F/ Elli Üç

952 289 1
                                    

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

°Vara

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

---


Silahını tutan kız sırıttı ve arkadaşıyla beraber tek tek melekleri 'avlamaya' başladı. Bizim tarafımızda olmayanları düşürürken asla ikilemiyor ve kendisinden emin bir şekilde saldırıyorlardı. Kurşunun deldiği vücutlar haykırıyor ve yere düşüyordu. Lakin iyileşmeleri ve tekrardan ayaklanmaları uzun sürmüyordu. Gerçekten, gerçekten çok hızlı iyileşiyorlardı ve izlenimlerime göre kılıçlarıyla saldıran, bizim tarafımızda olan meleklerin verdiği hasar daha büyüktü. O zaman düşenler bir daha ayaklanamıyordu. Ben elimdeki kılıcı sıkıca tuttum. Kılıç. Savaş Meleği'nin Kılıcı'nı da Faith ile birlikte yollamıştım. Hata mıydı bilemiyorum ama şu an keşke yanımızda olsaydı, demedim değil. Hoş, biz kılıcı Faith gibi kullanamazdık. Belki Gytha bir başarı elde ederdi ama kılıç olmadan da hırsla savaşırken oldukça başarılıydı. Kılıcını savururken kısa, örgü saçlarından kurtulan tutamlar da savruluyordu. Gözlerinde bir hırs vardı. Tam bir savaşçı gibiydi.

Diğer yandan ben de onlar gibi kılıçla savaşıyordum ama elflerle dövüşürken içimde bir vicdan zonklama gibi kalbime vuruyordu. Hayır, diyordu, onlar senin kardeşin. Bunun bir önemi yok gibiydi çünkü şu an daha önce görmediğim, sivri kulaklarıyla elf olduğunu anladığım kız, gözleri kararmış bir şekilde bana saldırıyordu ve hiçbir şekilde ona taarruza geçmiyordum. Hep kendimi koruyordum ve o bundan zevk alıyor gibiydi. Sanki her an savunma kalkanlarım çökecek ve beni ikiye yaracakmış gibi. Kılıcı kulağımı sıyırırken rüzgârın çınlamasını işittim. Biraz sendelemiştim ama çabucak toparlanmış, kızı savuşturmaya devam etmiştim. Kötülük, hırs, manyaklık bütün vücudunu elegeçirmişti. Perses'in Faith'e yaptığı gibi.

Faith.

Perses.

Düşmüş meleği yenmiş olmamız beni şaşırtmıştı. Çünkü bu sanki çabalayıp, gün gün çalışıp, hikâyenin sonu sadece iki saniyeymiş gibiydi. Gerçek hissettirmiyordu. İleride bir vurgun yiyeceğiz, ayarlı oyuncağın bir anda açılıp haykıracak. Biz de o zamana kadar kendimi kandırmış olacağız. Pembe hayallerle süsleyeceğiz dünyamızı.

Hayır. Kendimi o kadar çok kötüye hazırlamıştım ki başarılı olmamız bana olanaklı gelmiyordu. Ama olmuştu. Başarmıştık ve karşı taraf son çırpınışlarını yapıyordu. Bizse avcıydık. Kazanmıştık ve bir darbeyle işi bitirecektik. Karşı taraf ise yenilgiden korkuyordu. İpler tamamen elimizdeydi ve bu sefer kuklacı bizlerdik.

Ani bir sinir dalgası beni sarstı ve kılıcımı son hız savurup karşımdaki elfin karnında büyük bir yarık açtım. Yarıktan kan fışkırmaya başlayınca kız bir an bana baktı. Gözlerinde korku vardı. Ölüm korkusu. Bu beni çok sendeletmişti ve istemeden ona koşup sarılma düşüncesi geçti aklımda. Gytha'yı çağırıp kızı iyileştirmesini söylemek geldi... Ancak kıza karşı saldırıda bulunmasaydım daha kötülerini yaşayacağımı, ırkımızın kötü şeyler yaşayacağını biliyordum. Kendimi kaybedim toparladığım sadece birkaç saniyelik bocalamada arkamdan birinin geldiğini hissetmedim. Kızın bakışları arkaya kayınca hızlıca döndüm ve üstüme inen, benim kılıcıma oranla iki kat daha kalın olan kılıcı durdurdum. İri yarı vücuduyla bana hırsla saldıran elfin kılıcını durdururken dizlerimi kırmak ve bana yaklaşan kılıçtan uzaklaşmam gerekmişti. Ağırdı ve karşımdaki bundan etkilenmiyor gibiydi. Bir karıncayı ezer gibi bana bakıyordu. Duygusuz ve şeytani... Bu beni ürpertiyordu. İnsani duygularını kaybetmişe benziyorlardı. Bu mümkün olabilir miydi?

faith -düzenlemede-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora