F/ Beş

1.3K 411 135
                                    

Herkese merhaba! Düzenlemeler çok iyi gidiyor. Bitirme sürecim de henüz yoğun değilken bu düzenlemeyi aradan, iyi bir şekilde halletmek istiyorum. Dönütler de çok iyi ve yükselmeye devam ediyoruz. Etiketleri sık sık kontrol ediyorum:

IG: archiivara

🎶2WEI & Edda Hayes - Pandora

İyi bölümler :)

°Vara

---

Ah! Lanet olsun!

Her şeyi feci bir şekilde batırdım.

Bu çok utanç vericiydi. Elfleri kendim için birer kolay lokma sanıyordum ve önceliğime daima Cehennem Melekleri'i alıyordum. Oysaki... Her şey bambaşkaydı ve ben, tamamen batırdım.

Gözlerim, başımı sıkacak bir bezle kapanmış ve ellerim, soğukluğunu hissettiğim demir zincirlerle bağlanmış, koltuktaydım. Ayağa kalkmayı denediğimden koltuğunda yerden kalkamayacağımı anladım. Koltuğun, dehşet verici bir şekilde rahatsız olması tuhaf değildi. Nasıl oturursam oturayım kanatlarım sıkışıyor ve bana işkence ediyordu. Hatta uyuşmuşlardı ve montum yüzünden açamıyordum.

Eğer gerçek bir seçilmiş olsaydım, ki bence değilim, kurtarılmak için güç bahşedilir ve buradan kolaylıkla çıkabilirdim. Dayanıklıydım. Savaş Meleği'nin Kılıcı ile kanatlarımı koparmadıkları sürece her şekilde iyileşirdim. Evet, acı verici olursa neler yapabilirim bilmiyorum ama beni öldüremezlerdi. Tek yapmam gereken, manastırdan gelene kadar dayanmam gerekiyordu. Gytha ile konuşurken telefon kapandığı için bir tuhaflık sezmiş ve babama gittiğini biliyordum. Böylece babam metallerle arası iyi olduğundan beni buradan çıkarırdı. Umarım.

Yalnızlığım, kapının açıldığını duymamla bölündü.

"Aptallar! Bir meleği kaçırma fikri kimindi?" diye bağırdı kalın sesli bir adam. Bard'ın sesini duydum. "Benimdi." dedi. Derin bir iç çekiş duyduktan sonra, duyabilecekleri seviyeden güldüm ve bir sessizlikten sonra ayak sesi duydum. Yer ahşap değildi; Betonda. Demir bir odadaydık ve almaya çalıştıkları önlemi fark edince bir kez daha güldüm.

Birinin üstüme doğru eğildiğini hissetmemle arkama doğru yaslandım. Nasırlı kalın el, çeneme gidip başımı kaldırdı. "Komik olan ne, Minik Melek?" dedi. Bir kez daha güldüm.

"Dediklerine dikkat et." dedim. Karşıdan gülüşler duyduğumda ben de sırıttım. "Doksan beş yaşındayım. Muhtemelen iki katın kadar yaşım ve deneyimim var." dememle gülüşlerin sustuğunu fark ettim. Bense sırıtmaya devam ediyordum. Bu pozisyonda böyle kelimelerin dudaklarımdan özgürlüğüne kavuşması ne kadar mantıklı, bilmiyorum. Onları kızdırmak kesinlikle hata olur.

Kollarımı hareket ettirdim. Boynumu çevirdim ve rahatsızlığımı belli ettim. "Bari göz bandını çıkarabilir misiniz? Söz, polislere söylemem." dedim ve tekrar sırıttım. Hemen göz bandı hızlıca çıktı. Işığa karşı bir tepki vermeden onlara bakmaya başladım. Bard ve Laurita duruyordu. Bilmediğim üç kişi daha. Sarı dalgalı saçları olan iri yarı bir çocuk duruyordu. Kulaklarını görmeden de elf olduğunu anlayabiliyordum. Sarı düz saçları olan ve masmavi gözleri olan bir çocuğu gördüm. Duvara yaslanmıştı ve köşede sessizce duruyordu. Ayrıca yaşlıca, gri saçlı ve neredeyse simsiyah gözlü bir adam duruyordu. Benim yakınımda duranda oydu.

Gülümsedim ve yaşlı olan adama baktım. "Teşekkürler. Saygılarımı sunmak isterdim ama maalesef ayağa kalkamıyorum. Malum, saygı bizim için önemlidir." dedim. Kollarımı tekrar oynattım ve belimi öne doğru gerip yüzümü buruşturdum. O sırada dikkatli gözler direkt olarak bana bakıyordu.

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now