı kalın kaşığı bana doğrultarak tehditkar havasıyla ''Hani şu üzerinde mor pandaların bulunduğu çorap mı?'' diye sordu.

Başımla onayladığımda ''Attım onu ben..'' diye homurdandı. O an dirseğimin ucunu bir yere çarpsam bu kadar canım yanamazdı! Ki sinirlere denk gelen yerden bahsediyordum. ''Ne demek attım?!'' diye çığırırken ellerimi belime yerleştirmiş, klasik anne pozuna bürünmüştüm.

''Attım işte Ilgın. Atmak, bir şeyi herhangi bir yöne fırlatmak!''

Maşallah, Türk Dil Kurumu gibi kadındır annem. ''Atmak kelimesinin fiil anlamını biliyoruz herhalde.'' diye homur homur odama gitmek için kapıya yöneldim. ''Kızım, gelmişsin kaç yaşına. Çocuk gibi pandalı mor çoraplar giyiyorsun! Senin yaşındakiler ten rengi çorap giyer, hadi Ilgın'ım.''

''Kusura bakma anne, ten rengi çorapların üzerinde pandalar olmuyor!''

Ayaklarımı sertçe yere vura vura odama yöneldim. Pandalar karşı olan zaafımla alay edenler oluyordu, başı da en yakın arkadaşım olan Eylem çekiyordu. Ama ne yapabilirdim ki? O koca tüylü yumuş tipleri beni kendilerine çekiyordu. Pofuduk olan her şeyi severdim! Tam yatağıma kendimi bıraktığımda makyaj masamın üzerindeki telefonum çalmaya başladı.

Yatağımın ucuna kadar ilerleyerek parmaklarımı makyaj masasına doğru uzattım. Olmadı, kendimi yataktan sallandırarak uzandım. Yine başaramayınca oflayıp puflayarak attım kendimi yere. Arama sonlanmıştı ben almaya çalışıncaya kadar. Hadi ama! Türk'üm ben. Türksen ve bir şeye uzanman gerekiyorsa o popo yerinden kalkmaz!

Kanımızda var!

Zar zor elime alabildiğim telefonda arayanın ismine baktığımda anlık kalp spazmı geçirdim. Bana bunu yaşatabilecek iki erkek vardı. Birincisi; tabii ki de babam! O aradığında açmazsam... Olacakları tahmin edemiyordum. İkinci ise; beynimle kalbimin yerini değiştiren, gözlerimden kalpler fışkırtan, içimde at koşturtan adamdı.

Orkun bey.

Patronum.

Hemen cevapsız aramasına geri dönüş yaparak telefonu kulağıma yasladım. O sırada yerimde duramamış, yatağıma tırmanarak ayakta ileri geri yürüyordum. ''Alo?'' diyen erkeksi sesi duymamla çikolata gibi erimem bir oldu. Çaktırmamayı deneyerek ''Beni aramışsınız.'' dedim, dışarıdan izleyen birisine göre saçma sapan hareketler yapıyor, sevinç dansımı sergiliyordum. Oysa sesime hiçbir duygu katmamaya özen göstermiştim, sonuçta adam ondan hoşlandığımı bilmese de olurdu!

''Ah, evet. Yeni bir rapor istiyorum, Ilgın. Resmen eve erken gidebilmek için baştan savma iş yapmışsın. Lütfen kendine çeki düzen ver.''

Orkun'un söyledikleri gururumu incitse de hemen toparlandım. Dudağımı ısırarak sakinleşmeyi bekledim. Nihayet öfke seviyem sıfırın altına düştüğünde ise açıklamamı sundum. ''Bir rapor veriyorum, ayrıntılı istemiyorum Ilgın diyorsunuz. Dediğinize uyuyorum. Kendine çeki düzen ver, hiçbir halt bilmiyorsun diyorsunuz. Dengesiz misiniz acaba?!''

Onun kelimelerini taklit ederken sesimi kalınlaştırmıştım ve bu durumda gülmemek çok zordu!

''Ortasını bul o zaman!''

''Ortasını isteyin o zaman!''

Tam onun sesini duymayı beklerken üçüncü birisi konuk oldu konuşmamıza. O an asla odama girmesini istemediğim kişi. Annem. ''Al mor pandalı çorapları! Şanslı çorap mı olur çocuğum? Şanslı kalem olur, toka olur! Çorap mı olur!?''

Telefonu kapatmak için girişimde bulunamamıştım bile. Nihal sultan, odaya kasırga misali dalmış, beni rezil ederek çıkıp gitmişti. Zararın neresinden dönülürse kardır diye düşünürken çoraplarımı alıp bağrıma basmıştım. Orkun'un kıkırtısını işitmemle anneme olan kızgınlığım uçup gitmişti. Çok fazla kaynayan suyun yok oluşu gibi!

''Yarın işe geç kalma ve raporu hazır et. Ayrıca mor pandalı çoraplarını da giyme. Çünkü önemli bir görüşme yapacağız.''

Arama sonlandığında yüzümü yastığıma gömerek sessiz çığlık attım. Çok şükür pofuduk yastığım çığlığımın boğuk çıkmasına sebep olarak, ses şiddetini düşürmüştü.

Bence bu adam benden hoşlanıyor! Üç kez rapor yazdırtmasının başka bir açıklaması olamaz!

''Ilgın!'' diye çemkiren annem, bütün güzel düşüncelerime limon sıkmıştı. ''Efendim?'' dedim bıkkınca. ''Allah seni ne etmesin, makine attığın pantolonun cebinde peçete ne arıyor?!''

Omuz silktim. Şu an annemin saatlik nutukları bana sökmezdi.

Başına Buyruk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin