Yedinci Bölüm

19K 1.4K 108
                                    

Merhaba arkadaşlar, biliyorum bölüm çook gecikti. Üzgünüm, umarım telafi edebilirim. Birkaç şeyden bahsetmek istiyorum. Öncelikle bana mesaj atabilirsiniz, cevaplamaya özen gösteriyorum.

Facebook grubumuz var, oraya hepinizi bekliyorum.

Bazı yerlerde imla hataları yapmış olabilirim, bölümü kontrol edemedim.

Son olarak yeni fantastik hikayemi okumak isteyenler olursa ismi; Gölge Muhafız... Profilimde bulabilirsiniz...

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Bazı tipler vardır. Ailesinin zoruyla görüşmeye gelen, saçlarını dağıtan, bıyığın yakışmadığı ama ısrarla bırakan, kasıla kasıla çayını höpürdeten ve ilgisiz olan...

Gülşen ablanın kardeşi aynen öyleydi! Adının Niyazi olduğunu söyleyen adam karşımda cep telefonuyla oynarken bacak bacak üstüne attım. Tamam, o kadar güzel sayılmazdım. Elimden ev işi de gelmezdi fakat bu kadarı da fazlaydı canım!

Hem de Orkun tarafından güzelce kovulduktan sonra!

'Bana aşıksın' demişti omuzlarını dikleştirip. Benim ona olan sevgime karışamazdı ki! Ben her şeyi içinde yaşamaya çalışan sekreteriydim. Hiçbir zararım yoktu, uzaktan uzağa seviyordum. Belki kadınları uzak tutmaya çalışmış olabilirdim ama kim benim yerimde olsa aynısını yapardı! Burcu Hanım, kızıl saçları ve koyu kahverengi dipsiz gözleriyle benden güzel olmasaydı, ne yapayım?

''Niyazi Bey, bence bu kadar yeterli.'' dedim çantamın fermuarını kapatırken. Telefonundan başını kaldırıp koyu kahverengi gözlerini üzerime dikti. ''Gidiyor musunuz?''

Yok efendim, sizin keyfinizi bekleyecektim daha!

''Evet...'' diye onayladım gülümsemeyi deneyerek. ''...Ailelere anlaşamadığımızı söyleriz artık.''

''Aslında ben ikinci buluşmayı planlayalım diyordum?'' dediğinde kahkaha atmak ve gözlerimi devirmek arasında gidip geldim. Alay mı ediyordu yahu bu adam benimle?

''Yüzüme bile bakmadınız ve ikinci buluşmayı mı planlamak istiyorsunuz?'' dedim bana yakışan bir tavırla apaçık. ''Yanlış anladınız, şu an çok kritik bir konu hakkında-''

Ayağa kalktım cümlesini tamamlamasına izin vermeden. Gözleri üzerimde bir müddet gezindi. ''Kusura bakmayın,'' dedim çantamı koluma takarak. Şimdi içeriye Orkun girse bana baksa ne güzel olurdu!

Tam arkamı dönüp iki adım attığım sırada duam kabul oldu. Gri kravatını aşağıya çeken Orkun, kapıdan içeriye girdi. Donup kalmıştım. Bu tarz heyecanı en son üniversite sınavını kazandığım sene yaşamıştım. Beni görmemesi için tekrar Niyazi Bey'e döndüm. Az önce karşılaşırsak ne güzel olur diye düşünmüştüm fakat şu an onu görmek istemiyordum.

Benim kalbimi paramparça ettikten sonra burada keyiften dört köşe yemek yemesini seyretmek, sinirlerimi bozardı. ''Fikrinizi mi değiştirdiniz, Ilgın Hanım?'' dedi Niyazi Bey sakallarını okşayarak. Sesli bir nefes verirken ''Hayır...'' diye mırıldandım. Sağ elimi uzatarak sahte gülümsemelerimden birini takındım. Tam o da bana uzandığı sırada Eylem'in kahkahası işittim.

Tabii ya!

Orkun'un buraya gelmesi tesadüf falan değildi! Arkadaşımı arayıp zırlak bir biçimde olan biteni anlatmıştım. Nereye gideceğimizi de ağzımdan kaçırmış olabilirdim.

Yine de Eylem'den bu tarz hareketler beklememiştim.

''Ilgın?'' diyerek ustaca şaşırmış rolü yapan arkadaşıma döndüm ve Niyazi Bey'in avucundan zorlukla çektim elimi. Yüz kaslarım kımıldamıyordu. Orkun, Eylem ve Tolga benden herhangi bir tepki bekliyordu fakat konuşamadım. Onu görmek, kalbimdeki sızıyı ikiye katlıyordu. 

Başına Buyruk!Where stories live. Discover now