Yirmi Sekizinci Bölüm

7.5K 465 80
                                    

Bakalım beğenecek misiniz yeni bölümü? Umarım keyifle olursunuz ^^

Orkun'un evlilik teklifi bir film şeridi misali zihnimde dönüp duruyordu. Ağzımı her lokma için açtığımda 'evet' dememek için kendimi zor tutuyordum. Bana çektirdiği çileyi unutamıyordum, en son havlu kenarına bakıyordum! O yüzden gözüme ilişen acı bibere çatalımı batırdım.

Orkun'un tabağına yerleştirdiğimde göz göze geldik. Acıyı yiyemediğini biliyordum ama o bildiğimi bilmiyordu. ''Afiyet olsun,'' derken gülüşümü saklamaya çalışıyordum. Çatalını yeşil bibere batırırken göz bebekleri titriyordu. En sonunda bir anda ağzına atıverdi, çiğneyip çiğnemediğini göremedim bile.

''Yani şimdi benimle evlenmeyecek misin?'' derken bakışlarını bana çevirdi. Resmen ağlamak üzereydi! Puslu gördüğüne yüzde yüz emindim çünkü gözleri benim fark edebileceğim kadar net biçimde sulanmıştı. Duygulandığına inanmak üzereydim ki tek eli su bardağını kavradı.

''Biber acı değil mi?''

Suyu kafaya dikerken cevap bile veremedi. Bir anlığına büyüye kapılıp aptallaşmıştım. Kollarımı göğsümde kavuşturup sandalyeye yaslandım. ''Çok utanç verici,'' diye homurdandı ağzının içinden. Sürahiden su doldururken bakışlarımdan kaçınıyordu.

''Cidden üzüldün sandım!''

Cümleme sakladığım sitemi idrak etmiş olmalı ki dudaklarına bir tebessüm yayıldı. ''Ne yani duygusallaşsam kabul edecek misin? Hem de hemen?''

Rekabet duygumu ortaya çıkarıyor, beni bile isteye körüklüyordu.

''Kıpkırmızı suratınla çok tatlısın ama hayır!''

Biraz tavır biraz sinirle çatalımı elime alıp salataya sapladım. Evlenme teklifini almıştım ve kararlıydım, otuz altı beden gelinliğin içinde boy gösterecektim. O yüzden etlere yan gözle bakmamaya çalışıyordum. Belki de düğüne kadar hiçbir şey yemezsem yeteri kadar zayıflardım!

''Ne düşünüyorsun?'' diyen Orkun üçüncü kez bardağına su dolduruyordu. Düğünümüzdeki dans şarkımızı seçmeye çalışıyorum müstakbel eşim fakat senin bunu bilmene gerek yok! ''Hiçbir şey,'' diyerek işi yokuşa sürdüm.

''Eline fırsat geçti ya süründür de süründür.''

Söylenmelerini çok tatlı bulsam da ipleri elimden bırakmamaya kararlıydım. ''Efendim?'' derken ona doğru eğilmiş, duymuyor numarası yapıyordum. ''Biber de diyordum biber gibiymiş!''

''Biraz kızarttı o biber seni...'' dedikten sonra çatalımı tabağa daldırdım. İçlerinden seçtiğim biberi ağzıma atarken kendimden oldukça emindim. Çünkü annemlerin arasında kaldığım süre zarfında en olmadık bilgilerle kuşatılmıştım. Örneğin acılığını tatmadan da ölçebiliyorduk. Sapındaki yıldıza benzer yerin köşe sayısı, biberin acı kat sayısını da beraberinde artırıyordu.

Bende en az görüneni almış ve minicik sızıyla baş ediyordum.

Orkun'un büyüyen koyu kahverengi gözleri, açık kalmış ağzı öyle şeker bir görüntüydü ki kısacık an onu kandırdığım için pişmanlık duydum. Şu an içindeki maço erkeğin nasıl kendinin acıdan kıvrandığını ve benim tek hamlede biberi yiyebildiğimi sorguladığına emindim. ''O seni güldürmek içindi,'' dedikten sonra denk gelen bir tanesi alıp ağzına atıverdi.

Dudaklarımı birbirine bastırıp donakaldım. Surat ifademi dümdüz tutmalıydım, kahkaha atarsam her şey mahvolurdu. Orkun'un gitgide telaş yapan hareketleri ilk başta sempatik gelse de şu an vicdan azabını kıyılarında süründürüyordu.

Başına Buyruk!Where stories live. Discover now