F/ İki

1.4K 453 323
                                    

Tekrardan merhabalar! Düzenlemeler haftalık olarak geliyor ve sonrasında devam hikayemize geçeceğim için çok heyecanlıyım. Dönütler çok iyi ve yükseliyoruz. Teşekkür ederim.

İyi bölümler :)

°Vara

🎶Coldplay - Hymn for The Weekend

IG: archiivara

---

"Faith!"

Uyanır uyanmaz hazırlandıktan sonra üstümü başımı son kez kontrol edip ayrıldım odamdan. Eski manastırın ağır taş duvarları ve loş koridorlarında ilerlerken aklımda sadece şu vardı; Yine ne oldu?

Aşağıya, dönerek inen sonsuz merdiven boşluğundan atladım ve geniş siyah, uçları gümüşi renklerle bezenmiş kanatlarımı açarak indim. Yemekhaneye vardığımda kanatlarımı arkama doğru kıvırarak kapadım. Genelde manastırda kanatlarımızı kullanmak yasak olurdu. Çünkü inançlılar bu konuda oldukça ürkütücü olabiliyordu. Bir kenara çekilip dualar ediyor ve bizi gördüklerinde Tanrılarından merhamet diliyorlardı. Bu sadece bu zamanlarda değil, dışarıya anlatmaması gerekeni anlattıklarında sorun oluşturuyordu. Sadece bazıları gerçeği biliyordu.

Tekrar yankılanan Una'nın sesi kulağıma iliştiğinde olay yerine oldukça yakındım. Una'yı salonun ortasında fazlasıyla endişeden tırnaklarını kemirirken gördüm. Kumral saçlarını balıksırtı örmüş ve beline inen kısmını küçük bir tokayla bağlamıştı. Vücuduna fazlasıyla gerilim hakimdi ve gözlerine de yansıyordu.

Beni gördüğünde eliyle çağırdı ve hareketlendi. "Faith! Çabuk ol!" Una elini olay yerine doğru uzattı. Onu orada görüdüğünde adımlarımı hızlandırdım ve Gytha'nın kolunu tuttum. Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş, ellerini öyle bir sıkmıştı ki yakında kanayacağını düşündüm.

"Faith! Şu... Şu herifi karşımdan al yoksa büyük bir sorun çıkacak." dedi. Küfretmek üzereyken onu tutan şeyin babamın da burada oluşu olmalıydı. Harbi, babam ne zaman gelmişti?

Elimi kaldırdım ve önüne geçtim. "Sakin ol. Bana ne olduğunu söyle." dedim. Ama olaya babam müdahale etmek istediği için bir anda kenara itildim. Ah! Evet, bu oldukça sinir bozucuydu.

Babam derin bir nefes aldı ve burun kemerini sıktı. Kemerli keskin burnu bize öyle aktarılmış olmasa da babam bu hareketi sıkça yapardı. Günün çoğunluğunda onu böyle görürdüm. Gri düz saçlarını arkasına doğru savurdu. Yaşlılığın getirisiyle kırışmış yüzünü karşımızda duran Lissy'e, oldukça eğlenir gibi olan kıza çevirdi. Olayın ne olduğunu az çok tahmin eder gibiydim. Ama Gytha'nın kozu ona vermesini beklemezdim.

Ciddiyeti herkeste gezdi. "Dağılın!" dedi babam yemekhaneyi inleterek. Bütün yemekhane bize bakıyordu. Ama ben daha çok buna değil, Lissy'nin ne kadar ileri gittiğini merak ediyordum.

"Ah! Anlıyorum. Demek yaptığın sadece babanın gücünü kullanmak." dedi Lissy. Eh! Biraz kaşınmıştı. Gytha bu konuşmalardan nefret ederdi. Özellikle konu 'soylu' olmaya geldiyse.

Lissy beklemediği sesle irkildi. "Kes sesini!" Yemekhane büyük bir sesle inledi. Babam sinirle Lissy'ye bakıyordu. Kaşlarını öyle çatmıştı ki kaşlarının ortası kırış kırış olmuştu. Alnındaki kırışıklar da belirginleşmiş ve sinirlenince ortaya çıkan damar şuan kendini hiç olmadığı kadar ortaya çıkarmıştı. Babamın yanında sadece kardeşime değil, babama da hakaret etme gücünü bulabilmiş olması, bambaşka bir mevzuydu.

Derin nefes aldım. "Hadi, Gytha." dedim kolunu çekiştirerek. Önüne gelen birkaç tutamı arkaya attı ve derin bir nefes alıp ellerini gözlerine bastırdı. Ben Lissy'ye bakarken o yarım ağız gülüyordu. Evet, tam dövülesi bir tipi vardı. Ah! Tanrım, lütfen bunu benim yerime Cadby yapar.

faith -düzenlemede-Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ